ETKİN BİR EĞİTİMDE MÜZİK KOROSUNUN YERİ VAR MI? / Köşe Yazısı - Hacı OCAK

25.04.2016 07:47:58
Hacı OCAK

Hacı OCAK

 ETKİN BİR EĞİTİMDE MÜZİK KOROSUNUN YERİ VAR MI?

Eğitimle Diriliş Derneği’nde her ay bir filmin eğitsel değerlendirmesi yapılmakta, eğitimle ilgili çıkarımlarda bulunulmaktadır. Dernek merkezinde gerçekleşen gösterim-tahlil Eğitimle Diriliş Derneğinin diğer çalışmalarını tamamlar niteliktedir. Tahlili Aralık ayında gerçekleşen Koro filmi ile ilgili Eğitimci Hacı Ocak’ın yazdığı değerlendirmeyi istifadenize sunuyoruz.

İnsan, izlemek istediği filmlerde muhakkak kendinden bir şeyler bulabilecek ki izleme konusunda daha bir istekli olsun. Bazen insanlara “Çocukluğunda unutamadığın anın hangisidir?” sorduğumuzda aldığımız cevaplar, genelde olumlu anılarla ilgili olur. Aslında çoğu kez öyle değildir, çoğu kişinin belleğinde olumsuz anılar daha fazla yer işgal eder.

Yaşamın her alanında filmlerden(mesela Koro filminden) kareler görmek mümkündür. Kendimden örnek vermem gerekirse yaşadığımız yerde okul yoktu, babam yatılı okula kaydımı yaptırdı ve birinci sınıftan ta sekizinci sınıfa kadar yatılı olarak okumak zorunda kaldım. Hayata bakışımın şekillenmesinde o yatılı okul yıllarımın bariz bir etkisinin olacağı muhakkaktır.

Devletin şefkatli, o günün öğretmenlerinin(en azından bir kısmının) şefkatsiz ellerinde büyüdük ve bu günlere geldik. Bir eğitimciden ‘aferin’ alabilmek için neler yapmazdık ki…  Ama maalesef bir kısım öğretmen bize bunu bile çok gördü. Ana şefkatinden yoksun geçen günlerin sızısını hala yüreğimde hissediyor ve onlara olan saygım ve sevgim sadece Allah’ın sözünü hatırlayarak, ‘’Yanınızda yaşlandıklarında onların ihtiyaçlarını görme hususunda ‘Öf’ bile demeyin.’’ ayetiyle yüreğimi teskin etmeye, kalbimdeki sızıyı bastırmaya çalışıyorum.

Hayatımızın filmi olan ‘’Koro’’ bence müzik alanında değil de farklı bir alandaki yeteneğin ortaya çıkmasına vesile olsaydı, belki sadece Fransa’da değil dünyanın her tarafındaki ülkelerden ödül alma şansı yakalardı.

 

Bu bağlamda ‘’Koro’’ adlı sinema filmi, yatılı bir okulda; okul, sınıf ve davranış yönetimi konularına değinen, öğretmen-öğrenci işbirliğini yansıtan önemli bir sinema yapıtı olarak görülmektedir. 

Film, sınıf ve davranış yönetimi açısından değerlendirildiğinde; öncelikle okul yönetiminin katı, yasaklayıcı, baskıcı ve fıtrata uygun olmayan yönetim anlayışı göze çarpmaktadır. Okulda, geleneksel okul ve sınıf yönetiminin hâkim olduğu belirgin bir şekilde görülmektedir.  

Okul yönetimi ve öğretmenler, sadece düzeni korumak ve bu düzenin sürmesi için de öğrenci üzerinde zorlayıcı-baskıcı bir güç yaratmanın arayışındalar. Yönetim anlayışı, sürekli “emir” ve “talimat”ların tercih edildiği bir anlayıştır. Müdür ve öğretmenlerin istenileni yapmayan ya da davranışları problem olarak görülen öğrencilere fiziksel güç kullanması; çocuklarda kaygı, dargınlık, içe kapanıklık, özgüven yoksunluğu ve saldırganlık gibi olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Öğrencilere sürekli olarak verilen bedensel cezalar, güçlünün haklı olduğu düşüncesini belleklere kazımış ve öğrencilerle idarenin olumlu iletişim kurmasını engellemiştir.

Ceza, uyarıcı ve öğretici olmazsa ürkücü ve bıktırıcı olur. Ceza, öğrencilerde korku ve endişe yarattığı zaman, sınıfta kaygıyı artırır ve öğrenmeyi güçleştirir. 

Sürekli cezalandırma, öğrencilerde genel bir kayıtsızlık ve bağışıklık durumu yaratabilir. 

Otoriter yönetim kolaydır, ama meyvesi acıdır. Hoşgörülü yönetim ise zordur, ama meyvesi tatlıdır.

Öğrencilerin davranışlarına bakarak kendinizi görebilirsiniz.

Okula yeni atanan öğrenci mümessili ve okulun yeni müzik öğretmeni, öncelikle öğrencileri bir birey olarak kabul etmekte ve bunu da ilk olarak sınıfa girdiğinde güzel bir hitapla iletişim kurmaya çalışmaktadır. 

Müzik öğretmeninin dışlanan öğrencilere kabul edici yaklaşımı ve çocuklarda güven duygusunu oluşturacak tavırları, sınıf iklimini olumlu yönde etkilemiştir. Ayrıca daha ilk dersten sınıfta sigara içerken gördüğü bir öğrenciye kızmak ve cezalandırmak yerine “Sınıfta sigara içilmez.’’diyerek ilk kural iklimini oluşturmuştur. Öğrencilerini tehdit etmek yerine, uygun öğrencilerine nasıl davranması gerektiği konusunda uyarılarda bulunmuş, sınıfta uygun olmayan davranışların ortaya çıkmasına engel olmuştur. Öğretmenin öğrencilerine karşı nazik, kibar, sakin ve ılımlı olması yine öğrencilerle pozitif bir iletişim kurmanın alt yapısını oluşturmuştur.

Aslında okuldaki temel sorun, problem davranışların ortaya çıkmasının önlenmesine yönelik bir yöntem ve uygulamanın olmamasıdır. Okul müdürü ve yardımcısının ‘’Etki-Tepki’’ ifadesi ise bunu doğrular niteliktedir. Oysaki müzik öğretmeni, çocuklar üzerindeki aşırı baskıyı fark etmiş; ortam, davranış ve sonuç arasında ilişki kurmuştur. Ayrıca öğrencilerin bireysel farklılıklarına ve gelişim özelliklerine önem verilmesinin yerinde bir davranış olduğunu görüyoruz. Bunu da şarkı bilmeyen öğrencisini “şef asistanlığı” na atayarak göstermiştir. 

Öğrencilerine sevgi ve şefkatle yaklaşmanın yanında, disiplin suçu işleyen çocuklarla birebir konuşması, özel sorunların gizliliğine önem vermesi, öğrencilerin öğretmene olan saygılarının artmasının yanında kendilerine olan güvenlerinin artmasına da katkı sağlamıştır. 

Duygu ve müzikle dolu, sıcak ve de hayli manalı bir film, özellikle yağmurların başladığı bu mevsim için ideal. 

Yüreğinizi sımsıcak esintilerle dolduracağına inanıyorum.

Bu yazı toplam 7332 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.