İran Eğitim Sistemi / Köşe Yazısı - Bilal AKGÜL

28.02.2017 07:06:38
Bilal AKGÜL

Bilal AKGÜL

İran Eğitim Sistemi

Yüzleşme, diriliş yolundaki medeniyetlerin bariz özelliklerindendir. Kendisiyle, çevresiyle, yabancı olanla hatta zıt olanla… İran, bu boyutuyla Cihan Aktaş’ın da vurgusuyla yakın olan bir yabancı mesabesindedir bizim için. Yüzyıllara dayanan komşuluk ilişkileri beraberinde genelde bir tedirginliği, bir kuşkuyu ve bir mesafeyi getirmiştir. Günümüzde olduğu gibi…

En başta, sınır komşumuz olan ülkelerin eğitim sistemleri ve eğitimde iyi örneklerinin her hangi bir ön yargıya mahal vermeden incelenmesi ve her kıta ülkesinin (Asya, Avrupa, Amerika vb.) eğitim yapılarının karşılaştırmalı olarak ele alınması daha iyi, etkili ve sağlıklı bir eğitim ve okul yapısının oluşturulmasında önemli bir rol oynayacak, katkı sunacaktır (1).

Bu yazımızda eğitim sistemi bağlamında kadim komşumuz İran’ı anlamaya çalışacağız. İslam medeniyet havzasının bu farklı, muhalif ekolünü tanımaya, onunla yüzleşmeye çalışacağız.

Şiiliğin Ortaya Çıkması

Hz. Ali’nin ölümünden (661) dokuzuncu yüzyılın son çeyreğine kadar (yani 12. İmam’ın 874 ‘te sırra kadem basmasına kadar)11 imamdan herhangi birisine bağlı olduğu söylenebilecek Şii bir toplum mevcut değildi. Bu nedenle denebilir ki, Şii organizasyon, kurumları ve siyaset teorisi 12. İmam’ın ortadan kaybolmasından sonra ortaya çıkmıştır (2).

Hilafetin kimde olacağı sorusu ve sonrasında meydana gelen olaylarla oluşan muhalif klik, zamanla sosyal ve kültürel organizasyonunu tamamlamış, bulunulan coğrafyanın kültürel kodlarının da etkisi ile farklı bir ekolün doğuşuna zemin hazırlamıştır.

İran’ın Eğitim Tarihi

İran’da sosyal hayatın olduğu kadar, kültürel ve akademik hayatın da temel kavramlarından biri “Mehdi” mevzusudur. Sosyal ve kültürel hayatın inşasına rengini veren “Kayıp İmam” ın dönüşü…

Pratiğin yönlendirmesi Şiilerde “olmazsa olmaz” olduğundan ve şeriat bilmeyenler içtihatta bulunamayacaklarından İmam’ın (Mehdi’nin) dönüşüne kadar her nesil için bir rehber bulunması zaruridir. Bu kimseler sosyal davranış ve iletişim bakımından mercii takliddirler ve toplumun bağlı kalacağı timsaldirler.

Mehdi’nin dönüş sürecindeki uygulamalarla ilgili olarak Şia dünyası iki farklı ekole ayrılmıştır:

Ahbari Ekolüne göre, din âlimlerinin hukuk meselelerinde bağımsız görüş belirtmesine gerek yoktur. Kutsal metinler yeterlidir. Tersine Usuli Ekol ise zaman içinde tefsirde meydana gelecek kaçınılmaz ihtilafları çözecek, yeni şartlara uygun içtihatlarda bulunacak müçtehitlere -bağımsız yargıda bulunanlara- ihtiyaç olduğu görüşündedir(3).

Yüzyıllarca etkili olan bu ekollerden son yüzyılda Usuli ekolün Ahbari Ekole baskın geldiğini görüyoruz. Nitekim Şia’nın devrimci ruhunun somut bir devrime dönüşmesinde Usulü ekolün eğitim ve toplumsal ıslah çalışmalarında hâkim bir atmosfer yaratmasının etkisi barizdir.

İslam ülkelerinin tamamında olduğu gibi İran’da da çocuk ilk dini eğitimini aileden alırdı. Okula başlamadan dua etmeyi; ramazan aylarında ailesini gözlemleyerek ibadet etmeyi ve oruç tutma gibi dini faaliyetleri öğrenirdi.

Geleneksel İran’da en yaygın ilköğretim şekli mektep sistemi idi. Bunların yanında bir de camilerde verilen eğitimin fonksiyon olarak mektep sistemine katkısının olduğunu söylemek mümkündür(4).

Müslümanlar ilk zamanlardan itibaren ilmi, ders veren hocalardan öğrenmeye bilhassa itina göstermişler ve talebenin, ilmi, tek başına kitaplardan almasına şiddetle karşı çıkmışlardır.(5)

Geçmiş yüzyıllar boyunca İran’da eğitim-diğer Müslüman ülkelerdeki gibi-dini otoriteler ve Müslüman âlimlerce yürütüldü. Çocuklar ve gençler okuma-yazma, aritmetik, Kur’an ve dini emirleri öğrendikleri mekteb ve medreselere gidiyorlardı. Bu geleneksel eğitim sistemi 18. yüzyıla kadar devam etti.(6)

Eğitim kurumları temelde, mali bakımdan dini gelirlere bağımlıydı. Ulemanın gelir kaynakları ise şunlardı:1-Dini ve hukuki görevlerden gelen gelirler(kayıt memurluğu, noterlik, mahkeme görevleri gibi işler),2-Bağışlanan mülklerin yıllık gelirleri,3-Humus (dini vergiden katkılar)(7).

16. yüzyılda yerel kurumlar ve devlet, eğitim için, program ortaya koymaya ve uygulamaya başladı. İran’da eğitimin gelişmesinde, İran’ın genel siyasi tarihinin bir sonucu olarak, Eski Yunan, Hindistan, Roma, Bizans Arap ve Türk devletleri ile yakın zamanlarda da Rusya, Batı Avrupa ve Amerika ile ilişkilerin etkisi olmuştur.(8)

İlk Yenilikler ve Batıyla Temas

İran,1828 yılındaki savaşta Ruslara yenildiği zaman devlet geleneksel statüsünü kaybetti; devletin egemenliği Rus ve İngiliz çıkarları gereği etki altına alındı. Uluslararası ilişkilerdeki gelişmeler tabi olarak devletin yapısında yenilenme gereğini doğurdu; bu sebeple, bu amaca yönelik olarak 1851 yılında Darul Fünun kuruldu. Eğitimin içeriğine ilişkin konularda Avusturya’dan yardım alındı. Avusturya’dan profesörler getirildi ve tıptan, matematik, siyaset bilimleri ve fen bilimlerine kadar birçok dalda öğretim verilmeye başlandı.

Yanı sıra Kaçar sülalesinin iktidarının çöküşü ve Rıza Şah’ın iktidarı ile eğitimde Fransız etkisi kendini hissettirmeye başladı.

Bu yıllarda eğitimde modernleşme politikasının bir gereği olarak birçok genç yurt dışına gönderildi. Bu gençler ülkeye döndüklerinde ise, üst düzey işlerde üniversitelerde öğretim görevlisi olarak görev aldılar (9)

İran’da Eğitim Bakanlığı 1855 te kuruldu. Fakat şimdiki eğitim sisteminin esas yapısının temeli,1897 de kurulan Eğitim Meclisi’nin organizasyonunda, Fransa eğitim sistemi model olarak almaya karar vermelerine dayanmaktadır. Fakat Batı eğitimi, Amerikan okulları aracılığıyla İran’a Fransa eğitiminden daha önce ulaşmıştı. İlk Amerikan Okulu 1836 yılında Rizaye (Urmiye) de açıldı (10)

20. yüzyıl başlarında ise müfredatı standartlaştırma işi Fransa’da eğitim almış kişilere verildi. Fransa eğitim sisteminin olduğu gibi taklit edilmesi, dahası programı hazırlayan kişilerin dar eğitim anlayışları( her taklitte olduğu gibi) İran eğitimine ciddi zararlar verdi. Fransa güdümlü bu program pratikten yoksun bir teorik içeriğe sahipti.(11)

Yerli Modernist Arayışlar

“Kıble” nin Batı’dan yana olması arayışlarda Batı’nın etkinliğini arttırmıştır. Öyle ki Avrupa’dan “âlim” ithal edilmesi arayışına gidilmiş, mevcut durumdan çıkış için olabilecek en uç alternatifler bile değerlendirmeye alınmıştır (12).

Modern İran okullarının kuruluşu Batılı şemalar üzerine bina edildi. Ve bu şemalar da İran kültürü ve eğitimi üzerinde Batılı etkiler açısından hatırı sayılır bir biçimde kullanıldı.

Ülkede bir okul ağı kurmak için 1898 de Milli Eğitim Konseyi oluşturuldu. Daha sonra 1910 da Eğitim Bakanlığı kuruldu. Bir yıl sonra parlamento bir yasayı kabul etti ve eğitim Bakanlığını genel eğitim sisteminin düzenlenmesi konusunda görevlendirdi. Yurt dışına gönderilen öğrenci sayısında artışlar oldu, yeni okul ve eğitim müesseseleri kuruldu. Bilimsel, teknik ve sosyal konulara ilişkin kitapların çevrilmesi ve yayınlanması konusunda da atılımlar yapıldı. Tüm bu çabalar Batılı düşünce ve kültürün ülkeye girişinde önemli bir rol oynadı.

Daha sonra Rıza Şah’ın yerine genç yaşta geçen Muhammed Rıza Pehlevi’de ciddi manada etkisi altında kaldığı (ve eğitimini gördüğü) Batı kültürünün İran’da izlenmesi ve halkın modern bir ulus olabilmesi için ciddi bir çaba içine girdi(13).

Bu durum Batı kültürünün yanında seküler eğitim anlayışının da ülkeye sirayet etmeye başladığı bir zamana tekabül ediyor.

Geleneksel yaşam modellerindeki değişiklikler, ataerkil kontrolü azaltarak otorite alanındaki değişime de katkıda bulundu. Irak’ta akraba bağları hakkında yapılan bir araştırma,1940’larda % 82 olan kalabalık aile halinde yaşayan ailelerin oranının % 75 te %34 e düştüğünü göstermektedir(14). Dönemler ve arayışlar karşılaştırıldığında İran’da da benzer sonuçlar elde edileceği görülecektir.(15)

Bu arayışlara ve modernizm adına körü körüne taklide sert eleştiriler de oldu.

Seyyid Cemaleddin ve takipçileri batı teknolojisinin sorgulanmaksızın yapılan uyarlamaların ve Batı kültürünün bir taklidinin feci sonuçlar doğuracağı ve ülkeyi tehlikeye atacağı düşüncesindeydiler.

İslamcı şahsiyetler bu dönemde yönetimde etkin bir konumda olmamalarına rağmen mücadelelerini sürdürdüler ve fikirlerini yaydılar.(16)

Bu arayışlarda ulemanın kendi iç tartışmalarını ve ekonomik bağımsızlık yolunda atılan adımları da ele almakta fayda vardır.1800’lerin sonlarına kadar modern uygarlığın topluma yansımaları zayıf, şehirlerle arasında bağlantıyı sağlayacak araçlar son derece sınırlı idi. Her şehrin insanı bağışlarını o mıntıkanın ulemasına yapmaktaydı. Ama son yüzyıl içinde iletişim araçlarının ve şehirlerarası bağlantının güçlenmesi ile birlikte bu adet de değişti ve ödemeler taklid merciine yapılmaya başlandı. Dolayısıyla imam hakkı üzerinde merkezileşmeye gidilmiş oldu ve çok büyük bir güç ile yüksek bazı makamların elde edilebilmesi için imkân doğdu.(17)

Ekonomik bağımsızlık, en azından devletten bağımsız olması, ulemanın mevcut modernleşme çalışmalarına yer yer keskin bir tavır koymada cesur davranmalarına katkıda bulundu. Ve modernleşme çalışmalarının etkisini nispeten de olsa kırmada faydası oldu

Ekonomik bağımsızlığın, müçtehidlerin yalnızca devletten değil birbirlerinden de bağımsız hareket etmelerine katkıda bulunduğu söylenebilir(18).

İran Eğitiminde Havzaların Yeri ve Önemi

İran’da camiler, yaşamın önemli bir parçasıdır. Camiler sadece birer ibadet yeri değil aynı zamanda toplumsal ve kültürel etkinlikler merkezi idi. Kocaman avluları ve alt bölümleriyle, camiler aynı anda birden fazla amaca hizmet veren adalardı. İnsanlar camide çay içiyor, namaz kılıyor, Kur’an okuyor, dini destanları dinliyor, tanışıyor veya bir köşede vaizlerini dinliyorlardı.(19)

Bir eğitim kurumu olarak camiyle birlikte temel ve akademik eğitimde ön plana çıkan kurum medreselerdi. Eğitim müfredatının oluşmasında medresenin yanında medrese hocanın etkisi belirgindir. Nitekim Ayetullah Burucerdi’nin vefatından sonra alternatif taklid mercii olarak adı geçen Ayetullah Humeyni’nin medresesinde diğer çoğu medreseden farklı olarak müfredatta felsefe dersi de okutulmaktadır. İlginçtir, Humeyni’nin felsefe okutması onun taklid mercii olarak seçilmesine olumsuz etkide bulunmuştur. Çünkü o dönemde medreselerde felsefe dersine karşı çok da olumlu yaklaşılmazdı. Haliyle medresesinin müfredatına bu dersi ekleyen hocaya da…

Her hocanın kendi öğrencileri vardı ve öğrencilerin belli bir yetkinlik düzeyine ulaştıkları düşünüldüğünde onlara sertifika verilirdi, öğrencilerin bir kısmı bu aşamadan sonra hayata atılır; bir kısmı ise, çalışmalarına devam eder, İran’daki Kum, Meşhed, İsfahan şehirleri ile Irak’taki Kerbela ve Necef şehirlerindeki eğitim kurumlarına giderlerdi.(20)

Şiilerin önemli din adamlarının yetiştiği din okulu (Havza) yüksek eğitim düzeyinde önemli bir yere sahiptir. Havza, Şii mezhebinde din adamlarının ve dini mercilerin yetiştiği okula denir. Bin yılı aşkındır Şii din adamlarını yetiştiren Havza, Ayetullah Humeyni’nin Şah rejimini devirmesinden sonra İran’ın siyasi, toplumsal, kültürel ve eğitim alanlarında önemli bir konuma yükselmiştir. Bu nedenle Havza Şii din okulu Humeyni’nin eğitim politikasına yön vermesinde oldukça etkili rol oynamıştır.

Havza, mali ve siyasi olarak herhangi bir otoriteye bağlı değildir, tamamen bağımsızdır. Böylece Şah Pehlevi döneminde küçültülen din okulları Humeyni ile birlikte genişleyerek İran’ın iç ve dış politikasında adeta dini mercii ile beraber siyasi mercii olarak da görülmeye başlanmıştır.

Ayetullah Humeyni, dini mercilerin rolünü iki temel etken üzerinden belirlemiştir. Bunlardan birincisi, dini mercilerin veya Şii din adamları kurumu olarak bilinen Velayet-i Fakihe tam yetki vererek bu kurumun, siyaset, ekonomi, kültür ve eğitim alanlarında karar mekanizması olarak çalışmasını sağladı. Bir diğeri ise, din adamlarının toplumsal sistem üzerinde her türlü haram ve helal fetvalarının birleştirilmesidir. Humeyni din adamlarına Velat-i Fakih’in teorilerini uygulayarak mutlak yetki verdiği söylenebilir. Dolayısıyla, Velayet-i Fakih’in görev ve yetkilerinden birisi de İran İslam Cumhuriyeti’nin genel politikalarını belirleme, orduyu yönetme, barış ve savaş ilanı konusunda karar vermedir.

Devrimden sonra Ayetullah Humeyni havzalarla üniversiteleri yakınlaştırmaya ve işbirliğine önem vermiştir. Öyle ki Humeyni, devrimden yaklaşık bir yıl sonra 1 Aralık gününü Havza ve üniversitelerin birliği günü ilan etmiştir. Böylece bilim dünyasıyla Havzanın birlikte hareket etmesi hedeflenmiş, Havzanın ülkenin kalkınması ve kurtarılması için önemli bir bilim merkezi olduğu vurgulanmış, bilimin tek başına faydalı olmaktan ziyade zararlı olduğu esası dile getirilmiştir. Yine bu minvalde kurulan Havza ve üniversite Araştırmalar Enstitüsü’nün temel hedefi, üniversitelerle din okulları arasında bilimsel ve fikirsel bağlar oluşturmaktır (21).

Yeniden diriliş yolunda geleneksel kurumların çağın dili ile yeniden yorumlanıp, mecz edilmesi, bu gün İslam dünyasının dirilmesinin, kabuğunu kırmasının önünde temel bir problem olarak durmaktadır.

İran örneğine gelirsek… Ayetullah Humeyni’nin devrimin ilk yıllarında başlattığı ve ciddi bir potansiyel taşıyan bu girişiminin pratikte akamete uğradığını görmek, bu gün İran’ın devlet olarak savrulduğu kulvarı anlama açısından da ciddi veriler taşımaktadır. İran, salt pragmatizmin etkin olduğu bir eğitim ve siyaset dilinin toplumları ve devletleri istikametten nasıl saptırdığı ile ilgili somut bir örnektir.

6-Devrim Öncesi Eğitim Çalışmaları

Ülkede nispeten laik eğitimin kabul görüp gelişmesinde mevcut geleneksel eğitimin sahip olduğu mantığın bariz bir etkisi olmuştur. İlahiyat fakültelerinin temelini oluşturan fıkhın aşırı derecede ezbereye dayanması yaratıcı tarafı güçlü öğrencilerin medrese yerine seküler eğitim kurumlarını tercih etmelerinin bir nedeni olarak gösterilebilir.(22)

Devrim öncesi havzalar dışında ön plana çıkan eğitim kurumu Hüseyniye İrşad’dır. Şeriati’ye göre Hüseyniye İrşad İran[ilim] havzaları için bir model teşkil etmeliydi.(23)

Daha çok üniversite öğrencilerine hitap eden Hüseyniye İrşad’ın programı ise şöyleydi:

1-Araştırma Bölümü: Altı araştırma grubuna sahiptir:

1-İslamiyat grubu

2-Tarih grubu

3-İslam kültürü ve ilimleri grubu

4-Sosyal bilimler grubu

5-İslam ülkeleri grubu

6-Edebiyat ve sanat grubu

2-Öğretim Grubu: Beş öğretim grubunu kapsar:

1-İslamiyat

2-Kur’an araştırmaları

3-Tebliğcinin eğitimi

4-Edebiyat ve sanat

5-Arap dili ve edebiyatı, İngiliz dili ve edebiyatı

3- Tebliğ Bölümü:

1-Dini vaaz ve konuşma

2-Bilimsel konferanslar

3-Bilimsel kongre, seminer ve söyleşiler

4-Kuruluşlar

1-Yayınevi

2-Matbaa

3-Çeviri

4-Hac ve şiarlar

5-Kitap, belge ve doküman merkezi

6-Gezici kütüphane

7-Basın yayın(24)

Devrim Sonrası Eğitim

1979 ‘da sosyal, siyasi, kültürel, ekonomik değişikliklerle sonuçlanan İslam Devrimi, eğitim sistemi bakımından da kapsamlı bir değişime sebebiyet verdi. Devrimin başarıya ulaşabilmesi için ilk önce eski rejimin eğitim yoluyla toplum üzerinde oluşturduğu etkinin kırılması gerekmektedir.(25)

Devrimin lideri Ayetullah Humeyni devrimin hemen ardından bunun işaretlerini verdi. O, eğitim uzmanlarına Şah’ın seküler ve Batı yönelimli kültürünün İran eğitim sistemi üzerindeki etki ve tesirlerini ortadan kaldırmak için çağrıda bulundu. Ülkelerin eğitim sisteminin İslam’ın ilahi yolu üzerine kurulmasının gerekliliğini vurguladı.

Ayetullah Humeyni devrimden hemen sonra Kültür Devrim Merkezi’nin kurulması ile ilgili bir fetva yayınladı. Fetvada, eğitimle ilgili bütün program ve problemleri araştırmak, İslami kültür üzerine kurulu eğitimi yönlendiren strateji ve politikaları formüle etmek, toplumun ihtiyaçları doğrultusunda farklı çalışma alanları için müfredat hazırlamak, devrim davasına kendisini adamış seçkin eğitim kadroları yetiştirmek ve atamak gerektiğini vurguladı.

Önceden oluşturulan yeni programlar temel alınarak ders kitapları hazırlandı. Bunu müteakip, sosyoloji, sosyal bilimler, psikoloji, ekonomi, tarih, coğrafya, Fars Edebiyatı, yabancı diller ve sanat dallarındaki ders kitapları İslami bir bakış açısı ve İslam akidesinin değerlerini yansıtacak şekilde düzenlendi. Ayrıca, dini-ahlaki derslere ek olarak öğrenci ve öğretmenlerin Kur’an’la tanışıklıklarını arttırmak için okulların ve 2 yıllık öğretmen yetiştirme merkezlerinin müfredatına Arapça ve Kur’an dersleri dâhil edildi.

Yeni ders kitapları hazırlanması ve müfredatın planlanmasına paralel olarak, hocaları yeni hazırlanmış ders kitapları ve eğitim metotlarına vakıf kılmak amacıyla hizmet içi eğitim kursları açıldı. Adı geçen kurslara ek olarak eğitim kadrosunu Kur’an-ı Kerim’in okunması ve emirlerine aşina kılmak için akşam kursları açıldı.(26)

Devrim sonrası uygulanan eğitim politikalarını 5 ilke ile açıklamak mümkündür:

1-İran eğitimi Şiiliğin 12 imam inancı çerçevesinde İslam dininin tavsiye ve ilkeleri üzerine kuruludur.

2-Siyaset: İran’da iktidara gelen kişilerin Şii mezhebi görüşüne sahip(Velayet-i Fakih gibi) dini talimatlara bağlı olmaları gerekmektedir. Böylece siyasi hayata yönelik tüm şekil ve programın İslam dinine göre yerine getirilmesi öngörülmektedir.

3-Ekonomi: İranlı birey ve toplumun kendi kendine yetinmeyi ilke edinerek, ekonomik kalkınmayı hedeflemesi ve tasarruf etmeye teşvik edilmesi sağlanmaktadır.

4-Kültür: Her İranlının Kur’an-ı Kerim’i ve İslam ilkelerini anlaması için, kendi kültürel mirasına bağlı kalarak Farsça ve Arapça dillerini önemsemesi gerektiği vurgulanmaktadır.

5-Toplum: İslam dininin kuralları doğrultusunda en yüksek değer aile ve toplumsal ilişkilerin toplumsal adalet üzerine kurulmasıdır.(27)

 

DİPNOTLAR:

1-İran ve Türkiye Eğitim Sistemlerine Genel Bir Bakış: Karşılaştırmalı Bir Yaklaşım, Murat Polat-Doğan Özlük,9.Ulusal Eğitim Yönetimi Kongresi,8-10 Mayıs 2014 Siirt, Bildiri no:10,s.16 

2- Şahruh Ahavi, İran’da Din ve Siyaset, Türkçesi: Selahattin Ayaz, Yöneliş Yayınları, Mayıs 1990, İstanbul, sh.30

3- Şahruh Ahavi, a.g.e., sh.38-39 

4-Parvin Nadim, İran’da Eğitim Sistemi: Bir Değerlendirme, M.Ü Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi, Yıl:1996,Sayı:8,s.155 

5-Dr.Ahmet Çelebi, İslam’da Eğitim ve Öğretim Tarihi, Çev. Prof.Dr. Ali Yardım, Damla Yayınları, İstanbul 2013, sh.163

6-Behram Musinpur,İran’da Eğitimin Dünü ve Bugünü,İslamdusuncesi.net,sh.1 

7- Şahruh Ahavi, İran’da Din ve Siyaset, Türkçesi: Selahattin Ayaz, Yöneliş Yayınları, Mayıs 1990, İstanbul, sh.224

8- Parvin Nadim, İran’da Eğitim Sistemi: Bir Değerlendirme, M.Ü Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi, Yıl:1996,Sayı:8,s.154 

9- Parvin Nadim, a.g.m., s.156 

10- Parvin Nadim, a.g.m., s.159 

11- Parvin Nadim, a.g.m. ,s.158 

12-İran İslam Devrimi ve İran, İsmail Uluçay,egitimledirilis.com

13- Behram Musinpur,İran’da Eğitimin Dünü ve Bugünü,İslamdusuncesi.net,sh.5

14-Joyce N. Wiley, Irak Şiileri, Türkçesi: Metin Mutanoğlu-Osman Baş, Ekin Yayınları, Nisan 2004,İstanbul, s.132

15-Şahruh Ahavi, İran’da Din ve Siyaset, Türkçesi: Selahattin Ayaz, Yöneliş Yayınları, Mayıs 1990, İstanbul, sh.16

16-Behram Musinpur,İran’da Eğitimin Dünü ve Bugünü,İslamdusuncesi.net,sh.3-4 

17-Derleme, Ulema ve Dini Otorite, Ruhaniyet Kurumunun Temel Sorunu, Murtaza Mutahhari makalesi, Türkçesi: Kutlughan Eren, İnsan Yayınları, Kasım 1995,İstanbul, s.143 

18- Şahruh Ahavi, İran’da Din ve Siyaset, Türkçesi: Selahattin Ayaz, Yöneliş Yayınları, Mayıs 1990, İstanbul, sh.55 

19-Tarihin Kavşağında Açık Hedef: İran, Edip Yüksel Bölümü, Editör: Sercan Zorbozan, Profil Yayınları, Şubat 2013,İstanbul, s.122

20-Parvin Nadim, İran’da Eğitim Sistemi: Bir Değerlendirme, M.Ü Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi, Yıl:1996,Sayı:8,s.158

21- Ali Semin, İran Eğitim Sistemi ve Türkiye-İran Eğitim İşbirliğine Etkileri, makale, Bilgesam.org ( Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi),s.3-4 

22- Şahruh Ahavi, İran’da Din ve Siyaset, Türkçesi: Selahattin Ayaz, Yöneliş Yayınları, Mayıs 1990, İstanbul, sh.220

23- Şahruh Ahavi, a.g.e., sh.252

24-Ali Şeriati, Ne Yapmalı, Fecr Yayınları, Nisan 2014, Ankara, sh.335-336 

25-Ali Semin, İran Eğitim Sistemi ve Türkiye-İran Eğitim İşbirliğine Etkileri, makale, Bilgesam.org ( Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi),s.1

26- Behram Musinpur,İran’da Eğitimin Dünü ve Bugünü,İslamdusuncesi.net,sh.6 ve Ali Semin, İran Eğitim Sistemi ve Türkiye-İran Eğitim İşbirliğine Etkileri, makale, Bilgesam.org ( Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi),s.1 

27- Ali Semin, İran Eğitim Sistemi ve Türkiye-İran Eğitim İşbirliğine Etkileri, makale, Bilgesam.org ( Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi),s.3

 

 

 

Bu yazı toplam 4106 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
PERYA ADLI OKURUMUZA
10 Aralık 2017 Pazar 12:28
12:28
Sayın Okuyucu! İlgili yazı Eğitimle Diriliş Dergisi'nin "Dünya Eğitim Modelleri" dosya konusu için hazırlanan ve bir çok ülkenin eğitim modelini ilmi açıdan ele almaya çalışan sayının bir yazısıdır. Yazının ilgili yazılarla birlikte okunması muhteva ile ilgili sağlıklı bir değerlendirmeye katkıda bulunur. İlgili yazıların tamamı sitemizde mevcuttur. Selam ve dua ile.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.