BİR EĞİTİM MODELİ OLARAK DARU'L ERKAM / Köşe Yazısı - Ömer DEMİR

27.04.2015 17:05:34
Ömer DEMİR

Ömer DEMİR

 

 

BİR EĞİTİM MODELİ OLARAK DARU’L ERKAM

Eğitim; insanda istenilen yönde davranış değişikliği meydana getirme sürecidir. Eğitime alınacak birey önceden belirlenmiş hedefler doğrultusunda bir sürece tabi tutulur. Bu sürecin sonunda bireyin önceden belirlenmiş davranışları sergilemesi, istenmeyen davranışları da terk etmesi beklenir. Kainatı yoktan var eden, düzenleyen, canlı yaşamına uygun bir şekil veren, sonra da yeryüzüne halife olarak insanı gönderen Yüce Allah, elbette ki bunları oyun ve eğlence olsun diye yapmamıştır. Yeryüzünü imar etme görevini verdiği insanı da başıboş bırakmamış, ilahi kitaplar ve peygamberler göndererek yaratılış amacını unutmaması için sık sık uyarmıştır. Esasen Yüce Allah’ın bir topluma peygamber göndermesi, bir bakıma o toplumda yolunda gitmeyen bazı şeylerin olduğu anlamına gelir ve peygamberlerin görevi de bu yolunda gitmeyen durumlara müdahale etmektir. Peygamberler Allah’tan aldıkları talimatlar doğrultusunda toplumlarına gereken uyarı ve hatırlatmaları yaparak onları yaratılış amaçlarına uygun bir hayat yaşamaya çağırmışlardır. İnsanların bu çağrıya olumlu cevap vermeleri için uğraşmış,  bu amaçla çeşitli yöntemlere başvurarak bir bakıma toplumlarını Yüce Allah’ın istediği yönde bir eğitim sürecine tabi tutmuşlardır. Böylece peygamberler, peygamberi oldukları dinin ilk öğretmenleri olmuşlardır. İslam Peygamberi Hz. Muhammed (sav)’de İslam dininin ilk öğretmenidir..
Peygamberlerin yaptıkları işin özünde bir eğitim faaliyeti olduğu gerek Kur’an ayetleri gerekse de hadislerde sık sık vurgulanır;
“Andolsun, Allah, müminlere kendi içlerinden; onlara ayetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
“…..İnsanlara kendilerine indirileni açıklaman ve onlarında (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik.”
“Allah beni bir muallim (öğretmen) olarak göndermiş bulunuyor.
“Allah beni zorlaştırıcı ve başkalarının hata yapmalarını isteyici değil, bir muallim ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi”
Ayrıca peygamberler Allah’ın emir ve yasaklarını insanlara iletmekle (öğretmekle) kalmayıp, aynı zamanda bu ilahi ilkeleri bizzat kendileri en güzel şekilde yaşayarak insanlara model olmuşlardır. Hz. Muhammed (sav)’in örnek alınması gerekliliği bizzat Kur’an-ı Kerim’de de vurgulanır. (“Andolsun, Allah’ın Rasulünde sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça hatırlayanlar için güzel örnekler vardır.”)
Hz. Muhammed (sav)’in örnekliği elbette ki hayatın her alanı için geçerlidir. Peygamberlik işi özünde bir öğretmenlik olduğuna göre eğitim işiyle uğraşan insanların onun hayatına bir de bu gözle bakıp eğitimci yönünü özellikle incelemeleri ve gereken bilgilere ulaşmaları son derece önemlidir. Aslında peygamber efendimizin hayatının her karesinden bu konuyla ilgili çıkarılacak nice dersler vardır. Çünkü beklenen vahiy tam yirmi üç sene devam etti. Bu zaman zarfında ayetler, hadise ve durumlara göre inmekteydi. İşte bu uzun ve yüklü süre, Peygamber efendimiz için bir öğrenme ve öğretme süreciydi.  Allah azze ve celle peygamberine öğretiyor, Peygamber de bu canlı bilgileri alıyor, onları hazmediyor ve kendi varlığının bir parçası haline getirerek, sonra da onları insanlara öğretiyordu.Dolayısıyla yirmi üç yıl süren peygamberlik dönemi bir bütün olarak ilahi bir eğitim sürecinden başka bir şey değildir.  Ancak söz konusu eğitim olunca bu işin planlı, programlı ve sistemli bir eğitim faaliyeti olarak gerçekleştiği iki okul karşımıza çıkmaktadır. Bunların birincisi, Mekke döneminde faaliyet gösteren Daru’l Erkam ve Medine Döneminin Eğitim Merkezi olan Ashab’ı Suffa Mektebi’dir.
 

Biz bu çalışmamızda Peygamber efendimizin ilk eğitim merkezi de diyebileceğimiz Daru’l Erkam modelini daha yakından tanımaya çalışacağız. Özellikle Peygamber efendimizin işin başında, ilahi vahyin rehberliğinde müminleri nasıl eğittiği, nasıl bir eğitim süreci izlediği, neleri öncelediği sorularına cevap bulmaya çalışacağız. Fakat belirtmek gerekir ki hemen hemen bütün siyer kitaplarında Daru’l Erkam’dan bahsedilmesine rağmen maalesef ayrıntılı bilgilere yer verilmemiştir. Özellikle buradaki eğitim faaliyetlerinin nasıl gerçekleştiğinden ise hemen hemen hiç bahsedilmemiştir. İslam’ın bu ilk eğitim modelinin ayrıntılı bir şekilde incelenmesi araştırmaya açık bir alan olarak beklemektedir.

 

DARU’L ERKAM

Beni Mahzum Kabilesinden Erkam b. Ebi’l Erkam’a ait, Kabe’nin batısında, Safa Tepesinin eteklerinde bulunan bir evdir. Bu ev, sahibinin ismine nisbeten Daru’l Erkam (Erkam’ın Evi) olarak adlandırılmıştır.  Peygamber efendimiz peygamberliğinin ilk zamanlarında tebliğ faaliyetlerinin merkezi olarak kendi evini kullanmıştır.
Mekkeli müşriklerin giderek artan zulüm ve baskıları yüzünden Hz. Peygamber Mescid-i Harâm içinde Safâ tepesinin eteklerinde bulunan bu evi kendine ikametgâh olarak seçti. Burada bir yandan ashâb-ı kirâma dinî bilgiler öğretirken bir yandan da ilâhî gerçeği arayan insanları İslâm’a davet ediyor, onlara Kur’ân-ı Kerîm okuyor ve onlarla birlikte namaz kılıyordu.
Daru’l Erkam’ın İslam davetinin üssü olarak kullanılmaya başlanmasının nedeni, daha çok ve hatta tamamıyla organize olmuş sistemli bir faaliyet yürütme amacını gerçekleştirmek içindir.Bu ev İslam’ın yayılmasında çok önemli bir merkez olduğu gibi ilk Müslümanlar için bir medrese (okul) vazifesi de görmüştür. Orada Hz. Peygamber, inzal olunan Kur’an ayetlerini ilk Müslümanlara okuyor, ezberletiyor, yazma bilenlere de yazdırıyordu. Vahiy Katipleri bu deri parçalarını itina ile saklıyorlar ve Hz. Peygamberin direktifiyle Müslümanların evlerine gizlice gidip onlara da ayetleri öğretiyorlardı.
Hz. Peygamber’in Dârülerkam’da oturmaya başlaması ilk müslümanların İslâmiyet’i kabul tarihlerine bir esas teşkil etmiş, sahâbîlerin müslüman oluşları, Resûlullah’ın Dârülerkam’a girmesinden önce veya sonra şeklinde tarihlendirilmiştir
Hz. Peygamber’in bu evi ne zaman kullanmaya başladığı tartışmalıdır. Erkam b. Ebi’l Erkam’ın ilk yirmi Müslüman içinde yer aldığı, hatta kendi oğlu Osman’dan gelen bir rivayete göre yedinci Müslüman olduğu dikkate alındığında Peygamber efendimizin bu evi risaletin ilk yılından itibaren kullandığı söylemek daha doğru olacaktır. Konuyla ilgili TDV İslam Ansiklopedisinde şu bilgiler yer almaktadır; Hz. Peygamber’in Dârülerkam’a geliş tarihi nübüvvetin 4. yılı olarak kabul edilirse de bu doğru değildir. Erkam b. Ebü’l-Erkam’ın ilk müslümanlar arasında yer almasından dolayı bu tarihi bi‘setin 1. yılı, hatta bu yılın ilk ayları olarak kabul etmek gerekir. Hz. Peygamber, nübüvvetin 6. yılı Zilhicce ayında Ömer’in müslüman olmasından sonra Dârülerkam’dan ayrılmıştır.
Bu bilgelere dayanarak peygamber efendimizin Risaletin ilk altı yılı Darü’l Erkamı kullandığı ortaya çıkmaktadır. Peygamber efendimiz ilk altı yıl boyunca bu  evi yoğun bir şekilde kullanmıştır. Bu tarihten sonra, hicrete kadar süren süre zarfında ise ilk dönemdeki kadar yoğun kullanmamıştır. Bazı sahabeler yine bu evde zaman zaman toplansalar da Hz. Peygamberin rehberliğinde ilk dönemde olduğu gibi sıkı bir eğitim olmamıştır.
 

İslâm’a davet ve eğitim faaliyetleri için bu evin merkez olarak seçilmesinde, hem evin konumu, hem de evin özellikleri etkili olmuştur. Daru’l Erkam Mekke’nin haremine dahil, Kabe’ye yakın bir noktada, hacıların çoğunlukla kullandığı bir yol üzerinde idi. Bu durum hem Mekkelilerle hem de dışarıdan gelen insanlarla dikkat çekmeden temas kolaylığı sağlıyordu. Ayrıca bu eve farklı yolları kullanarak ulaşma imkanı vardı. Evin geniş olması, bahçesinin ve büyük bir salonunun bulunması gibi fiziki özellikleri de eğitim faaliyetleri için bir avantajdı.    

 

ERKAM B. EBİ’L ERKAM

Peygamber efendimizin İslam’ın ilk eğitim merkezi olarak kullandığı bu evin sahibini de tanımak yararlı olacaktır.
 

Erkam b. Ebi’l Erkam Mekke’nin zengin ve nüfuzlu ailelerinden Mahzun kabilesine mensuptur. Bu kabile “Kubbe” yani savaşı idare etme işine bakmaktadır. İslam’ın azılı düşmanlarından olan Velid b. Muğire ile Erkam’ın babası öz amca çocuklarıdır.  Yine Ebu Cehil’le de akrabalığı vardır. Babası Cahiliye döneminde Mekke’de haksızlıklarla mücadele amacıyla ortaya çıkmış bir yapı olan Hılful Fudul’da yer almıştır. Erkam, Hz. Peygambere iman eden ilk çekirdek kadro içerisindedir. Kendisi Peygamber efendimizden 21 yaş küçüktür. Genç yaşta  17-18 yaşlarındayken evlendirilir. Babası Safa tepesinin hemen yanı başında büyükçe bir ev satın alarak oğluna düğün hediyesi olarak verir. Tarihe Daru’l Erkam olarak geçecek ev işte bu evdir. Ekam b. Ebi’l Erkam hicretle beraber Medine’ye hicret etmiş, Peygamber efendimiz tarafından Ensar’dan Ebu Talha (r.a.) ile kardeş kılınmıştır. Peygamber efendimiz daha sonra Medine’de bir ev satın alarak ona hediye etmiştir.. Bedir savaşına ve daha sonra Peygambere efendimizin katıldığı bütün savaşlara katılmıştır.. Peygamber efendimiz tarafından zekat memuru olarak da görevlendirilir. Okuma yazma bilen az sayıda kişiden biridir. Vahiy Katipliği yapmıştır. Hicretin 53. yılında 83 yaşında vefat etmiştir..

 

DARU’L ERKAM’IN TALEBELERİ

Peygamber efendimizin Daru’l Erkam’ı Risaletin ilk yılından itibaren kullandığı göz önüne alındığında; bu okulun talebelerinin de ilk Müslümanlar olduğu ortaya çıkar. Burada peygamberi eğitimden geçmiş ilk kırk beş talebe şu şekilde sıralanabilir. Unutulmamalıdır ki, bu liste kesin tespit edilmiş nihai bir liste değildir. Farklı kaynaklarda bu konuda farklı rivayetler bulunmaktadır. Ayrıca ilk Müslümanlardan olup ta Darü’l Erkam’dan fazlaca istifade edememiş kişilere yer verilmemiştir
Hatice binti Huveylid
Ali bin Ebi Talib
Zeyd ibn Harise
Ümmü Eymen binti Salebe
Ebubekir ibn Ebu Kuhafe
Osman b. Affan
Zübeyr b. Avam
Talha ibn Ubeydullah
Ebu Ubeyde ibn Cerrah
Abdurrahman ibn Avf
Sa’d b. Ebi Vakkas
Said ibn Zeyd
Fatıma binti Hattab
Osman b. Maz’un
Ubeyde ibn Haris
Ebu Seleme ibn Abdulesed
Erkam b. Ebi’l Erkam
Hind binti Abdullah
Mikdat ibn Amr
Habbab ibn Eret
Abdullah ibn Mesud
Ammar bin Yasir
Yasir bin Amir
Sümeyye binti Habbat
Halid bin Said
Ümeyye binti Halef
Ebu Huzeyfe ibn Utbe
Süheyle binti Süheyl
Cafer bin Ebi Talib
Esma binti Ümeys
Süheyb ibn Sinan er-Rumi
Musab ibn Umeyr
Bilal-i Habeşi
Ayyaş ibn Rebia
Esma binti Selame
Amr ibn Rebia
Leyla binti Ebi Hasme
Amir ibn Füheyre
Abdullah ibn Cahş
Hatıb bin Haris
Fatıma binti Müecellil el-Amiriyye
Muttalib bin Ezher
Remle binti Ebi Avf bin Subre
Hatıb ibn Amr
Zinnure er-Rumiyye
Yukarıda isimleri sayılan şahsiyetlere bakıldığında Daru’l Erkam’ın ilk talebeleri ile ilgili şu bilgilerle karşılaşırız;
Buradaki talebelerin 32’si erkek, 13’ü kadındır. Farklı sosyal statülere sahip 16 farklı aileye mensuplardır. İçlerinde zengin olanlar da vardır, fakir olanlar da vardır. Bu kişilerden 31’i hür, 7’si mevali (sonradan özgürlüğüne kavuşmuş köle), 7 tanesi de köledir. Yine bu 45 kişiden 8’i okuma yazma bilenlerdendir. (o gün Mekke’de okuma yazma bilenlerin toplam sayısı 17’dir) Bu ilk talebelerin yaş ortalaması 25-28’dir.
 

Yukarıdaki bilgilerden anlaşılmaktadır ki, burada yetişen talebeler İslam dininin öncü şahsiyetleridir. Buradaki eğitim süreci onlara, kendilerini  örnek nesil kılacak nitelikler kazandırmıştır. Peygamber efendimiz işin başında sadece erkekleri eğitmekle yetinmemiş, kadınları da eğitmiştir. Çünkü sadece erkekleri eğiterek bir toplumu dönüştürmek mümkün değildir. Eğitim faaliyetinin her sosyal statüdeki insana ulaştığı dikkat çekmektedir. Çünkü İslam’ın muhatabı zengin-fakir, köle-hür, bilgili-bilgisiz toplumun bütün renkleridir. Dikkati çeken bir başka husus da  bu talebelerin  yaş ortalamalarının oldukça genç olmasıdır.

 

DARU’L ERKAM’DA EĞİTİM

Daru’l Erkam’daki eğitim modelinden bahsetmek için şu iki soruya cevap vermek gerekir;
1. Peygamber efendimiz Daru’l Erkam’da ne öğretiyordu?
2. Peygamber efendimiz bu öğrettiklerini nasıl öğretiyordu?
Peygamber efendimizin Daru’l Erkam’daki eğitim müfredatının o zamana kadar inen Kur’an ayetleri ve peygamber efendimizin bu ayetler çerçevesindeki söz, fiil ve takrirlerinin (sünnetleri) olduğunu söylemek mümkündür. Peygamber efendimizin altıncı yıla kadar Dar’ul Erkam’ı yoğun bir şekilde kullandığı göz önüne alındığında bu yıla kadar inen Kur’an ayetlerini (mümkünse) nüzul sırasına göre tespit etmek, Resulullah’ın ne öğrettiği ve hangi sırayla öğrettiği sorularına da cevap bulmamızı sağlayacaktır. Fakat bunun kolay bir iş olmadığı ortadadır. Çünkü peygamber efendimiz daha işin başında vahiy katiplerine ayetleri yazdırırken, hangi ayeti hangi surenin kaçıncı ayeti olarak yazacaklarını söylüyor, fakat nüzul sırası için böyle bir şey yapmıyordu. Ayetlerin veya surelerin nüzul sırasını tespit etme çabası (bazı sahabelerin özel ilgileri dışında) peygamber efendimizden sonra başlamış ve ilk kaynaklarda genellikle sureler “Mekki” veya “Medeni” olmak üzere genel bir tasnife tabi tutulmuştur. Dolayısıyla bu “dönemde inmiş ayetler şu ayetlerdir ve şu sırayla inmiştir” gibi kesin yargılarda bulunmak veya kesin bir liste oluşturmak pek mümkün görünmemektedir. Fakat bu zorluk yine de bu konuda hiçbir şey söylenemez anlamına gelmemektedir. Konuyla ilgili literatür tarandığında, ilgili rivayetler ve siyer ve tarih kitaplarındaki bilgiler bir araya getirildiğinde elbette ki bazı öngörülerde bulunulabilir ki, Kur’anın nüzul süreciyle (esbab-ı nüzul) ilgili çok sayıda araştırma elimizde mevcuttur.
M. Emin Yıldırım Nebevi Eğitim Modeli Daru’l Erkam adlı eserinde şöyle bir liste verir.
 

DARU’L ERKAM’DAKİ EĞİTİMİN HEDEFLERİ

Peygamber efendimizin Daru’l Erkam’daki eğitim müfredatının o zamana kadar inen Kur’an ayetleri ve peygamber efendimizin  bu ayetler çerçevesindeki  söz, fiil ve takrirlerinin (sünnetleri) olduğu belirtilmişti.
Bu süre zarfında inen ayetler incelendiğinde Daru’l Erkamdaki eğitimin bir şahsiyet kazandırma eğitimi olarak planlandığı görülür. Müminlere şu temel özelliklerin kazandırılması hedefleniyordu.
a) Sağlam Bir Akide Kazandırmak
Daru’l Erkamdaki eğitimin ilk hedefi müminlere sağlam bir akide kazandırmaktı. Peygamber efendimiz vahyin rehberliğinde başta Tevhid bilinci olmak üzere, Ahiret, peygamberlik, melek, kitap inancı konusunda onlara sağlam bilgiler veriyor, bunların içine karışmış yanlış bilgileri düzeltiyordu.
b) Aklı Eğitmek
İnsanın bilgi üretim merkezi zihindir. İslam’ın bu merkezi eğitmekle gayesi insanın inançlarını batıl sistemlere karşı müdafaa edebilmesidir. Kul (öncelikle) Allah’la arasındaki ilişkiyi zihince kavramalıdır. Zihin aynı zamanda muhakeme yeridir. İnsan doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden yaptığı zihni muhakemeler sonucu ayırır. Vahyin bir amacı da insana mümeyyiz (doğruyu yanlıştan ayırt eden) bir akıl kazandırmaktır. Dolayısıyla peygamber efendimiz vahyin rehberliğinde bu ilk talebelerin akıl ve zihin dünyasını yeniden inşa ediyordu.
c) Kalbi Eğitmek
İnsan şahsiyetinin ikinci merkezi kalptir. Kalbin eğitiminden bahsedince manevi kalp anlaşılmalıdır. Kalp insan şahsiyetinde merkezi bir görev yüklenmiştir. En küçük davranışlarımızda bile onun ağırlığı görülür.  Peygamber efendimiz de bu ilk talebelerin akıllarını eğitirken ruhi eğitimlerini de ihmal etmiyor, bu alanı da en güzel şekilde imar ve inşa ediyordu. Çünkü Kur’an ayetleri muhatapların akıllarını ikna ederken, kalplerini de tatmin ediyordu. Bu süre içinde inen ayetlere bakıldığında bu alanda iki şeyin hedef alındığı söylenebilir;
İradenin Sağlamlaştırılması
 

Kur’an eksenli bir ahlakın inşası

 

DARUL ERKAM’DA ÖĞRETİLEN TEMEL KONULAR

Belirtilen hedeflere ulaşılması gayesiyle,  Peygamber efendimizin Daru’l Erkamda uyguladığı eğitim müfredatında şu konuların yer aldığı söylenebilir;
a) Kavramlar
Zihnin doğru muhakeme yapabilmesi için de öncelikle temel kavramları doğru bir şekilde öğrenmiş olması gerekir. O halde bir eğitim sürecinde yapılması gereken ilk işlerden biri de temel kavramların doğru bir şekilde tanımlanmasıdır. Risaletin ilk altı yılında üzerinde durulan kavramlar şu şekilde sıralanabilir;
Sadaka, İnfak, Sabır, Selam, Besmele, Asr, Hukuk/Ahlak, Hidayet, Dalalet, Tertil, Zikr, Tekbir, Sabır, Hamd, Din, Sırad’el Mustakim, Gayb, Tesbih, İstiaze, Selat, Küfr, Kafir, Hayr, Şer, Tezkiye, Takva, Muttaki, Mağfiret, Zulüm, Zalim, Tefsir, Cahil, Cahiliye, Tevbe, İzzet, Sünnetullah, Birr, Ebrar, Fücr, Facir, Hak, Sıdk, Tuğyan, Dua, İhlas, Muhlis, Fısk, Batıl, Şirk, Müşrik, İhsan, Muhsin, Millet, Ahiret, Amel Defteri, Cennet, Cehennem, Melek, Tekasür, Ceza Günü, Peygamber, Beşer, İnsan, Kar, Zarar, Ölü, Diri….vb.
b) Yüce Allah’ın İsim ve Sıfatları
    Kur’anın ilk ve temel amacı insanda doğru ve sağlam bir Allah inancı oluşturmak, zihinlerde Allah hakkında oluşan yanlış ve eksik bilgileri düzeltmektir. Çünkü insanın doğru bir şekilde kulluk yapması için öncelikle Rabb’ini doğru bir şekilde tanıması gerekir. Bu nedenle ilk altı yılda inen ayetler incelendiğinde Yüce Allah’ın isim ve sıfatları dikkat çekmektedir;
“Allah, Rab, Hallak, Ekrem, Alim, Rahman, Rahim, Malik, Melik, İlah, A’la, Ehad, Samed, Aziz, Hamid, Şehid, Gaffar, Mubdi, Mu’id, Gafur, Vedud, Fa’al, Hakim, Muhyi, Mumit, Melik, Vehhab, Vahid, Kahhar, Hadi, Şafi, Kadir, Nasir, Şekur, Halim, Habir, Gani, Basir, Kerim, Azim, Rezzak, Metin, Vekil, Zü’l Celal-i ve’l İkram, Hafiz, Mecid, Latif, Varis, Muhit, Vasi, Berr, Müste’an, Mucib, Karib. Galib, Hafiyy, Müdebbir, Muksit, Muhsi, Baki, Muğni, Hafid, Rafi”
c) İslam İnanç Esasları
Belirtilen hedeflerin gerçekleşmesi için müminlerin iman etmesi gereken inanç esasları açık ve net bir şekilde belirtiliyor, onlara sonradan bulaştırılmış tortular arındırılıyordu. Bu dönemde inen ayetlerin başta Allah ve ahiret inancı olmak üzere, diğer inanç esasları olan melek, kitap ve peygamber inancıyla ilgili bilgiler üzerinde ayrıntılı bir şekilde durduğu görülmektedir.
d) Kıssa ve Şahsiyetler
İlk altı yılda inen ayetlere bakıldığında Kur’an’da adı geçen 25 peygamberin büyük bir kısmına değinildiği görülmektedir. Böylelikle Peygamberlik işinin Hz. Muhammed (sav) ile başlamadığı, bu işi ilk yapan kişinin Hz. Muhammed (sav) olmadığı hem Peygamber efendimize hem de ilk müminlere öğretiliyordu. Bu işin kolay olmadığı, geçmiş müminlerin de bu yolda birçok olumsuzluğa katlandığı, bu gün şer gibi görülen bazı şeylerin sonunun hayır olabileceği bilinci kazandırılıyordu. Bu kıssalar yoluyla müminlere rol-model olacak şahsiyetler tanıtıldığı gibi, olumsuz şahsiyetler ve özellikleri de tanıtılıyordu. Özellikle iman eden ve inkar eden toplulukların nitelikleri ve sonları hakkında bilgiler verilerek bir bakıma öğretilen bilgiler bu kıssalarla canlı birer figür haline getirilerek, somutlaştırılıyordu.
e) Vahyin Kaynağı ve Niteliği
İlk altı yılda inen ayetlere bakıldığında dikkati çeken bir başka husus da bu ayetlerin sık sık vahye vurgu yapmasıdır. Çünkü iyi bir mümin olmak için öncelikle vahyi bir bilgi kaynağı olarak kabul etmek ve insanın acziyetini kabul edip vahye muhtaç olduğunu itiraf etmesi gerekir. Ayetler incelendiğinde vahiyle iligili şu mesajların verildiği görülür;
Bilginin mutlak kaynağının Allah olduğu gerçeği, ilahi vahyin sorumluluk noktasındaki ağırlığı, Cebrail’in vahyin iletilmesindeki rolü, vahye karşı olanların bile ondan nasıl etkilendikleri, Kur’an’ın Allah katındaki değeri, Kur’an’ın mutlak hakikat olduğu, Allah’ın istediği kişiye vahyi gönderdiği, ayetler üzerinde düşünülmesi gerektiği, vahyin kaynağına dair akıllara şüphe vermeye çalışanların çaresizliği, vahyin nasıl ve ne zaman indiğinin haberi, Kur’an’ın hak ile batılı birbirinden ayırt etme özelliği…vb
f) Namaz
    Yüce Allah’ın ilk emrettiği ibadet namazdır. İlk zamanlarda sabah ve akşam olmak üzere günde iki vakit namaz kılınırdı. Bilinen şekliyle beş vakit namaz ise Miraç’ta farz kılınmıştır. Dolayısıyla Daru’l Erkamdaki eğitimden bahsederken namaza da ayrı bir parantez açmak gerekir. Zira Müslümanlar Darül Erkam’da bir araya geldiklerinde toplu bir şekilde namaz kılıyorlardı.  Namazın kılınmasının gerekliliği ve namazın faydaları gerek Kur’an’da gerekse de hadislerde kuvvetli bir şekilde vurgulanmaktadır. Kur’an’ın müminlere kazandırmaya çalıştığı şahsiyet özelliklerinin onlarda yerleşmesi ve benimsenmesi için namaz vazgeçilmez bir eğitim unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır.. Çünkü Peygamber efendimizin deyimiyle “Namaz dinin direğidir
 

g) Müminler’de Bulunması Emredilen Ahlaki Özellikler

İnen ayetler incelendiğinde Daru’l Erkam’da üzerinde durulan ahlaki özellikler şöyle sıralanabilir;
 

İç ve dış temizliğe önem vermek, kötü olan her şeyden yüz çevirmek, yapılan iyiliği başa kakmamak, sabır, yetimleri koruyup gözetmek, dünya hayatına aşırı düşkün olmamak, cömertlik, yoksulu doyurmaya teşvik, gösteriş ve riyadan uzak durmak, insanları arkadan çekiştirmemek, yolda kalanın elinden tutmak, şahitliğe önem vermek, verilen sözde durmak, yeryüzünde tevazu ile yürümek, yetimleri koruyup gözetmek, cahillerden yüz çevirmek, harcamalarda dengeli olmak, boş yere yemin etmemek….vb

 

Ömer DEMİR

 

Bu yazı toplam 5452 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.