Hayy’ın Serüveni ve Eğitim Felsefesi Bağlamında Üç Sorun / Köşe Yazısı - Mehmet Suat DİLEK

26.03.2018 07:41:19
Mehmet Suat DİLEK

Mehmet Suat DİLEK

 

 

Hayy’ın Serüveni ve Eğitim Felsefesi Bağlamında Üç Sorun

                                                                                                                                                            msdilek@kyk.gov.tr            

 

“Hayy Bin Yakzan”  İbn-i Tufeyl’in felsefi romanının adı. 1106 yılında Gırnata’ da doğan İbn-i Tufeyl İslam düşünce tarihinde İşraki bir filozof olarak kabul edilir. Hayy bin Yakzan” ıssız bir adada tek başına büyüyen Hayy’ın kendi kişisel tecrübeleriyle Hakikat’i arama çabasının kelimelere dökülmüş halidir.(1) İbni Tufeyl eserinde, ıssız bir adada tek başına bulunan Hayy’ı, doğayı tanıyıp öğrenmede, sadece kendi deneyimleri ve düşüncesiyle yetkinliğe ulaştırır. Romanda bu yetkinliğe ulaşma süreci başka bir insanın öğreticiliği olmaksızın 7 yıllık dönemlerle 49 yaşına kadar devam eder. Bu süreçte insanın tek başına öğrenebileceği her şeye hatta yüce gerçeklere kadar ulaşabileceğini anlatır.(2) İbni Tufeyl romanında üç karakteri üç bilgi türü ile eşleştir. Issız bir adada Hakikat’i arayan Hayy Filozofu, Absal Sufiyi, Salaman’da dini kurallara bağlı Âlim şeklinde temsil edilir. Ama her üç bilgi türü de yani Felsefe, Tasavvuf ve Şeriat aynı ezeli Hakikatin farklı tezahürleridir.(3)

Hayy bin Yakzan 14.yy’dan itibaren dünyanın belli başlı bütün dillere çevrilmiştir. Hem felsefi içeriği hem de anlatı-roman biçimiyle Batı düşüncesini derinden etkilemiştir. Robinson Crusoe’ye ilham kaynağı olan, Defoe, Bacon, Spinoza ve More gibi pek çok düşünür ve sanatçı üzerinde etkili olmuştur(4).

Francis Bacon’un deyimiyle Hayy; Tabiatın kitabını okuyarak en üst bilgelik aşamasına ve özgür bir bilinç yapısına nasıl kavuştuğu sade olmakla beraber bilimsel ve felsefi bir dille insanlığa armağan edilmiştir(5). İlmi anlamda tabiatı tetkik ve müşahade eğitimin bir değişmezi olarak sistemli bir şekilde ilk defa İbni Tufeyl’de ele alınmıştır denilebilir. Hayy bin Yakzan bu anlamda bir akıl çocuğu iken, Batı tefekkürü Cizvitlerden yakasını sıyırıp ta akla hakkını teslim etmek için Rousseau’ya kadar bekleyecekti.(6)

İbni Tufeyl öğretisiyle Eğitim Felsefesi bağlamında tartışmalara sebep olan başlıca üç sorunu çözmeyi amaçlamaktadır.

1-İnsan kendi başına hiçbir eğitim ve öğretim görmeksizin doğayı inceleyerek düşünme yoluyla “insanı-ı kâmil” (yetkin insan),aşamasına ulaşabilir.

2-Gözlem, deney ve düşünme yoluyla elde edilen bilgiler, vahiy yoluyla gelen bilgilerle çelişmez, yani felsefe ile din arasında tam bir uygunluk vardır.

3-Mutlak bilgilere ulaşmak, bütün insanların üstesinden gelebileceği bir şey değildir. Yüce gerçekliklere ulaşmak, bireysel bir olaydır.(7)

Birinci Sorun

İbni Tufeyl bilgi teorisinde zihnin boş bir levha olduğunu kabul etmez. Allah tasavvuru zihinde başlangıçtan beri daima vardır. Bütün mesele çeşitli önyargılardan arınmış bir zihinle bunun ortaya çıkarılmasıdır. Hayy’ın ıssız bir adada hayata kavuşması da bundandır. Sırasıyla dikkatli bir tecrübe, tefekkür ve vecd hali bu hakikatin keşfinde rollerini oynar.(8)

İbn-i Tufeyl, eserinde ‘insanlığın yeryüzü serüvenini ’de Hayy’ın gelişimi üzerinden izah eder. Hayy’ın tecrübesi aynı zamanda insanoğlunun da gelişimidir. Yaratılış, örtünme, ölümü sorgulama, ölüyü gömme, ruhu keşfetme, alet yapma, ateşin bulunuşu, gıdaları pişirme, hayvanların evcilleştirilmesi ve avcılık insanlık tarihinin önemli dönüm noktalarıdır.(9)

Hayy, annesi bildiği ceylanın ölümüyle birlikte sorgulama faaliyetine başlar. Sonra akıl yürütme ve gözlemle ölüm üzerinden ruhu anlamaya çalışır. Günlük hayatını bir düzene sokar ve gözünü gökyüzüne diker. Hz. İbrahim kıssasında olduğu gibi bir takım akıl yürütmelerle âlemin düzeni üzerinden tek yaratıcı varlığı bulur. Bu yaratıcıya ibadet etmek gerekliliğini düşünerek bazı dairesel hareketlerle bir ibadet tarzı üretir.(10)

Hayy, evrendeki her şeyin birlik bütünlük içinde olduğunu kendisinin de bu bütünün bir parçası olduğunu fark eder. Bu düşünce ötekine zarar vermesinin önüne geçer çünkü ötekine vereceği zararın aslında kendisinin de bir parçası olduğu bütüne zarar vermesi olduğunun farkına varır. Bu farkındalık insanlaşma sürecinin önemli bir dönemeci olarak görülebilir çünkü bu davranış modeli bencilliği ve bireyselliği besleyen ilkel içgüdülerin bastırılıp düşünerek hareket etmeyi gerektirir. Bu aşamaya ulaşan Hayy ötekine yardım etme sorumluluğunu üstlenir. Örneğin bir ayının ayağına diken battıysa uzun uğraşlarla onları çıkarır, derenin akışını bozacak bir taş derenin yatağına yuvarlandığında taşı kaldırır, hiçbir şeyi, beslenmek için bile olsa aşırı tüketmemesi gerektiğini kabul eder. Doğaya zarar vermeyecek şekilde en olgun olan meyveleri yemeğe başlar, ancak çekirdekleri yemeyip, tohumları yumuşak toprağa yayar.(11)

İbni Tufeyl Hayy bin Yakzan’da insanın kendi başına “İnsanı kâmil” aşamasına ulaşabileceğini kanıtlamaktadır. Bir ceylan tarafından beslenip büyütülen Hayy, elli yıl içinde duyulur dünyanın yalın gerçeklerinden, adım adım en yüce gerçekliğe, Allah’a ulaşır. Bu uzun süreç içerisinde Hayy Allah’ın “dıştaki ayetleri”, göstergeleri olan evreni, varlık kitabını gözlem ve deneylerle, kıyaslamalar ve akıl yürütmelerle çözer, varoluş nedenlerini, anlamlarını, Allah ile olan bağıntılarını kavrar. Aklın imkânlarını sonuna kadar kullanmasından, sıkı bir riyazat ile kalbini arıtmasından sonra müşahedeye, yetkin insan aşamasına geçer.(12)Sembolik rolünün ima ettiklerine bakarak Hayy’ın en önemli başarısının insanın kurumlar ve eğitimin yardımı olmaksızın salt kendi başına bırakılarak ulaşabileceği en yüksek noktayı temsil etmesi olduğunu söyleyebiliriz.(13)

İkinci Sorun

İbni Tufeyl din ile felsefenin bir biz uzlaşmasını vermeye çalışmaktadır. Bunu da felsefe yapmanın en güçlü unsuru olan akılla denemektedir. Bozulmamış, doğru yönlendirilmiş ve arka planı” faal akla” dayalı bir akıl, ilahi olanı ve vahiyle geleni kabule onu teyide uygun bir yapıdadır (14). Selim aklın doğruları ile sahih dinin doğruları arasındaki ilişkiyi ele alan İbni Tufeyl, insanın tabiat kitabını okuyarak ulaştığı bilgilerle, kaynağı vahiy olan Kur’an ayetleri arasında bir ahenk bulunduğunu Hayy bin Yakzan ile dile getir.(15)

Nitekim Yetkin insan aşamasına ulaşan Hayy uzlete çekilmek amacıyla adasına gelen Absal ile karşılaşır. Absal sufi eğilimli olmakla birlikte vahye dayalı inancı, dini simgelemektedir. Hayy’ın konuşmayı öğrenmesinden sonra, biribirlerine serüvenlerini sahip oldukları bilgileri anlatırlar. Hayy Absal’ın aktardığı bütün bilgileri onaylar. Dinin emir ve yasaklarıyla kendisini yükümlü kılar. Çünkü iki bilgi arasında bir ayrılık yoktur. Ve iki bilgi aynı gerçekliğin farklı iki formundan başka bir şey değildir.(16)

Üçüncü Sorun

Üçüncü tezin kanıtlanması, Hayy’ın toplumsal bir sınavdan geçmesini gerektirmektedir. Absal yaşadığı ada halkının durumundan söz edince Hayy, oraya giderek insanları uyarmaya, ulaştığı gerçekleri onlara aktarmaya karar verir. Burada Hayy bir yanılgı içindedir. Çünkü Hayy bütün insanları üstün kavrayışlı zannetmektedir. Gerçek şu ki insanlar eşit kavrayışta değildir. İçlerinde “Hakikat’in Bilgisi” ni hakkıyla aramak gibi bir zahmete katlanacak olanların sayısı oldukça azdır. Hayy insanlara sevgi ve acıyla karışık bir ilgi duyar ve onları aydınlatma isteğine kapılır. İbn-i Tufeyl’e göre bu “olmayacak bir sevdadır.” Hayy Absal’ı ikna eder ve günün birinde bir yolunu bulup ikisi şehre dönerler.

Şehir halkı ikisini de ilgiyle karşılar. Absal’ın arkadaşı Salaman salih bir insan olarak yöneticilik yapmaktadır. İlk zamanlarda halk kitleler halinde gelir ve Hayy’ı dinlerler. O da bildiği bütün gerçekleri olduğu gibi anlatır. Önce bir şaşkınlık, sonra da bir yadırgama başlar. Anlattıkları giderek gündelik hayat içinde belirli bir doğrultu tutturmuş geleneksel ve sosyal biçimlere ters düşmeye başlayınca tepkilere yol açmaya başlar. Sonunda iş öyle bir noktaya varır ki, Hayy neyi anlatıyorsa insanlar bunun tersini yapmaya başlarlar. Ancak bu insanların kötü niyetli olmadıkları da ortadadır. Hayy, bu olay üzerine uzun uzun düşündükten sonra, bu insanların yaratılışlarından dolayı bilgisiz olduklarını, bilgilerini arttırmak için dünyevi uğraşılardan vakit ayırıp çaba harcamadıkları kanaatine varır ve onların durumunu düzeltmekten umudunu keser. Sonuçta Hayy ve arkadaşı Absal adaya geri dönerek ölünceye kadar Allah’a kulluk ederler.(17)

Gerçekte bu insanların sorunu bilgisizliklerinden dolayı gerçeği, gerçeğe özgü yoldan arayıp araştırma yolunu seçmeyecek kadar iradesiz ve tembel olmalarıdır. Kavrayışları sınırlı olan, kendi cehaletleriyle yetinen, insanlar bencilce maddi istek ve eğilimlerine tapmaktadırlar. Sadece maddi çıkarlar uğruna yaşamlarını kavga dövüş ile geçirmektedirler. Bu tip insanlardan daha fazlasını istemenin bir yararı ve anlamı yoktur. Gerçeğin bilgisine felsefe ve eğitim tarihi boyunca hemen hemen bütün filozofların söylediği gibi benliklerini aşmayı başarabilmiş bir azınlık ulaşabilir.(18)

İbni Tufeyl halen eğitim sistemimizde kavrayamadığımız çok önemli bir hususu asırlar öncesinde ele alıyor. Yetiştirme felsefesinin özü, insanın düşünme gücünü kullanması, yapıcılığa bu yolla girişmesidir. Düşünme gücü ile insan önce kendini, şahsiyetini kurar, daha sonra da çevresini şuurlu bir şekilde anlamlandırır.

Nitekim çağımızda insanın obje tarafından yutulması ve hızlı bir değişimle değerlerimizin yıkımı, ancak düşünce eğitimi ile tamir edilip, düşünce gücüyle yeniden kurulabilir. Düşüncenin öldürülüşü, düşünce köleliği, aslında insanın öldürülüşüdür. Hatta toplumun yapıcılığını yitirişi, silik ve taklitçi bir konuma itilişi sömürünün açık bir hale gelişi de bu yolladır. Dinamik, şuurlu fertlerden meydana gelen toplumlar kolay kolay yalana teslim olmayacakları gibi köle de edilemezler. Ancak yıllarca başaramadığımız düşünce yolu, düşünce eğitimi ile açılmalı, insanımız bağımsız düşünmenin ve şahsiyet olmanın zevkine ermelidir. O taklide dayalı bilgileri değil, şahsiyete ve hürriyete, yaratıcılığa götürecek bilgileri kazanmalıdır. Böylece hem kendi konumunu hem de çevresinde olup bitenleri yargılayabilecek bir yapıya kavuşmalıdır.(19)

Müslüman Endülüs yıkıldı gitti. Fakat İbni Tufeyl’in Hayy bin Yakzan’ı yıkılmış bir kültürün o kadar da yıkılmış bir kültür olmadığını, ışığının 1000 yıl boyunca ulaştığı her yerde aydınlanmalara yol açtığını ya da aydınlanma çabalarında rol oynadığını gösteriyor bize.(20)Eğitim hususundaki tıkanıklıklarımızı gidermede, sadra şifa çözümler ortaya koymamızda şüphesiz medeniyet birikimimizi bilmemizin, ondan istifade etmemizin önemli bir katkısı olacaktır. Endülüs tecrübesi, bu minvalde medeniyet tarihimizin incelenmesi gereken en önemli kesitlerinden biridir.(21)

Hakikat Pozitivist bir aklın sınırlarına hapsedilemez

Günümüzde kişinin zihinsel yenilenmesine katkıda bulunmayacak bir müfredatın yarattığı insan profilinin toplum açısından yarattığı risklerle birlikte değerlendirdiğimizde İbni Tufeyl’in yaklaşımının önemini daha da arttırmaktadır. Bireyin iç dünyasını sürekli zenginleştirecek, bilginin nesnesi değil öznesi haline getirecek; ufkunu sürekli yenileyecek bir yaklaşım(22) beraberinde kâinatın ve İnsanın varoluşuna hikmetle bakmamızı, arkasındaki Yüce varlığı düşünmemizi gerektirmektedir. Dünya saatte kaç km hızla dönüyor? Peki, kim dönderiyor? Güneş sistemi, bitkiler, hayvanlar âlemi ve evrendeki her şeyde ölçü ve düzen bulunmaktadır. Peki, bu ölçü ve düzeni veren kim? Güneşi ışıklı, ayı da parlak kılan kim? yılların sayısını ve hesabının bilmemiz için aya bir takım menziller takdir eden kim? Yaşamın devam ettiği dünya, kurulmuş bir saat gibi mükemmel ve düzenli bir şekilde işlemektedir. Peki, bu düzeni sağlayan kim? Havadaki gazların belirli bir oranları vardır. Bu oranlardaki sapmalar, dünyadaki yaşamı olumsuz etkileyeceği bilinen bir gerçek. Peki dengeyi sağlayan kim? Dünya’nın yirmi dört saatte bir, kendi ekseni etrafındaki dönüşü ile gece ve gündüz oluşur. Gecenin ve Gündüzün sahibi kim? Sorular sorgulamalar çoğaltılabilir Asıl önemli olan Hakikat’ın Pozitivist bir aklın sınırlarına hapsedilmemesi/hapsedilemeyeceğidir.

 

KAYNAKÇA

1-www.zehra.com.tr/uyanik-in-oglu-diri

2- Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt: 12-1, Sayı: 23, 2015-1, s.1-8

3-www. derindüşünce.org

4- www. derindüşünce.org

5- Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt: 12-1, Sayı: 23, 2015-1, s.1-8

6- Prof.Dr. Necmettin Tozlu-İbni Tufeyl’in Eğitim Felsefesi- İnkılap Yay. S:27

7- Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt: 12-1, Sayı: 23, 2015-1, s.1-8

8- Prof.Dr. Necmettin Tozlu-İbni Tufeyl’in Eğitim Felsefesi- İnkılap Yay. S:30-31

9-  Hayy bin Yakzan- Yapı kredi yayınları- Hazırlayan: N.Ahmet Özalp

10- Hayy bin Yakzan- Yapı kredi yayınları- Hazırlayan: N.Ahmet Özalp

11- Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt: 12-1, Sayı: 23, 2015-1, s.1-8

12- Hayy bin Yakzan- Yapı kredi yayınları- Hazırlayan: N.Ahmet Özalp. S:60-61

13-İbni Sina’nın şerhiyle Hayy bin Yakzan-İnsan Yayınları. S:150

14- Prof.Dr. Necmettin Tozlu İbni Tufeyl’in Eğitim Felsefesi- -İnkılap Yay. S:57

15- Mustafa Uluçay-Varlığın gizemini arayan Genç Hayy bin Yakzan-Genç Nesil Yayınları-.S:119

16-- Hayy bin Yakzan- Yapı kredi yayınları- Hazırlayan: N.Ahmet Özalp.S:61

17- www.zehra.com.tr/uyanik-in-oglu-diri

18- Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt: 12-1, Sayı: 23, 2015-1, s.1-8

19- Prof.Dr. Necmettin Tozlu- İbni Tufeyl’in Eğitim Felsefesi- İnkılap Yay. S:33-34

20- www.gazeteduvar.com

21-.Bilal Akgül, İbni Tufeyl’in Eğitim Metodu Üzerine, www.eğitimlediriliş.com.

22- Bilal Akgül, İbni Tufeyl’in Eğitim Metodu Üzerine, www.eğitimlediriliş.com.

Bu yazı toplam 2500 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.