EĞİTİMDE ğitimde “AYAĞA KALKMAK” İÇİN TEMEL ŞART: GANAS
Yönetmenliğini Ramón Menéndez yaptığı Ayağa Kalk (Stand And Delıver) filmi kenar mahalle okulunda göreve başlayan bir bilgisayar uzmanının öğrencilere matematik dersi anlatma-öğretme çabasını işliyor.
Lise talebesi olan öğrenciler, hem hayatın zorlukları hem de imkânsızlıkların yarattığı haleti ruhiye ile kendilerini adeta suyun akışına bırakmış, gençliğin tüm negatif göstergelerini hayatlarında gösteren bir özelliğe sahipler.
Bilgisayar firmasında çalışan Bay Escalante(namı diğer Kimo) öğrencilere ders vermeye karar verir ve Garfield Lisesinde iş bulur.
Öğretimden önce öğrencilerin acil bir şekilde kurala, disipline ve isteğe(ganas) ihtiyacı olduğunu düşünen Bay Escalante öğrencilerle kurduğu diyalog, yaptığı ev ziyaretleri ve birebir görüşmelerle öğrencilerini önemli bir oranda öğretime hazır hale getirir. Eğitim olarak belli bir düzeyde, kıvamda olmayan bir gruba öğretimde bulunmak abes olsa gerek.
Öğretmenin sınıfa eğitsel bir disiplin vermeye çalışırken yerel şiveyi, esprileri ve kültürel alışkanlıkları bolca kullanması sanırım başarısında etkili olan faktörler arasında saymak mümkündür. Yine bu çerçevede disiplin dışı söylem ve davranışlarda öğrencilerle güçlü bir empati kurabilmesi, taviz vermeyip dik durabilmesi, sürekli olarak okulun öğrenciye kazanımlarını merkeze alması, öğretmenin başarısında etkili olduğu görülüyor.
İş hayatına atılma yaşı gelip geçmekte olan bir yaş grubuna dersin öğrencinin ilgi ve ihtiyaçları dikkate alarak yapılması, imkânlar ölçüsünde programın öğrencinin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi, esnetilmesi, programla ilgili beklentilere uygun sonuçların elde edilmesini kolaylaştırmıştır.
Bu ve bunun benzeri filmlerin eleştirilecek en önemli boyutu verilen görüşlerin, bu filmde olduğu gibi, bilimsel verilerin bile, kendi medeniyet perspektiflerinden verilmesidir. Kimo’nun sıfırla ilgili delillendirmelerini bu minvalde okumak mümkündür. Neticede sıfırla ilgili tüm yaklaşımları kendi medeniyetlerine dayandırmasını bir teknik ayrıntı yada hata olarak görmenin yeterli olmadığı görünüyor.
Yine bu minvalde kültürel farklılıklar kısmen görmemezlikten gelinebilecek durumlar olmakla birlikte, kapitalist kültürün nerede ise tüm yönleri ile sergilenmesi, adeta dayatılması, film sektörünün sahip olduğu yaşamı-davranışları dönüştürme gücünü bilme açısından da dikkate değerdir.
Kimo’nun öğrencilerle birlikte dolaştıkları bir fabrikada işletmecilerin bu işin olmazsa olmazı olarak “kalkülüs”ü dile getirmeleri, okul idaresine bu konunun da öğrencilere verilmesi gerektiği düşüncesini oluşturur. Okul idaresini, temkinli yaklaşımına rağmen, konuyu öğrencilere verme konusunda ikna eden Kimo’nun bu ısrarını da eğitsel açıdan değerlendirilmeye değerdir.
Okulu değiştirmek için tepeden başlamak gerekir slonanını merkeze koyan öğretmen, sahip olduğu kararlı duruşla öğrencilere ciddi bir mesafe kat ettirir. Tabi, tepeden başlamaktan kastı idareyi değiştirmek değil, en zor konulardan başlamak… Sahi bunu her öğrenci grubunda uygulamak ne kadar doğrudur?
Çoğu konuda öğrencileri motive etmede zorlanmayan öğretmen, öğrencilerin derse olan bağlılığının yanında fiziki şartların olumsuzluğunu kabul ettirmede, buna rağmen ilgilerini yüksek tutmada başarılı olmuştur.
Filmden eğitimle ilgili çıkarılabilecek derslerden biri öğrencilerde grup psikolojisini uygun bir şekilde oluşturabilmek, “ben” yerine “biz”i koyabilmektir. Bu, hem iyi öğrencilerin gelişimine hem de zayıf öğrencilerin motivasyonunda ciddi bir rol oynamaktadır.
Film sınıf içi eğitim öğretim metotları açısından istifade boyutu güçlü olan bir filmdir. Hassaten eğitim camiasının izlemesi, tahlil etmesi gereken bir olduğu kanaatindeyim.
Evet, başarılı olmanın ilk şartı ‘ganas’tır. ‘Ganas’ı oluşturabilmektir.