Ya Öfkeni Kontrol Edersin ya da O Seni Kontrol Eder / Köşe Yazısı - Ömer MAÇİN

7.01.2017 12:29:33
Ömer MAÇİN

Ömer MAÇİN

       Ya Öfkeni Kontrol Edersin ya da O Seni Kontrol Eder

Müthiş bir donanımla yaşama başlayan insanoğlu, kendisinde barındırdığı bedensel mucize ile beraber ruhsal anlamda da mucizelerle doludur. Akleden insanın vücudumuzdaki sindirim sisteminin çalışma şeklini düşünmesi bile insanda ne kadar büyük bir donanımın olduğunu gösterir. Örneğin yediğimiz gıdaların nasıl olur da midemiz tarafından parçalanarak her organımızın ihtiyaç duyduğu vitamini, proteini temin ettiğini ihtiyaç fazlasını veya işine yaramayanı da ayıklayıp çeşitli yollarla vücudumuzun dışına attığını anlamakta güçlük çekiyoruz. Duygusal olarak mucizeleri barındırmamızın kanıtı olan örneklerinden bir tanesi de “Durup dururken gördüğümüz ağlayan sahipsiz bir çocuğun bizi hüzünlendirmesi, endişelendirmesidir.” Peki, ne oluyor da bize fiziksel herhangi bir etki bulunmazken iç âlemimizde bu duyguları yaşarız? Cevap bekleyen sorular tabi ki bununla da sınırlı değildir. Örneğin gördüğümüz bu manzara karşısında gözlerimiz yaşarırken yüreğimizde neler olur? O an beyinsel fonksiyonlarımız nasıl çalışır? Gözyaşı görmeye yarayan bir organda nasıl üretilir? Hangi komutla üretilir?..... Sorular böyle uzar gider.

Madem duygusal mucizelerden bahsediyoruz. Bu mucizelerden en önemlilerinden olan öfkeye de değinmemiz gerekir.

İnsanın herhangi bir hedefe ulaşmaya çalışırken karşısına çıkan engellere, canını sıkan olay ve durumlara karşı yaşadığı bir gerilim vardır.

---

Yolda yürürken hakkınız olan bölümün başkası tarafından gasbedilmesi, kutsal değerlerinizin ayaklar altına alınması,  yapmadığınız halde size iftira atılması, size haksızlık yapılması,  hoşunuza gitmeyecek ortamda bulunmak zorunda kalmanız öfke dediğimiz duygu hadisesinin tetiklenmesine neden olabilir. Öfkenin altında kızgınlık, kıskançlık, yetersizlik, acizlik, korku, endişe, yalnızlık, itilmişlik, anlaşılamamak gibi durumlar vardır.  Öfkelendiğimiz zaman nefes alıp vermemiz ve kalp atışlarımız düzensiz olur, kan basıncı artar, yüzümüz kızarır, vücudumuzda titreme meydana gelebilir.

Acıktığımızda yeme ve susadığımızda su içme isteğimizin oluşması gibi bizi engelleyen ve bizde gerilim oluşturacak bir olaya karşı öfkelenmemiz de fıtratımızın bir parçasıdır. Günlük hayat içerisinde birçok defa yaşadığımız bir duygu olan öfkeye dair bilincimiz oldukça önemli.  Toplumda olumsuz olarak algılanan öfkenin aslında her duygu gibi itidalli yaşandığında gerekli olduğunu görebiliriz.

Kötü olan öfkelenmek değil öfkenin çevremize ve kendimize zarar vermesidir. Zira hayatımızın sahibi olan Allah, bize verdiği potansiyelleri dengeli kullanmamızı istemiştir.

İnsanın gazap kuvvetine sahip olması onun kendine zarar verecek şeylerden korunması içindir. Gazap, ifrata varırsa (aşırı) zararlı olur. Bazı kimselerin öfkesi de çok zayıf olur. Bu da kötüdür. ‘Zira kişinin namus gayreti, dinine saldıranlarla savaşmak gayreti de öfkeden meydana gelir.’ İfrata varan bir öfke sürekli kavgacı, hakkını savunayım derken haksızlık yapan, cinayet işleyen bir insan oluştururken; tefrit derecesindeki öfke de hakkını savunamayan, doğruları söyleyemeyen, kutsal değerleri ayaklar altına alınsa bile sesini çıkarmayan bir kişilik ortaya çıkarır. Dolayısıyla itidalli olan öfke hayatımız ve ruh sağlığımız için gereklidir.

Hayat içerisinde yaşanılması kaçınılmaz olan öfke yok edilemez zaten yok olmamalıdır da. Fakat öfke,  irademizi ve aklımızı devre dışı bırakmamalıdır. Öfkemiz bizi değil, biz öfkemizi kontrol edersek itidalli davranmış ve insanlığımızın gereğini yerine getirmiş oluruz. Öfke bizi kontrol ettiğinde söylediklerimizi düşünmeden ifade eder ve hareketlerimiz akıl süzgecinden geçirilmeden yapılır. Hayvanlar öfkelerini kontrol edemez. Öfkelenen hayvan sağını solunu düşünmeden, çevresine vereceği tahribatı göz önüne almadan davranır. Bu yüzden öfkenin ölçülü olması için kontrol edilmesi gerekir. Ağırbaşlılığın, erdemin, yüksek ahlakın belirtilerinden biri de öfkenin kontrol edilmesidir.  Öfkesini kontrol edemeyen insanlar kendi öfkelerinin kontrolüne girer.

Öfkenin kontrol edilmesi iki yolla olur: Birincisi ilim ile olur. Yani öfkenin sebebi, öfkeyi kontrol etmenin fazileti, öfkenin kontrol edilmediğinde vereceğiz zararları düşünerek. İkincisi ise ameli olarak.

Birinci yolla ilgili yukarda verilen bilgilere ek olarak bazı bilgiler vermek için şu verileri paylaşmakta fayda olduğu kanaatindeyim. Öfkenin kontrol edilmesi ile ilgili yazı, kitap ve diğer eserlere başvurulabilir. Çok çabuk öfkelenen insanların şiddet içeren, kaotik, duygusal iletişimin çok zayıf olduğu, her isteğinin yerine getirildiği, hayatta daha önce fazla yokluğun ve zorluğun yaşanmadığı ailelerden gelmesi tezi de yabana atılmayacak bir öneme sahiptir.

---

Özdenetimi yani kendini kontrol becerisi güçlü olan insanlar öfkelerini daha rahat kontrol edebilir. Bunun yolu da canımızın isteklerine muhalif bazı davranış ve amellerimizin olmasıdır. İslami literatürde buna nefse muhalefet etmek denir. “Bütün ahlakların ilaçlarının macunu ilim ve amelden yapılır. İlim, gazabın kötülüğü hakkında ve gazabı hazmedip öfkesini yenen kimselerin sevabı hususunda gelen ayeti kerime ve hadisi şerifleri tefekkür etmektir.”(1) Ayet ve hadislerde öfkenin kontrolü ile ilgili çok sayıda bilgi vardır. Kin içeren öfkenin adaleti engellememesi gerektiğini belirten “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan bir davranıştır. Allah’a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.” (2) Yine Kerim’den, kendilerine özel bir cennetin sunulacağı, takva sahibi müminlerin en dikkat çekici özelliklerinden birinin de “öfkelerini yenmek” olduğu vurgulanmıştır(3). “O takva sahipleri bollukta da yoklukta da infak ederler, öfkelerini yutarlar, insanları affederler, günah işleyince Allah’ı hatırlayıp tövbe istiğfar ederler.” “Onlar büyük günahlardan ve fuhşiyattan kaçınırlar, kızdıkları zaman da bağışlayıcı olurlar.”(4)

Yine bir hadis-i şerifte “Bir kimse Peygamber Efendimize gelip kendisine birkaç tavsiyede bulunmasını istedi; Allah Resulü şöyle buyurdu: “Öfkelenme!”. Aynı şekilde Peygamber efendimiz cehennem ehli hakkında şunları söyler: “Dikkat ediniz, size cehennem ehlini haber vereceğim. Kaba, burnunun dikine giden, küstah ve büyüklük taslayanlardır.” buyurmuştur. (Buhari). İbni Ömer’den rivayet edildiğine göre; Resulullah şöyle buyurdu demiştir: “bir mümin kulun sırf Allah rızasını talep etmek için yuttuğu bir öfke yudumundan Allah katında sevap bakımından daha büyük bir yudum yoktur. Öfke yudumunu yutanın kalbini Allah imanla doldurur” (Mace, c.10, s.462). Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resullullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kuvvetli kimse, (güneşte hasmını yenen) pehlivan değildir. Hakiki kuvvetli, öfkelendiği zaman nefsini yenen kimsedir."(5) "Öfke şeytandandır, şeytan da ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile söndürülmektedir; öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın. "Biriniz ayakta iken öfkelenirse hemen otursun. Öfkesi geçerse ne ala geçmezse yatsın."(6)

---

Güzel örneklerden bilgi verecek olursak bir kimse Şa’bi’ye kötü bir söz söyledi. Şa’bi; eğer sözün doğru ise Hak Teâla beni affetsin. Eğer sözün yalan ise seni affetsin.” dedi. Bir gün Hz. Ömer kızdı. Hemen su istedi. Burnuna su çekti ve “öfke şeytandandır ve böyle zail olur” dedi.(7)

Öfke genellikle anlık bir duygu olarak yaşanır ve üzerinden bir süre geçtikten sonra da öfkenin dozu düşer, kişi sakinleşir. İşte bu öfke anında kişinin yapacağı bazı davranışlar kişiyi büyük felaketlerden koruyabilir. Zaten öfke ile suç işleyen veya cinayet işleyen kimseler öfkeli halleri geçtikten sonra pişman oldukları gözlemlenir. Öfke kontrolünde davranışsal olarak ise, dil ile “euzu billahi mine’şşeytani’r-racim demek, ayakta ise oturmak, oturuyorsa uzanmak, bununla da sakin olmazsa soğuk su ile abdest almak şeklinde davranılabilir.

Diyaframdan derin bir soluk almak, rahatlatacak sözcükler söylemek (herkesin rahatlayacağı sözcükler farklı olabilir), içinde bulunduğumuz ortamı ve konuşulan konuyu değiştirmek,  espri yapabilmek ortamdaki gerginliği azaltabilir.

Allah bizi öfkenin şerrinden korusun

1-Gazali, İmam.Kimya-yı Saadet

2-Maide 8

3-Ali İmran 134

4-Şura 37

5-Buhari, Edeb 76,Müslim,Birr 107,(2760), Hüsni'l-Halk 12,(2,906)

6- Ebu Davud, Edeb4, (4784)

7-Gazali, İmam.Kimya-yı Saadet.

 

Bu yazı toplam 3080 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.