Bütünden Koparılan Gerçek ya da Derede Boğulmak / Köşe Yazısı - Bilal AKGÜL

28.03.2019 07:52:51
Bilal AKGÜL

Bilal AKGÜL

 Bütünden Koparılan Gerçek ya da Derede Boğulmak

Algı yönetmenleri ve manipülatörlerin, hedefledikleri bir sonucu elde etmek için dikkat ettikleri şeylerden biri, bireyi veya toplumu gerçeğin bir parçasına yoğunlaştırarak, bütünün algılanmasını engellemektir.

Mücahit Gültekin, konuyla ilgili “Algı Yönetimi ve Manipülasyon” adlı kitabında şunları söyler: ”Algı yönetmenleri ve manipülatörler, kitleleri bütünden kopartarak, mikro bir dünyanın içine mahkûm etmeyi amaçlar. Böylelikle kitleler, dokunur, hisseder ama dokunduğu ve hissettiği şeyin tam olarak ne olduğunu hiçbir zaman anlayamaz… Algı yönetmenleri ve manipülatörler bütünü parçalamak ve sadece seçilen parçayla bizi muhatap kılarak zihinlerimizi yönlendirmek ister. Gerçekte bize gösterilen parça, kendi içinde olumlu bir anlama sahip iken, ait olduğu bütünle birlikte görülünce bizim için zararlı, tehlikeli hatta ölümcül bir anlama gelebilir” (sh 66)

Konuyla ilgili en bilinen örnek, fil örneğidir. Halka tanıtmak amacıyla karanlık bir odaya konulan file dokunanlar, dokundukları yere göre bir fil tarifi yaparlar. Söyledikleri yanlış olmamakla birlikte sonuçta yapılan her tanım bir bütün olarak fili yansıtmaktan çok uzak bir tanım olacaktır. 

Psikolojinin alanına giren bu tanımlama güncel siyaseti ve olayları değerlendirmede de uygulamak mümkündür.

17-25 Aralık süreci, bunun en somut örnekleri arasında sayılabilir. Yolsuzluk gibi tüm toplum kesimlerinin hassas olduğu bir kavramı merkeze alan ve görebildiğimiz kadar bazı sıkıntıların da olduğu kurumları hedef alan yargı darbesi girişimi, toplumun belli bir kesiminin operasyonun gerekliliği konusunda olumlu bir yaklaşım sergilemelerine neden olmuştu.

Bütünden koparılmış bir şekilde bakıldığında bir belediyedeki yolsuzluk iddialarının araştırılması, yargının müdahil davranması kadar normal ve gerekli bir şey olamaz.  

Manipülatörler, operasyon yaptıkları konularda süte su katılması konusunda da pek mahirdirler. Parçaya bakıldığında kendi içinde tutarlı görünen operasyon, bütüne bakıldığında seçilmiş hükümeti yolsuzluk operasyonu adı altında düşürme, bunu beceremezse belini kırma, hiç olmazsa çamur bulaştırma amacı taşıdığı görülmektedir. 

17-25 Aralık’ta en çok işlenen temalardan biri bir bakanın kolundaki saatin değeri, diğeri, bir banka müdürünün evinde ayakkabı kutusunda bulunan paralardı. Tam da şu: Kitleleri parçaya odaklayıp bütünü, asıl hedefi görmelerine mani olup manipüle etmek…

Türkiye’de yargı darbesi süreci hükümetin basireti ile bertaraf edildi; ama küresel baronların aklı ile hareket eden güruh Pakistan’da aynı mantık ve araçlarla mevcut başbakan Navaz Şerif’i düşürdüler. Yolsuzluk operasyonu adıyla mevcut başbakanı koltuğundan eden operasyonun Pakistan’daki güç odaklarının bir operasyonu olduğu ve Pakistan’ın Batı’dan kopma riskini bertaraf etme amacı taşıdığı anlaşıldığında ise atı alan Üsküdar’ı geçmişti..

Bütünden koparma manipülasyonunun bir diğer çarpıcı örneği ise Suudi Arabistan’da geçen yıllarda yapılan yargı operasyonlarıdır. Bir çok bakanı, prensi ve işadamını kapsayan yolsuzluk operasyonu ülkede adeta bir kaos atmosferi oluşturdu. Sonradan görüldü ki, Suud kraliyet ailesi, Batı’ya biatını tazeleyen bu operasyonlarla, onların ileri bir karakolu olma vasfını tescil etme telaşında. Gidişat, bu çabanın bölgeyi yeni bir kaosa sürükleme potansiyelinin yüksek olduğu yönünde…

2.Abdülhamit’e yönelik bazı iddia ve söylemlere de psikolojinin bu yaklaşımı ile bakıldığında manipülatörlerin ne kadar da ince eleyip sık dokudukları görülmektedir. Abdülhamit’i tahttan düşürmeyi hedef edinen manipülatörler, yolsuzluk, istibdat, ifade hürriyeti, diktatörlük kavramlarına dikkatleri yoğunlaştırarak Onun toplumla bağını koparmışlardır. Abdülhamit’in tahttan düşürülmesi ile de koca imparatorluk dağılmıştır. İlginç olan ise (acı olan mı deseydik)  bu süreçte birçok İslam bilgininin yapılan algı operasyonuna kanmasıdır.  

Ülkemizin istikrarlı yürüyüşü, dünyada büyük bir güç olma yolundaki çıkışına günümüz manipülatörlerinin kullandıkları ifadelere bir de bu açıdan bakmakta fayda vardır.

Yakın zamana kadar muasır medeniyet seviyesine ulaşma adı altında sergilenen bir kısım uygulamanın yine bütünden koparıp parçaya yoğunlaştırma amacı taşıdığı görülmektedir. Temelde kendi değer dünyasından koparıp, tarihine yabancılaşma amacı taşıyan bazı uygulama ve stratejiler bütünden koparılarak bakıldığında kendi içinde tutarlı bir özellik göstermekte ve toplum nezdinde karşılık bulabilmektedir. Bugün medrese denilince toplumun genelinde oluşan olumsuz imaj, manipülatörlerin maharetini anlamada iyi bir örnektir. 

Gerek siyaset arenasında, gerekse güncel ülke ve dünya siyaset okumalarında bütünden koparılan parçaya odaklanmanın ne tür sonuçlara neden olduğunun iyi düşünülmesi gerekmektedir. Özellikle siyaset analizlerinde algı operasyonlarının hiç eksik olmadığını bilmekte fayda vardır. 

Yazıyı Mücahit Gültekin’le bitirelim: ”Hayatı ve olanları anlamak için bu küçük bilgi parçacıklarını birleştirip bütünü görmeye çalışmak gerekiyor. Aksi takdirde, algı yönetmenleri ve manipülatörlerinin kurbanı olmaktan kurtulmamız mümkün değildir.” (sh.66)

 

 

Bu yazı toplam 1717 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
Üzryir mermi
30 Mart 2019 Cumartesi 15:28
15:28
Kalemine sağlık hocam , algının ne kadar çok tehlikeli ve et kili şekli ile umduklarına kavuşma aracı nasıl olurmuş yazınız harika tşk
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.