EĞİTİM VE AHLAK
Geçmişe oranla fiziki ortam araç gereç ve eğitimin diğer unsurlarının çok daha elverişli olduğu günümüzde mevcut eğitim uygulamalarıyla istenen insan profili ortaya çıkmamaktadır. Konuyu biraz somutlaştırmak gerekirse; mevcut eğitim öğretimle doktor, öğretmen, avukat mühendis kısaca bütün meslek dallarında personel yetiştiriyoruz fakat ideal insan tipini yetiştiremiyoruz. Bunun neticesinde sadece mesleğinin gereğini yapmaya çalışan etik olmayan ve insani değerlerden yoksun bir toplumla karşı karşıya kalmaktayız.
Günümüz eğitim sisteminin en önemli zaaflarından birisi bireyleri ahlaki olarak istenilen seviyeye taşıyamamasıdır. Oysa ki insanı insan yapan niteliklerin başında ahlak gelir. İslami eğitim anlayışında kişinin yaratılış gayesini fark edip ona göre ahlaki bir hayat yaşayıp ahirette sonsuz kurtuluşa ermesi temel amaçtır.
Ahlaki eğitimi veremediğimiz için bu gün sokaklarda karşılaştığımız bize ait olmayan ithal, kültürel geçmişimizde yeri ve temeli olmayan olumsuz tavır, davranış ve tablolar ile karşılaşmaktayız. Peki bu durumun temel sebepleri nelerdir? Şüphesiz çeşitli nedenler ortaya konulabilir ama en temel sebeplerden biri insan ruhunun( duygusal boyut) ihmal edilmesidir. Şurası bir gerçektir ki; günümüz mevcut anlayışında maddiyat ön planda olduğu için eğitim ve öğretimde bireylerin temel hedefi iş sahibi olmaktır. Çocuklarımızın öğretmenlerine, çocuğun denemede kaç net yaptığını büyük bir merakla soruyoruz da manevi yönünü gösteren davranışlarını sorgulamıyor, hatta çocuğa gelecekte şu mesleği edinirsen şu şartlarda yaşarsın telkininde bulunuyor, çocuğun en önemli ihtiyacı olan ahlakî kazanımlardan hiç bahsetmiyoruz. Tam da bu noktada Hazreti peygamberin şu hadisi konuya ışık tutacaktır: "Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez"
Bir eğitimci olarak özeleştiri yapmak gerekirse biz eğitimcilerin bir nevi ellerinde yoğrulup şekillenen ve yukarda vasıflarını( vasıfsızlıklarını) saydığımız insan tipi tahayyül alemimizdeki insan profili olmasa da bizim eserimizdir. Çünkü maalesef bu noktada eğitmende de büyük eksiklikler mevcuttur. İdeal insan tipi yetiştirme noktasında herhangi bir kaygısı olmayan eğitimcinin bu anlamda eğitime katacağı bir değer olamaz. Çünkü bir bardağın taşması için önce dolması gerekir.
Bu aşamada birkaç çözüm önerisi ortaya koymaya çalışalım: Tanzimatla başlayan meşrutiyet ve cumhuriyet ile önemli bir ivme kazanan kavram kargaşasına son vermek önemli bir merhale olacaktır. Kavramlarla o kadar oynanmıştır ki kavramların içi boşaltılmış anlamlarından sıyırılmış, kafa karıştıran kavramlar ortaya çıkarılmıştır. Dolayısıyla ince bir tahlil ve yetkin aydınların etkin çalışmasıyla kavramlar asıl ruhlarına kavuşturulmalıdır. Toplum fertlerinden müteşekkil bir yapı olduğundan hareketle tek tek ferdin ahlaken eğitilmesi yoluna gitmeli, toplumu etik bir yapıya kavuşturmalıyız. Buradaki temel ölçüt ferdin yaratılış gayesinin bilincine erişecek bir ahlaki yaşama kavuşturulmasıdır. Batı'nın modern eğitim sistemini taklit edeyim derken elimizdekini de kaybetmiş bir toplum olarak eğitim müfredatımızı yeniden gözden geçirip, içinin değerlerimize uygun,kültürel mirasımızla çelişmeyen bir yapıya ve zenginliğe kavuşturulması gerekir. Çünkü menşei bize ait olmayan bir eğitim sistemiyle istediğimiz insan profilini yetiştiremeyiz.
Düşünce dilininin değiştirilmesi yapılması gereken diğer bir husutur. Bu bağlamda düşünce dilinin mutlaka değiştirilmesi bize ait bir hüvviyete kavuşturulması gerekir. Böylece hakim düşünce kültürü oluşacak , zamanla düşündüğümüz gibi davranış sergileyecek ve ideal toplum düzeyine bir adım daha yaklaşmış olacağız.
Enver YILANLI