Dünyaya Ne Kadar Kıymet Verilmeli / Köşe Yazısı - Osman DAĞ

20.05.2020
Osman DAĞ

Osman DAĞ

 

Dünyaya Ne Kadar Kıymet Vermeli

Dünya insanoğlunun imtihan yeridir. Dünyada yaşadıkları bu imtihanın sürecidir. Kimler kazanır? Sıratı müstakim üzere olanlar. Bunlar; dünyadan el etek çekmiş, ruhban sınıfı gibi bir zümre midir? Bu soruya evet denilemez.

Dünya ekosisteminde her canlı, üzerine düşen görevi yapmakla mükelleftir. Üreticiler (bitkiler) besin üretirler, tüketiciler (insanlar ve hayvanlar) ise bu besinleri tüketirler. Üreticiler tüketicilerin kendilerini yemelerini isterler. Buna biraz da muhtaçtırlar. Allah cc bu şekilde programlamış. İnsan dışındaki diğer canlılar üreme, beslenme gibi hayati önemdeki faaliyetler dışında başka bir şeyle ilgilenmezler. Programı sabittir. Ancak insanoğlu başkadır.

Allah cc türlü türlü nimetler yaratmıştır. En tatlı meyvelerden en ekşisine, mayhoşlardan acılısına kadar vardır. Bunları süs olsun diye mi yaratmış? Hayır, yenilmesi için. Süs için de yaratılan var. Diğer taraftan insana mevcut kaynakları kullanarak yeni ürünler elde etme kabiliyeti de verilmiştir. “Sana bu kabiliyeti veriyorum ama kullanma” denmiş olamaz. Bu kabiliyet yerin üç bin metre altındaki madenlere ulaşmayı sağlamıştır. Hatta denizin altındaki yerin altında petrol ve doğalgazı çıkarıp yaralanmayı.   

Bugün uzay madenciliğinden bahsediliyor. İnsanlar uzaydaki büyük kütleli meteorlardaki kıymetli madenleri dünyaya getirmenin hesabını yapıyor. Mümkün mü? Tabii ki.

Peki, insanoğluna verilen bu nimetleri insan kullanmasın mı? Madenler yerinde durur ama besinler çürür. Çürümeye terk etmek daha mı doğru? Buna ‘evet’ demek mümkün değildir. Asıl şu soru sorulmalıdır. “Bu nimetleri nasıl kullanmalı?”

Mevlana’nın gemi kalp metaforu sorumuza cevap niteliğindedir. Buna göre suyun çokluğu, derinliği geminin hareket kabiliyetini artırır. Gemiyi kullanan için bu şartlar, ideal olandır. Ancak tehlikeli olan, geminin su almasıdır. Çünkü gemi su aldığında batar. Gemiyi kullananları da kendisi ile birlikte suya gömer. Burada gemi kalbe, deniz ise dünya malına benzetilmektedir. Dünya malının kalpte olmayanı evladır. Dünyayı dünyalığı kalbinde yer vermeyen için zekât, sadaka ve infak sıradan bir hal alır. Ancak malı kalp olan biri için malı kalpten çıkarıp zekât, sadaka vermek kolay değildir.

Dünya malına kalbimizde yer vermek ne kadar sorunlu ise tamamen terk etmek de kanaatimce o kadar sorunludur.” De ki: "Allah’ın kulları için yarattığı süsü, temiz ve iyi rızıkları kim haram kıldı?" De ki: "Onlar dünya hayatında müminlere yaraşır; kıyamet gününde ise yalnız onlara mahsus olacaktır." İşte bilmek isteyen bir topluluk için ayetleri böyle açıklıyoruz.”(A’raf 32). Müminin zengin olması ideal olandır. Veren el alan elden üstündür. Neden veren el olmayalım? Bize dünyaya dünya kadar değer vermek yaraşır. Daha ötesi değil.

Geleneklerimize göre misafir ev sahibinin ikramını yemeden geri çevirirse, dövülmeye müstahaktır. Nasıl yiyelim?” Ey Âdemoğulları! Her namaz kılacağınızda güzelce giyinin, yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A’raf 31). Bir gün Malatya dönüşü Sürgü’yü geçince yanımdaki yaşlı amca bana şöyle dedi: “Bu köyleri bilirim. Ben şofördüm. Kış mevsiminde burada çok kar yağardı. Arabalarımız yolda kalırdı. Köylüler gelip bizi alıp eve götürürlerdi. Yedirip içirirlerdi. Onlar vererek kazandılar, biz ise elimizde tutarak kaybediyoruz”. Kazananlardan olma duası ile

Bu yazı toplam 1665 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.