BİR EĞİTİM PROJESİ OLARAK BİLGİNİN İSLAMİLEŞTİRİLMESİ / Köşe Yazısı - Mehmet Suat DİLEK
Mehmet Suat DİLEK
BİR EĞİTİM PROJESİ OLARAK BİLGİNİN İSLAMİLEŞTİRİLMESİ
SORUN
ÜMMETİN BUNALIMI
Bugün dünyada tasavvur edilebilecek en kötü imaja Müslümanlar sahiptir. Dünya iletişim araçlarında “Müslüman”; saldırgan, yıkıcı, kanun tanımaz, terörist, gözü dönmüş, tutucu, köhne ve çağdışı bir yaratık olarak gösterilmektedir. Gelişmiş-gelişmemiş, kapitalist-marksist, doğulu-batılı, medeni-barbar her kesimin nefret ve tiksintisine muhatap olmaktadır. Dünyanın dört bir yanındaki insanların kafasında İslam âlemi dünyanın “hasta adamı” dır ve tüm dünya şerlerinin hepsinin temelinde İslam dininin yattığına insanlar inandırılmıştır. Yüzyılımızda, başka hiçbir millet benzeri yenilgi ve aşağılanmalara maruz kalmamıştır.
BUNALIMIN BELLİ BAŞLI ETKİLERİ
1-Siyasi yönden
İslam âlemi kendi içinde bölünmüştür. Sömürgeci güçler, ümmeti elliden fazla milli devletle parçalamayı ve her birini diğerine düşman etmeyi başarmışlardır. İslam devletlerinin sınırları, her devlet komşularıyla sürekli çatışma içinde bulunacak biçimde tespit edilmiştir. Hiç bir milli devlete kendi vatandaşlarını kaynaştırıp tek bir vücut haline getirmek üzere zaman, barış ve kaynak imkânı verilmemiştir.
2-Ekonomik yönden
İslam âlemi gelişmemiş ve geri durumdadır. Eşya ve hizmet üretimleri ihtiyaçlarının çok altındadır ve ihtiyaçları her zaman sömürgeci güçlerden üretilmiş madde ithaliyle karşılanmaktadır. Sömürgecinin yardımıyla bir sanayi geliştirildiğinde, çok geçmeden bunun sömürgecinin hammaddelerine veya mamul mallarına muhtaç olduğu anlaşılmaktadır. Böylece yalnız kendilerinin sağlayabileceği bu malzemeyle o sanayi dalını kendi menfaatlerine ve kendi emperyalist amaçlarına hizmete mahkûm etmektedirler.
3-Dini-Kültürel yönden
Müslümanlar asırlar boyu süren gerilemeleri(aşağılanmaları) sonucunda Batının başarı örneklerinin cazibelerine kapılmışlar, batılı ve batılılaşmış danışmanların etkisiyle, ister istemez çareyi batılılaşmada bulmuştur.
İyi niyetli veya değil, batılılaşmaktan yana olan Müslüman önderler, programlarının eninde sonunda İslam dinine ve yönettikleri halkın kültürüne zarar vereceğini kestiremediler. Batılı değer ve yöntemleri öğreten bir eğitim sistemi benimsendi. Kısa bir süre sonra, topluma İslami kültür birikiminden habersiz diplomalı nesiller akmaya başladı.
BUNALIMI BESLEYEN DAMAR
Ümmetin bunalımının kaynağı ve güç merkezi hiç kuşkusuz mevcut eğitim sistemidir. Eğitim sistemi Müslüman gençliğin yoğrulup kıyıldığı, bilicinin batının bir karikatürü biçimine sokulduğu bir laboratuardır. Müslümanın mazisiyle irtibatı burada koparılmakta, atalardan gelen birikimi öğrenmeye olan tabii merakı burada yok edilmektedir.
GÖREV
Hicretin on beşinci yüzyılında Müslümanların karşı karşıya bulunduğu en ciddi görev, eğitim sorununu çözmektir. Eğitim sistemi tersyüz edilip hataları düzeltilmedikçe, İslam aleminin gerçekten düzelmesi için umutlanılmamalıdır. Yapılması gereken, sistemin yeni baştan biçimlendirilmesidir. Müslümanların eğitim sistemindeki mevcut ikiliğe, İslami ve Batılı olarak iki değişik tarzda düzenlenmesine kesinlikle son verilmelidir. İki tarz birleştirilip kaynaştırılmalıdır; ortaya çıkan yeni sisteme İslami anlayış egemen olmalıdır.
İlk ve orta dereceli medreselerde üniversite düzeyindeki külliye ve camialardan meydana gelen İslami eğitim sistemi, orta ve yüksek dereceli batılı okul sistemi ile birleştirilmelidir. Bu birleşme de her ikisinin en iyi tarafları alınmalı devletin mali kaynakları ile İslami temel görüş desteklenmelidir.
İki sistemin birleştirilmesi ile umulan ise hem batılı sisteme İslami bilgiyi ve İslami sisteme modern bilgiyi getirmesidir.
Zorunlu İslam Medeniyeti Dersi
Yetişkinler Üniversite içi ve dışında İslam karşıtı propagandanın hedefidirler. Fakülte sınıflarında, ödev olarak okudukları kitaplarda bilim ve çağdaşlık adına devamlı yabancı ideolojiler kendisine sunulmaktadır. İslam karşıtı görüş ve davranış biçimlerinin bilimsel gerçeklik olduğu ve objektif olguları yansıttığı iddiası vurgulanmaktadır.
Müslüman öğrenciye İslam çok küçük iken baba otoritesinin yetkin sesiyle sunulmuştur. O zaman kafası objektif iddiaları anlayıp takdir edecek olgunlukta değildi. Bu sebeple kendisinin İslam’a bağlılığı bilimsel,objektif ve modern gerçeğin taarruzu karşısında tabiatıyla tutunamaz.
Üniversite düzeyindeki bu İslam’dan uzaklaşmanın tek panzehiri zorunlu İslam medeniyeti dersi’dir. Üniversiteye devam eden her öğrenci hangi dalda okursa okusun bu dersi almalıdır. Toplumun bir üyesi ya da vatandaşı olması ona ümmetin kültür birikimi ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmak ve kendi Müslüman toplumunu anlayıp medeniyetine aşina olmak görevini yüklemektedir. Böyle bir bilgiye sahip olmadan medeni olmak mümkün değildir. Bu dersi almak, onu müstevli(işgalci) ideolojilere karşı güçlü kılacaktır. Ancak böyle bir ders ona ümmetin kültür hayatına ve kalkınmasına katılma imkânı verecektir.
Medeniyeti öğrenmek bir şahısta kişilik duygusunu geliştirmenin tek yoludur. Ecdadını bilmeyen, yani onları harekete geçiren ruhtan; sanat ve bilim alanındaki siyasi ve ekonomik hayatındaki sosyal örgütlenmelerindeki estetik deneyimleri başarılarından haberdar olmayan; onların kader ve trajedilerinden zafer ve sevinçlerinden duygulanmayan ve umutlarını paylaşmayan bir kişinin kendini bilmesi mümkün değildir. Kişi kendi kökünü geçmişini bilip bunu başka halk, grup ve medeniyetlere ait bilgiyle karşılaştırmadan kendi kişiliğinin bilincine varamaz.
Modern Bilginin İslamileştirilmesi
İslami hedefe doğru ilerleyip Allahu Teâlâ’yı zaman-mekân boyutunda en yüce kılabilmek için dünyevi bilgilere de sahip olmak gereklidir. Müslüman bilim adamının bütün modern disiplinleri öğrenmesi, tam olarak anlaması ve bu disiplinlerin sundukları her şeye tam anlamıyla egemen olması şarttır. Ancak bilginin İslamileştirilmesi hususunda üst düzeyde düşünceler üreten bir merkezin hala bulunmayışı acınacak bir durumdur. İslam düşüncesi karargâhı vazifesi görecek, disiplinlerin İslamileştirildiği, lisans ve lisansüstü programların uygulandığı sınıf ve anfilerde bu sürecin denendiği bir üniversiteye ihtiyacımız var.(İslamabat İslam üniversitesi-uluslararası İslam düşüncesi enstitüsü kısmen bu ihtiyacı karşılamakta ancak yetersizdir)
USÜL
GELENEKSEL USÜLÜN AKSAKLIKLARI
Hicretin altıncı ve yedinci yüzyıllarında gayrimüslimlerin (doğudan tatar batıdan da Haçlı istilası) Müslümanlara yaptıkları korkunç tahribatın sonucu olarak Müslüman liderler serinkanlılıklarını ve kendilerine olan güvenlerini yitirdiler. Ağır tahribatlar sonucu dünyalarının batmaya yüz tuttuğunu düşünerek aşırı tutuculuğa saplandılar. Hukukun hayatiyet unsuru olan en önemli kaynağı içtihadı terk ettiler ve içtihad kapılarının kapandığını ilan ettiler. Tasavvuf ve tarikatların yeni olaylarla ilgili zorluklara karşı, içtihadın yokluğunda Müslümanların sığınağı oldu. Böylece dini yaşam; modern bilim ve teknolojinin batıya Müslümanları yenecek gücü verdiği çağımıza kadar kapalı bir sistem olmaya devam etti.
Fıkıh ve Fakih; İçtihad ve Müçtehid
İslamın ilk fakihleri(Hz. Peygamberin ashabı, tabiün ve mezheplerin kurucuları) Müslümanların hayatları üzerinde etkisi bulunan her konuda kapsamlı bilgilere sahiptiler. Adeta bilgi okyanuslarıydılar; edebiyat, hukuk, astronomi ve tıbba kadar hemen hemen her konuyu çok iyi biliyorlardı. İslamı yalnız hukuk olarak değil, ideal ve nazariye bakımından milyonlarca insanın her gün yüz yüze geldiği bir düşünce ve hayat sistemi olarak tanıyorlardı. Onlar Müslümanların sorunlarının hallinde yüksek yetenekleri bakımından model teşkil ediyorlardı, ama bugünün fıkıh mezununun edindiği bilgi ve ruh onu ilk asırlar fakihlerinin başarıyla taşıdıkları sorumlulukları üzerine alabilecek bir duruma getirmemektedir.
Vahyin Akla Muhalefeti
Ümmetin fikri gelişme tarihinin en hazin yönü vahiy ile aklın birbirine yabancılaşmasıdır. Yunan mantığının islamın hak oluşunu gayrimüslimlere kabul ettirecek yöntemleri kullanma iştiyakı içerisindeki Müslümanlar üzerindeki etkisi, böyle bir yabancılaşmaya girilmesinin sebebi olmuştur.
Düşüncenin Eylemden Ayrılması
İslam tarihinin ilk döneminde lider bir düşünürdü, düşünür de bir lider idi. Egemen olan İslami görüştü ve onu tarih içerisinde gerçekleştirme tutkusu liderin her davranışına yön vermekteydi. Lider herhangi bir konuda kendini güçsüz hissederse etrafındakiler devreye girip eksikliğini gidermek arzusuyla doluydular. Herkes elindekini karşılık beklemeden davaya veriyor ve ötekilerin gücüyle kendini güçlü hissediyordu. Müslümanlar birbirlerine öyle yakındılar ki içlerinden birinin darda kalma hali herkesin dayanışma ve deneyimleriyle gideriliyordu. Halk düşünce ve hayatın her yönü itibariyle refaha kavuşmuştur; çünkü onun refahı en üstün zekâlarca düşünülmekte ve önerilen çözümler hemen uygulamaya konulmaktaydı.
Sonraları düşünce ile eylem arasındaki bu birlik parçalandı. Birbirlerinden koptukları an her biri kötüleşmeye başladı. siyasi liderler ve iktidar sahiplerinin başı, düşüncesizlikten ve alimlerle istişareden uzak kalmak yüzünden bunalımlardan kurtulamadı. Sonuç ise akıllı vatandaşların yönetimden soğutulması ve her şeyin ele yüze bulaştırılması oldu.
İSLAMİ USÜLÜN TEMEL İLKELERİ
Eğitim sisteminden ikiliğin kaldırılması için bilginin İslamileştirilmesi gerekir. Bilgi İslamileştirilirken İslam’ın özünü teşkil eden bazı ilkeler göz önünde tutulmak zorundadır. Disiplinleri İslami çerçeve içerisinde yeniden biçimlendirmek, bunların kuram ve yöntemlerini, ilke ve amaçlarını aşağıdaki esaslara dayandırmak anlamına gelir.
Allah’ın(c.c) Birliği
Allah’ın(c.c) birliği, islamın ve İslami olan her şeyin birinci ilkesidir. Bu da Allah’ın gerçek yaratan olduğu, başka şeylerin yaratıcı olmadığı ve O’nun kesin olarak bir ehad, samed olduğu, her şeyin O’ndan varlık olarak yaratılmış olduğu ilkesidir.
Hilkatin Birliği
a)kozmik düzen: Allah’ın(c.c) birliğinden, mantık gereği yaratılışın birliğine gidilir. Kuranı kerimde buyrulduğu gibi; Eğer yerle gökte Allahtan başka ilahlar olsaydı göklerin ve yerin düzeni bozulurdu-enbiya/22
Eğer birden fazla nihai gerçeklik olsaydı, bu gerçeklik nihai olmazdı. Dahası evren o zaman değişik düzenleri izlemek zorunda kalırdı, bu durumda da intizamlı evren olamazdı.
b)yaratılış: Allahu tela her şeyi yaratmış ve bunu belirli bir nizamda yapmıştır.-Furkan/2
Var olan her şey bir sebep-sonuç / amaç-araç ilişkisi içerisinde başka şeylerle irtibatlıdır. Bu ilişki dünyayı sürekli hareket halinde ve canlı, anlam dolu bir sistem yapmaktadır.
c)mahlûkatın insana boyun eğmesi: Yüce Allah dünyayı insana geçici bir armağan ve sahne olarak vermiştir. Bu sahnede insan sonuçları doğurtmak için sebeplere sarılmaz ya da amaçları gerçekleştirecek araçlara başvurmazsa, çabucak yaratılışa karşı olan ilgisini kaybeder ve onu Allahın emrettiği tarzda değiştirme çabasından vazgeçer. Oysaki tabiat bütünüyle insanın etkisi ve girişimiyle, istediği biçime girmeye açıktır.
Hakikatin birliği ve Bilginin birliği
Bilgi kuramı konusunda İslam’ın tutumunu, en güzel biçimde açıklayan ifade hakikatin birliği’dir. Bu bir’lik Allahın mutlak bir’liğinden kaynaklanmaktadır. Allah hakikatı bilir ve vahiy ile onu açıklar. Vahiy ile aktardığı, hakikatten farklı olamaz.
Hayatın Birliği
a)ilahi emanet: Biz emaneti göklere, yeryüzüne ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten kaçındılar, korktular. Onu insan yüklendi –Ahzap/72
İnsanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım-Zariyat/56
Amel bakımından en güzel kim olduğu hususunda sizi imtihan etmek için gökleri ve yeri yaratan O’dur.-Hüd/7
Amelce hanginiz daha güzeldir, diye sizi imtihan etmek için hem ölümü hem hayatı yaratan O’dur.-Mülk/2
Kur’an’ın yukarıdaki ayetleri insanın yaratılışının bir sebebi var mıdır? Sorusunu kesin olarak cevaplamaktadır. İslam en kesin ifadelerle insanın bir varoluş sebebi bulunduğunu, bunun da Allahu Teâlâ’ya ibadet olduğunu beyan ediyor.
b)hilafet: İnsanın ilahi emaneti yüklenmesi, onun Allahın halifesi anlamına geliyor. Halifeliği de manevi kanunların yerine getirilmesi olarak bilmek lazımdır. Bu anlamda ilahi emaneti yerine getirmek, kültür ve medeniyet kurup geliştirmeyi hedef alır.
c)kapsamlılık: İslam’ın kültür ve medeniyete bakışı kapsamlıdır. Bu kapsamlılık İslam’ın temelinde yatmaktadır. Bu sebeple Müslüman düşünürün görevi İslamlaştırmak, yani beşer hayatındaki her şeye İslam’ın ilgisini tespit edip uygulamaktır.
Beşerin birliği
İnsanlar tabiatıyla ırk, renk, fizik, yapı, kişilik, dil ve kültür gibi değişik özellikler gösterebilirler. Bunların hiçbirinin temelde bir değeri yoktur, yani bulundukları kişiyi başka bir varlık haline getirmezler. Hiçbiri kişinin Allah indindeki kulluk durumunu etkilemez. Bu özellikler, Allah yapısıdır; zorunlu değişmezdirler. Allah tarafından yalnızca kimlik belirtisi olmak üzere yaratılmışlardır. Bunlara sahibinin karakteri ve değeri konusunda hiçbir bilgi vermeyen bir “pasaport”, veya “kimlik kartı” gözüyle bakılmalıdır. O halde bütün insanlar bir ve aynıdır. İslamın evrenselliğinin temeli ve zemini de budur. Bütün insanlar Allah nazarında birdirler, ancak ahlaki yücelikte, kültür ve medeniyet sahasındaki başarılarda onları farklı kılan amelleridir
ÇALIŞMA PLANI
BİLGİNİN İSLAMİLEŞTİRİLMESİNİ SAĞLAYACAK ZORUNLU ADIMLAR
1-Modern disiplinleri iyice öğrenmek gerekir
2-İslami birikimi iyice öğrenmek gerekir
3-İslamın disiplinlere özel ilgisinin kurulması gerekir
4-Modern disiplinlerin eleştirilerek değerlendirilmesi gerekir.
5-İslami bilginin eleştirilerek değerlendirilmesi gerekir
6-Disiplinleri İslami çerçeve içinde yeniden biçimlendirmek gerekir.
İsmail Faruki’ye göre Müslüman bilginlerin yüzeysel ve zararlı eğitim düzenleme yöntemlerinden vazgeçmelerinin tam zamanıdır ve onlar için eğitimde yapılacak düzenleme çağdaş bilginin İslamileştirilmesidir. Bu görev kendi zamanlarının ilmini hazmetmiş ve sonraki nesillere İslami kültür ve medeniyet mirası bırakmış atalarımızın yüklendiğinin aynı, ama hacimce ondan daha büyük bir görevdir.
Bilginin İslamileştirilmesi, İsmail Raci El- Faruki, Risale Yayınları
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
- DEVLET DAVA ADAMI YETİŞTİRMEZ1 Haziran 2021 Salı 21:02
- Mutlu Sıradanlık20 Mayıs 2020 Çarşamba 00:00
- Bu Terslikte Bir İş Var20 Mayıs 2020 Çarşamba 00:00
- BİN YIL SÜRECEK UTANÇ “TABULA RASA’YA POSTAL ÇİZMEK!”18 Nisan 2019 Perşembe 22:14
- Mü’minin Yitik Malı; İrfan18 Ekim 2018 Perşembe 08:34
- Hayy’ın Serüveni ve Eğitim Felsefesi Bağlamında Üç Sorun26 Mart 2018 Pazartesi 07:41
- Siyasal Bir Kurgu Olarak Eğitim ve Türkiyede Din Eğitimi20 Nisan 2017 Perşembe 06:47
- Beyaz Zambaklar Ülkesi Finlandiya24 Ocak 2017 Salı 10:31
- İSLAMCI MÜTEFEKKİR DEVLET ADAMI:SAİD HALİM PAŞA4 Eylül 2016 Pazar 10:14
- BİR EĞİTİM PROJESİ OLARAK BİLGİNİN İSLAMİLEŞTİRİLMESİ9 Mart 2016 Çarşamba 17:26
- Bilal KARAKURTSEZAİ KARAKOÇ VE DİRİLİŞ NESLİ
- Ziya TEPELİYAKAT VE GÖREV SORUMLULUĞUNUN BİLİNCİ
- Hülya AKCEBEGAZZE:KIYAMETİN PROVASI
- Bilal AKGÜLELEKLERDEN ELENECEKSİN
- Cevdet BALLIGERİ DÖN (DEPREMLE BERABER OLUŞAN EĞİTİMCİ GÖÇÜ ÜZERİNE)
- Ahmet BELLİBAŞ KARANLIK BİR GÜNDÜZE UYANIRKEN
- Ebubekir AytekinCUMHURİYET ÖNCESİ SOSYAL YARDIM KURULUŞLARI VE SOSYAL YARDIMLAŞMA
- Yakup ÇETİNKAYASEYYİD CEMÂLEDDİN AFGANÎ
- Akif AKMAN JÖN TÜRKLERDEN BUGÜNE ALGI YÖNETİMİ DERSLERİ
- Mehmet ÖZELPOST TRUTH (GERÇEKLİK SONRASI) ÇAĞDA FİLİSTİN SORUNUNU KONUŞMAK
- Sabri KELEPÇEKAHTA ÇAYINA
- Bilge ÇAĞLANMODERN EĞİTİMLE DEĞİŞEN DİNDARLIK
- Veli KARATAŞ “AKLA VEDA” AKL-I SELİME DAVET
- Mehmet ALTUNÜLKEMİZDEKİ EĞİTİMİN DÜNÜ BUGÜNÜ VE YARINI
İMSAK | GÜNEŞ | ÖĞLE | İKİNDİ | AKŞAM | YATSI |
04:22 | 05:44 | 11:45 | 14:58 | 17:34 | 18:49 |