Modern Toplumda Eğitim / Köşe Yazısı - Hacı OCAK

14.01.2017 18:25:33
Hacı OCAK

Hacı OCAK

 Modern Toplumda Eğitim

Milletlerin kültür ve uygarlıklarını korumalarının yolu, yeni nesillerini kendi değerlerine bağlı olarak yetiştirmelerinden geçmektedir. Bu ise genç nesilleri şekillendirecek, istenilen yöne kanalize edebilecek sistemli bir eğitimi gerektirmektedir.

İnsanın değişen ve gelişen çevresi, modern çağda zekânın uyarılması ve eğitilmesi üzerinde önemle durulması gerekli kılmaktadır.

Modern hayatta araştırmaya dayalı bilginin önemi günümüzde daha da artmıştır. Çevrenin baskıcı etkenleri ve şuursuz bir eğitim, yeni isteklerin, ideallerin ve amaçların oluşumunu kırdığı zaman veya herhangi bir mutlak gücün baskıya dayalı disiplini yahut güçlü bir devletin klişeleşmiş amaçlarını vatandaşlara empoze ettiği zaman, özgür yaratıcı ve eşsiz ferdiyetin gelişimi imkânsız hale gelir.

Gerçek bir eğitimde asıl amaç, bir öğretmenin öğrencilerinin çevreleriyle olan çeşitli ilişkilerinde onlarda kuvvetli bir bilinç oluşturmak, yeni ve yaratıcı amaçların oluşması için teşvik edici olmaktır.

Anadolu’nun eğitim dönüşümüne öncülük yaparken’’Eski eski olduğu için atılmaz, faydasız olduğu için atılır. Yeni de yeni olduğu için alınmaz, faydalı olduğu için alınır.’’ sözü günümüz toplumunun eğitilmesinde alabileceklerimiz konusunda ne kadar da aydınlatıcı ve neyi almamız gerektiği hususunda önem arz etmektedir.

Müslümanların varlıklarını asırlar boyunca devam ettirebilmeleri ferdi kalmakla değil, ancak İslam’i ümmet olmakla mümkündür. Bu ise ancak her devirde gelecek nesillere uygarlık mirasını aktarmaya yeterlilikte bir neslin bulunması ve bu aktarma işleminin her nesil değişiminde gerçekleştirilmesi şartıyla mümkündür. İslam ahlakıyla ahlaklanmamız ve İslam medeniyetine sımsıkı sarılmalıyız. İnanç ve ahlak arasında oldukça derin ve sıkı bir bağ vardır. Birinin varlığı diğerini de gerektirir. Kur’an ahlakı dışında bir ahlakla ilerlememiz, gelişmemiz ve dünyaya liderlik etmemiz mümkün değildir. Batı uygarlığının İslam toplumunda meydana getirdiği zararların boyutlarını saymakla bitmez. Her türlü haramın işlendiği bir toplumun ahlaki olarak devamının sağlanması mümkün değildir. Günahların zamanla kalbi kararttığını, artık işlenilen günahların çokluğu beraberinde sapmaların çoğalmasına neden olur. Kişiyi artık hiçbir kudsiyet bağlamaz.

Batı medeniyetinin kültürüyle yoğrulmuş öğretmenlerin öğrencilerin zihnini ve gönlünü bulandırmak için ellerinden ne gerekiyorsa yaptıklarını özellikle ifade etmemiz gerekir. Bizde de hala laik zihniyetin topluma zorla empoze etmeye çalışan, geçmiş hükümetlerin politikalarını hepimiz biliyoruz. Hıyanetin yayılmasının tehlikeli boyutları o halde hıyanet vebası ve görevi kötüye kullanma musibetinin yaygınlaşıp binlerce vatandaşı etkisi altına aldığı bir ülkede birçok insan, dinleri, inançları, emanetleri ve vatanlarını şahsi menfaatleri uğruna feda etmekten çekinmemişlerdir. Hıyanetin ana kaynağının eğitim sistemindeki eksiklikten kaynaklandığını ve özellikle rüşvet, aldatma, vatana hıyanet vakalarında en çok kültürlü kişiler tarafından yapıldığını görebilmekteyiz.

Modern eğitim, değer değil fiyat esasına dayanır. Eşyanın hakikatini bilmeye ilişkin bir derdi yoktur, eşyanın kullanımına göz dikmiştir. Bilginin hayrına değil yararına ve hazzına taliptir insanoğlu. İnsanlık tarihi boyunca bilgi hiç bu kadar depolanmadı. Ama bu kadar bereketsiz olduğu bir zaman da yaşanmadı. Ahlaksız bilginin artışı erdem artışını getirmemiş ’’Öğretilmiş Vahşi’’ çıkarmıştır. Bilgi dünyevileşmiştir, bilginin ahlakla bağı koparılmıştır. Bilgi edinmek bir iş ve meslek haline gelmiştir. İnsanı her şeyin ölçüsü ilan etmek, aslında hiçbir şeyin ölçüsünün olmadığını söylemekle eşdeğerdir.

Doğruluk, şeref, sorumluluk, saflık, kahramanlık, arkadaşlık gibi kavramlar bugünkü nesiller için bir anlam ifade etmiyor. Samimi dindarlar, müzelik eşyalar kadar saygı görmüyor. Modern insan için zevk almaktan başka bir hayat şartı da yok gibidir. Sosyal ilişkiler değişti. Ailenin bozulması huzursuz bir neslin yetişmesine sebep oluyor. İnsanlar çocuğa huzursuzluk ve bir bela gibi bakıyor. İşte batı kendi kendini böyle bitiriyor. Toplumsal hayatın şekillenmesinde bilimsel verilerin entelektüel kaprislere tercih edilmesi ve ideolojilerin zaferi, uygarlığın bozguna uğramasına sebep oldu.

Medeniyet hastalığının belirtileri karışıktır. Fert modern demokrasinin onun yaşamaya mecbur ettiği moral iklime ayak uyduramadı.

Zeka düzeyi, tıp, hijyen ve pedagojideki ilerlemeye rağmen yükseltemedi. Sorumsuzluk, itaatsizlik, konfora düşkünlük yaşama biçimi haline gelince, zekâ ve beden gücü geriledi. ABD’de eğitim için yapılan harcamaların beklenen sonucu vermemesi dikkat çekicidir. Ruh sağlığı komitelerine göre dersleri izleyemeyecek kadar geri zekâlı olan çocuk sayısı yüz binleri bulabilmektedir.

Okuma yazma bilmeyenlerin sayısı azımsanmayacak gibi değildir. Gençlerin girip çıktıkları sınavlara aldanmamak gerekir. Verilen sertifikalar, diplomalar, yüksekokullara giriş zekâ üstünlüğünün ispatı sayılmamalı. Çoğunluk, azınlığın çalışması sayesinde ayakta kalabiliyor. Zekâ düzeyi ve sağduyunun düşük olması, alkollü içkilerin ve her türlü aşırılıkların acı sonucudur. Bir toplumun alkol düşkünlüğü ile zihnen gerilemesi arasında sıkı bir ilişki vardır. Menfaat, keyfiliğin tatmini ve eğlence konularında zekâ kadar duygu da etkilidir. Genel olarak zihni gerilik daha çok alkolik, frengili ve geri zekâlı ebeveynlere sahip ailelerde görülür.

Tembellik, şüphe, kendine acıma, hüzün zihni gelişmeyi durduran en önemli faktördür. Gurur, bencillik ve kıskançlık ise bunlara esir olanları diğer insanlardan ayırır ve aklın, ruhun hamle yapmasını durdurur. Ahlaksızlık, yalan ve ihanet entelektüel ve organik bozulmalara da yol açar. Batı milletlerinin felaketine sebep olacak kuvvetlerin başında yozlaşmak geliyor. İyimserliğin olumlu yanları olduğu kadar insanları aldatıcı yönleri de vardır. İyimserlik, insanı kötüyü inkâr etmeye götürür. İyimserlik gayreti tüketir. Aksine, hatayı açıkça görmek, insanı harekete geçirir. İnsan ancak düştüğünü fark ederse ayağa kalkabilir.’’Medeniyet mukadder bir hastalıktır.’’Liberalizmin öngördüğü akli iklimde çıkarlar bütün düşüncelerimizi mahkûm etti. Zenginlik, elde edilecek en büyük nimet olarak görülmeye başlandı. Hayattaki başarı para ile ölçülmeye başlandı. Maddi kazanç sağlama çabası her alanda kendini gösterdi.

Modern toplumun en büyük hatası, genç kızlara asıl fonksiyonlarını unutturup, erkeklere verilen manevi, fiziki ve entelektüel eğitimin sağlanmasıdır. Böylece genç kızlar, asıl görevlerinin dışında değişik bir alışkanlıkla yetiştiriyorlar. Kazanç getiren bir meslek sahibi olmak, doktor, avukat veya memur olmakla hamile olmak arasında büyük bir farklılıklar vardır. Annelik kadını rolü her zaman yükselmiştir ve değerli bir varlık haline getirmiştir. Modern toplumun felaketlerinden biri de genç kızların annelik duygusuyla yetiştirilmemesidir. Otomobil üretmeyi, hayvan yetiştirmeyi daha çok ciddiye alan modern toplum gelecek nesillerin taşıyıcı olan genç kızlara aynı özeni göstermiyor. Günümüz anne ve babaları, çocuk ve gençlik psikolojisini hiç bilmiyorlar. Kendilerinden önceki anlayış da böyle idi. Çok saf, sinirli, zayıf veya sert olabiliyorlar. Bunların çoğu gençlere nasıl suç işleyeceklerini öğretiyorlar adeta.

Terbiye, temizlik, ataların yattığı toprakları sevmek, müşterek bir din ve ideal toplumun ahenkli ve kuvvetli olmasını sağlar.

Genel olarak mutluluğumuz veya mutsuzluğumuz, atalarımızın tutum ve davranışlarının bugünkü halimize yansımasıdır. Bizde bizden sonra gelecek nesillerin hayatlarına aynı oranda etki edeceğiz. Yarın ki toplumun değeri, bizim ve çocuklarımızın değeri ne ise o olacaktır. Her çağ bir öncekinin mirasçısı veya kurbanıdır. Allah hâkimiyetinin yeryüzüne gelişini çabuklaştıracak bütün yolların başında samimiyet ve çalışma geliyor.

Gelecek, bir ideal için bütün tehlikeleri göze alanlarındır.

Biz ne olacaksak, ne yapacaksak gelecek de o olacaktır.

                                                                                                                  

Kaynakça:

1- K. G. Saiyidain İkbal’in Eğitim Felsefesi, Ankara Okulu Yayınları, Çeviren: Prof.Dr. Necmettin Tozlu

2- Ebu’l Ala Mevdudi, İslam’ın Geleceği ve Öğrenciler, , Özgün Yayıncılık, Eylül 1991

3-Mustafa İslamoğlu, Eğitim Yazıları, Düşün Yayıncılık-İstanbul,2010

4- Alex Carrel, Başarının Sırrı, Hayat Yayınları, Çeviren: Ömer Durmaz,

5- Görünmeyen Üniversite. Nazif Gündoğan, İz Yayınları

 

 

 

Bu yazı toplam 3830 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
"kar'a"t'...
16 Ocak 2017 Pazartesi 16:00
16:00
çok güzel bir yazı olmuş..yüreğinize sağlık hocam..bu yazıyı bütün velilere okutmak gerekir...
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.