BİZ VE MEDENİYETİMİZ / Köşe Yazısı - İsmail IŞIK

2.04.2016 10:06:26
İsmail IŞIK

İsmail IŞIK

 BİZ VE MEDENİYETİMİZ                               

İlk vahyi oku emri ile inzal buyuran yüce Rabbimize (c.c) hamd ederiz; inzal buyrulan vahyi yaşayış ve sözleriyle açıklığa kavuşturup tatbik sahasına koyan ve bizlere hak yol İslamı açan Hz. Muhammed (s.a.v)'e salât ve selam olsun.  

"Ben herkesin kendi çalışmasında yapması gerekeni yaptım: Öncüllerinin başarılarını minnettarlıkla karşılamak, onların yanlışlarını ürkmeden doğrulatmak, kendisine gerçek olarak görüneni gelecek kuşaklara emanet etmek .( el-Biruni; öl.1048)   

Fuat Sezgin; eğitim yuvalarının özellikle üniversitelerimizin eğitimden başka her işle uğraştığı bir dönemde genç kuşaklara ve gelecek nesillere bilgiye önem vermenin ne olduğunu hayatı, eserleri ve kurduğu müzeyle göstermekte ve bunları insanlığa miras bırakmaktadır.      

Fuat Sezgin; Biruni ve onun gibi islam âlimlerinin yapması gerekenleri yaptıkları ve bizlere miras bıraktıkları bilimi, sanatı, teknolojiyi aynı şekilde bizlere aktarmış, gelecek nesillere ne yapmaları gerektiğini göstermiştir. Yaptığı çalışmalarını herhangi bir aşağılık kompleksine girmeden; Buhari’nin kaynaklarının sözlü değil yazılı kaynaklar olduğunu, ilk dünya haritasının, Amerika kıtasının keşfinin, matematik coğrafyanın, enlem- boylam hesaplamalarının ve bunun gibi nice bilimin, teknolojinin temelinin İslam Uygarlığı tarafından atıldığını gün yüzüne çıkarmıştır. İnsanlığın tekâmülü adına topladığı bilgileri kaleme aldığı 15 ciltlik İslam Bilimleri Tarihi kitabında yine insanların istifadesine sunmuştur.

Araştırmalarını somutlaştırmak için Müslümanların buluşlarının maketler halinde sergilediği İslam Bilimleri Müzesi’ni açar. İslam Bilimleri Tarihi üzerine çalışma sebebini şu sözlerle açıklar; "Müslümanlar kendi tarihlerinden habersizdirler. Bu da kendilerinde özgüven eksikliğine sebep oluyor. Kendine güveni olmayan bir millet bilim üretemez." Ritter öğrencisi F. Sezgin 'e kaç saat çalıştığını sorar. Fuat Sezgin 13- 14 saat çalıştığını söyler. Ritter ; "Eğer âlim olmak istiyorsan bu çalışma azdır" der.

Fuat Sezgin o günden sonra 17 saat çalışır. Zamanın en büyük nimet olduğunu söyler. Ve ekler; " Bizim yolda ilerlememizi engelleyen birçok taş var, bunları bertaraf etmemiz lazım. Bu engeller aşağılık duygusundan kaynaklanıyor. O da bilgisizlikten geliyor." der. Bizim bilgisizlikten, cehaletten kurtulup, eğitim sistemimizi kendi öz değerlerimizle ve kaynaklarımızla yeniden yapılandırıp bilgi üretmeye bir an önce başlamamız gerekiyor. Dünyayı elinde tutanlar, bilgiyi teknolojiyi elinde tutanlardır.

Miladi 9. y.yılda Batı cehaletin karanlık çağını yaşarken İslam Medeniyeti ilk üniversiteye sahipti. Bu üniversitede farklı bölümler dahi mevcut idi. Harran 'da, Bağdat’ta, Mısır’da ilk islam üniversitelerini görüyoruz.          

Ortaçağı aydınlatan medeniyetin İslam Medeniyeti olduğunu görmekteyiz. Bazı bilimsel temelleri Yunan’dan, Hindistan’dan alan İslam âlimleri bunların üzerine bilgi üretmekle kalmamış yeni bilimler de ortaya çıkarmışlardır. Batı, Haçlı seferleriyle İslam âlemini hırpalamış ve ortaya konan eserleri Batı’ya taşıyarak tercümeler yapmıştır. Rönesans ve Reform hareketlerinin başlamasına vesile olan İslam Medeniyeti’dir.

Fuat Sezgin "Doğu olmasaydı Batı olmazdı "der. Ve Goethe de "Tanıyabiliyorsa bir kimse kendini ve başkalarını,  görecektir burada da Doğu ve Batı’nın birbirinden ayrılmaz olduğunu". "Bu harikulade akılların meyvelerinden nasibimizi almak istiyorsak, kendimizi doğuya kavuşturalım, onun kendisi bize gelemeyeceğine göre …"   

Matthias Schramm :  "Bilimler tarihi insanların müşterek mirasıdır ".der.  F . Sezgin de :" Bilimler sıçramalar yapmıyor, esasında yavaş yavaş tekâmül ediyor" der. Fransız bir âlim " insanlar keşfetmiyor, insanlar geliştiriyor ."demektedir.

Bugün bakıyoruz İslam Medeniyeti’nin (Müslümanların)  800 yıllık Ortaçağ’ı aydınlatan, bu günkü Batı Medeniyeti’nin temellerini atan medeniyetin bilimler tarihinde yeri yok. Hâlbuki " Batılılar bu teknolojiyi, bilimi, sanatı bizden almışlar" diyoruz. Fakat onların bizden alıp da kendilerine mal ettikleri bu keşiflerin neler olduğunu kendimiz de bilmiyoruz. Batılılar daha yerde yürümeyi bilmezken, Hezarfen Ahmet Çelebi 17. yy’da keşfettiği planörle gökyüzünde kanat çırpıyor.

Lagari Hasan Çelebi ise yine aynı asırda 4. Murad’ın huzurunda " insanlı füze" ile göğün doruklarında mesafeler kat ediyordu. Dünyaya medeniyeti kendilerinin öğrettiğini iddia edenler daha düne kadar yıkanmayıp ortalıkta leş gibi dolaşmaktaydı. Yıkanmak inançlarında günah sayıldığı için pislik ve necaset denizinde yüzerken,  Osmanlı tersane baş mimarı İbrahim Ağa timsah suretindeki ilk denizaltısıyla İstanbul Boğazı’nın derinliklerinde yüzüyordu.

10. yy' da Biruni (28 yaşında)ile İbni Sina (18 yaşında) ışığın hızı hakkında tartıştıkları bilim tarihinde konu edilmez. Örnekler saymakla bitmez. Müslümanların, bugünkü bilimin ve teknolojinin oluşmasında katkıları açıkça görülmektedir. Bizim üzerimize düşen medeniyetimizin köklerinden tutup kaldırmak yeni bilimlerin inşasını sağlamaktır.

İlim ilim bilmektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsin

Bu nice okumaktır

 

Okumaktan mana ne

Kişi hakkı bilmektir

Sen okudun bilmezsin

Ha bir kuru emektir. (Yunus Emre)

 

Bu yazı toplam 3062 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.