BU EĞİTİM SİSTEMİ İLE BİR DEĞİŞİM BEKLEMEK / Köşe Yazısı - Bilal AKGÜL

31.05.2016 08:19:58
Bilal AKGÜL

Bilal AKGÜL

 BU EĞİTİM SİSTEMİ İLE BİR DEĞİŞİM BEKLEMEK

Geçen haftalarda bir toplantıda Cumhurbaşkanımızın eğitim alanı ile yaptığı açıklamalar dikkate değerdi. Yakın zamanda eğitimin teknik donanımı ve kadrolarla ilgili önemli mesafeler kat etmekle birlikte değerleri ile barışık nesil yetiştirme konusunda yeterli mesafenin kat edilemediğini vurguluyordu Cumhurbaşkanımız.

Konuşmanın temel vurgu noktası ise değerlerini içselleştirmiş bir neslin yetişmesi konusunda toplumun her kesiminin sorumluluk alması gerektiği idi.

Neslin gelecekle ilgili bıraktığı intiba konusunda ortak bir kanaat olmakla birlikte, olumsuz tabloyu değiştirme konusunda yapılan çalışmalar, maalesef, çok da iç açıcı değil.

Bireysel, dar alanda yapılan kısa vadeli çalışmaları saymazsak, çoğu konuda olduğu gibi bu konuda da tepeden bir kısım adımın atılmasına umut bağladığımız söylenebilir.

Bunun somut örneği eğitim sistemi-müfredatı ile ilgili (yapılmayan) çalışmalardır. 

Mevcut sorunun, ortaya çıkan tablonun temel gerekçelerinden sayabileceğimiz, eğitim müfredatı konusunda (çıkan birkaç bireysel cılız ses dışında) ortaya bir program çıkaran, yüksek sesle müfredatın değişmesi gerektiğini ifade eden, bu konuda somut adımlar atan, gündem oluşturan, kampanya başlatan var mı?

Konu ile yakından ilgilenmesi gereken derneklerimizin, sendikalarımızın mangalda kül bırakmayan hamasi gündemleri dışında yaptıkları bir çalışma, ürettikleri bir proje var mı? Atasoy Müftüoğlu’nun deyimi ile hangi derneğin veya sendikanın elinde konu ile ilgili yapılmış bir çalışmanın dosyası bulunmaktadır?

Çoğu kere moda gündemlerin ve çalışmaların cazibesine kendini kaptıran sivil toplum kuruluşlarımızın acilen gündemlerine almaları gereken konulardan biri eğitim müfredatının değişmesi konusudur. Bu konuda ekip oluşturmaları, çalıştay yapmaları, konferans düzenlemeleri kısa vadede atabilecekleri adımlar arasında sayılabilir.

Özellikle eğitim alanı ile doğrudan ilgili STK’ların eğitim sistemine yeni yamalar yapılması dışında katkıda bulunmayacak çalışmalara yoğunlaşmaları, önceliklerimizin ıskalanması, eldeki değişim imkânlarının berhava edilmesi dışında bir anlam taşımayacaktır.

Referans olarak Batı medeniyetini aldığınızda da, kendi medeniyet tarihimize baktığımızda da ilkokul aşamasında eğitimin merkezinde değerler eğitiminin alındığını görüyoruz. Eğitimin ilk senelerinde toplumun dünya görüşü ne ise bunu öğrenmeyi ve davranış haline getirmeyi merkeze alan bir müfredatla karşılaşmaktayız.

Biz de ise bu referansları elinin tersi ile iten, ilkokulun birinci sınıfında tamamen öğretimi merkeze alan, ikinci sınıfında ise test çözmeyi önceleyen bir uygulamayla muhatap oluyoruz.

İlkokul ikinci sınıfa giden kızıma matematik testi ve deneme sınavı çözdüren ve bu konuda gayet iddialı olan öğretmene öğrencinin öncelikli ihtiyaçlarını anlatmaya çalıştığımda öğretmenin uygulamasını savunan değerlendirmesi bende tam bir şok etkisi yaratmıştı.

Bu ve buna benzer uygulamalar, arkasındaki niyet ne olursa olsun ya da müfredatın bir köşesine hangi değerler eğitimini koyarsanız koyun; yapsa yapsa öğrenciyi materyalist yapar, pragmatist yapar, egoist yapar. Başka bir şey de yapmaz.

Bu atmosferin hâkim olduğu bir eğitim kurumunda, ayda yılda bir yapılan değerler eğitimi çalışmaları, düzenlenen seminerlerin etki düzeyi ise aşikârdır.

Geçen hafta okulumuzda düzenlenen bir seminerin akabinde bu sene akademik başarısının yanında davranış boyutu ile de önemli bir mesafe kat eden bir öğrencimizin velisi bırakın öğrencinin bir bütün olarak kat ettiği mesafeyi fark etmeyi, günübirlik elinde kitap gördüğü öğrencisinin derslere çalışmadığını, başarısından endişe duyduğunu ifade etmesi benim için tam bir anakronizm örneği idi.

Bu örnek aslında sadece öğrenci ve eğitimcinin değil, sistemin velinin algı dünyasını da nasıl tahrip ettiğini, bakış açısına yön verdiğinin somut bir örneği idi.

Bu ve benzeri örnekler eğitim sistemimizin- müfredatımızın alarm zilleri çalmakta olduğunun küçük birkaç örneği...

Bu gömlek bize dar ve yabancı…

Dünyanın her bakımdan hızla değiştiği bu zamanda, eğitim müfredatı ile ilgili kalıcı, köklü bir yenilenmeye gitmenin zamanı geldi de geçiyor.

Bunun ilk adımı olarak da, sorunun gündemleştirilmesini, alternatiflerin konuşulmasını, farklı modellerin tecrübe edilmesini görüyorum.

Bu çağrımızın, asli sorumluluklarını hatırlatma anlamında ilgili kurum ve kuruluşların harekete geçmelerine katkıda bulunmasını temenni ediyorum. Gidişatla ilgili endişe sahibi kişi ve kurumlardan beklentimiz kendi sorumluluk alanlarının gereklerini yerine getirme konusundaki gayrettir.

Eğitim müfredatının değişmesi gerektiği mevzusu hemfikir olunan bir mevzu iken harekete geçmek için nasıl bir telkine ve motivasyona ihtiyaç görmekteyiz?

Kurumlarımızın süfli gündemleri aşıp asli gündemlerini oluşturması temennisiyle…

Bu yazı toplam 4784 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
ömer
2 Haziran 2016 Perşembe 11:33
11:33
hocam bu konuda hükümetin atacağı samimi adımlar bütün havayı değiştirecektir. maalesef yine iktidardan beklentili bir cümle ama gerçek bu. herkes değişmesi gerektiğini düşünüyor ama harekete geçen yok. nasıl ki hükümet kürt sorunu konusunda akil adamlar heyeti oluşturdu ise bu konuda da benzeri bir şey yapabilir. alternatif eğitimle ilgilenen taraflarla görüşmeler yapabilir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.