TASAVVUFİ BİR METİN OLARAK EBU ABDURRAHMAN SULEMİ'NİN UYUBÜ'N - NEFS VE MÜDAVATÜHA İSİMLİ ESERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME / Köşe Yazısı - Yakup ÇETİNKAYA

14.01.2023 22:36:12
Yakup ÇETİNKAYA

Yakup ÇETİNKAYA

 TASAVVUFİ BİR METİN OLARAK EBU ABDURRAHMAN SULEMİ'NİN UYUBÜ'N - NEFS VE MÜDAVATÜHA İSİMLİ ESERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME

İslam, Hz. Muhammed (s.a.v)’in risaletiyle beraber daha önce insanlığa gelen mesajların tekâmüle ulaştığı ve bir daha bozulmasının imkânsızlaştığı bir sürece girmiştir. Bu süreç zarfında Hz. Peygamber’in risalet görevinde sarf ettiği bütün çabalar ve gayretler sonucunda azımsanmayacak derecede büyük bir Müslüman kitle oluşmuştur. Bu kitleyle beraber “Cahiliye Devri" kapanmış ve “Asr-ı Saadet” dediğimiz Hz. Peygamber’in içerisinde bulunduğu kutlu zaman dilimi başlamıştır.
Peki, çocukların canlı canlı gömüldüğü, insanların pul kadar değerinin olmadığı, namus ve hayânın yok sayıldığı bir toplumdan yedi düvele adalet götüren bir toplumun nasıl çıktığını sorgulamak belki vahyi ve risaleti anlamamızda bize yol gösterecektir. İşte risaletin bu misyonu Hz. Peygamber’in vefatından sonra tasavvuf ilmiyle devam etmiştir. Asırlar boyunca yıkık viranelerden muazzam binalar çıkartan tasavvuf ilmi, ehil sufiler yoluyla yüklendiği bu misyonu devam ettirmek ve bir sonraki nesillere sahih bir şekilde naklettirmek için sayısız metin telif etmişlerdir.
Hiç şüphesiz vahyin engin ırmağından beşer kudreti miktarınca damıtılarak hazırlanan bu eserler asırlar boyunca müminlere rehberlik etmiştir. İşte bu eserlerden biri Ebû Abdurrahman Sülemî (v. 412/1021) tarafından telif edilen Uyûbü’n-nefs ve Müdâvâtühâ isimli eserdir. Bu makalemizde bu eserden ve müellifinden kısa ve öz bir şekilde bahsetmekle yetineceğiz.
Ebû Abdurrahman Sülemî’nin Hayatı
Tam adı Ebû Abdirrahmân Muhammed b. el-Hüseyn b. Muhammed b. Musa es-Sülemî el-Ezdî’dır. 325 (m. 937) yılında Nîşâbur’da doğdu. Babası tarafından Ezd, annesi tarafından Süleym kabilesine mensuptur. Alışılmışın dışında annesinin mensup olduğu kabilenin nesebiyle (Sülemî) tanınır. Nefis mücahedesine önem veren bir zâhid olan babası Hüseyin, Ebû Bekir eş-Şiblî ile görüşmüş, İbn Münâzil ve Ebû Ali es-Sekafî gibi sûfîlerin sohbetinde bulunmuştur. Nîşâbur’un âlim ve sûfîlerinden Ebû Amr İbn Nüceyd’in kızı olan annesi de zühd ve takvâ sahibi bir hanımdı.
Yetişme çağında babasını kaybeden Sülemî’yi dedesi İbn Nüceyd himayesine aldı. İbn Nüceyd, ilk tasavvufî eserlerden el-Lümaʿın müellifi Ebû Nasr es-Serrâc gibi sûfîlerden faydalanmış, İbrâhim b. Muhammed en-Nasrâbâdî’den hırka giymiştir. Onun Ebû Sehl es-Su‘lûkī’den de hırka giydiği rivayet edilir. Servet sahibi olan İbn Nüceyd vefat ettiğinde servetinin önemli bir kısmı Sülemî’ye kaldı. Sülemî bu sayede geçim sıkıntısı çekmediği gibi o dönemde benzeri az görülen zengin bir kütüphane kurdu.
Başta dedesi olmak üzere dönemin tanınmış âlimlerinden ders alan Sülemî, Irak, Rey, Hemedan, Merv ve Hicaz’a giderek buradaki âlimlerle görüştü. Dârekutnî, Hâkim en-Nîsâbûrî ve Muhammed b. Ali el-Kâffâl gibi âlimlerden hadis ve fıkıh okudu. Geniş bilgiye sahip olan, tasavvufun yanı sıra zâhirî ilimleri de iyi bilen Sülemî, bir yandan sûfîler ve tasavvuf hakkında eserler yazarken öte yandan Nîşâbur’daki zâviyesinde irşad faaliyetini sürdürdü. Sohbetine katılan ve ondan hırka giyenler arasında Ebû Saîd-i Ebü’l-Hayr, Abdülkerîm el-Kuşeyrî, Ebû Nuaym el-İsfahânî, Ebû Abdurrahman el-Cüveynî, hadis âlimi Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī gibi ünlü mutasavvıf ve âlimler vardır. Sülemî 3 Şâban 412’de (12 Kasım 1021) Nîşâbur’da vefat etti.

İlmî Yönü
Sülemî yaşadığı dönemde ilim ve devlet adamları tarafından takdir edilmiş, eserlerine değer verilmiş bir sûfîdir. Bununla birlikte sonraki dönemlerde tasavvuf konusunda hadis uydurmak ve Ḥaḳāʾiḳu’t-tefsîr adlı eserinde Bâtınî-Karmatî tarzında te’viller yapmakla suçlanmıştır. Onun eserlerinde bazı zayıf veya mevzû hadisler bulunmakla beraber bunlar hadis âlimleri ve sûfîler arasında bilinen ve nakledilen hadislerdir, Sülemî de bu hadisleri onlara dayanarak eserlerine almıştır. Ḥaḳāʾiḳu’t-tefsîr’de kendi yorumlarından ziyade daha önceki sûfîlerle çağdaşı sûfîlerin yorumlarına yer vermiş, Bâtınî-Karmatî tarzı te’viller yapmamıştır. Bu konuda onu itham edenler, kendine özgü yorumlarından dolayı değil sûfîlerin yorumlarını naklettiğinden dolayı itham etmiştir.

Uyûbü'n-nefs ve Müdâvâtühâ İsimli Eseri
Türkçeye “Nefsin Kusurları ve Tedavileri” ismiyle tercüme edilen eser, iki temel parçadan oluşuyor. Birinci kısımda toplam 69 adet necisin kusurları anlatılırken aynı zamanda o kusurların tedavisi de anlatılmaktadır. İkinci kısım ise Şeyh Abdurrahman Sülemî'nin 46 adet nasihatleri derlenmiştir. Eser insana dair toplamda 115 noktaya temas etmektedir. Müellifin mukaddime kısmında verdiği bilgilere göre bu eser bazı tasavvuf erbabı “Şeyhler”in isteği üzerine yazılmıştır.
Müellif yine mukaddimede klasik “Nefis Kısımları" olan yedili tasnifin dışında üçlü bir taksime yer vermiştir. Bu taksimde nefs şu üç kısma ayrılır: Nefs-i emmâre, Nefs-i levvâme, Nefs-i mutmaine. Ebû Abdurrahman Sülemî, nefsin kısımlarını anlattıktan sonra nefsin kusurlarını ve tedavi yöntemlerini açıklamaya çalışır. Ancak belirtilmelidir ki bu tedavi yöntemlerinin çoğu açık bir şekilde anlatılmışken bazı tedavilerde izaha muhtaç genel ifadeler kullanılmıştır. Sözgelimi Elli üç numaralı kusur olan "Haset ve Çekememezlik (kıskançlık)" kusuruna sunduğu tedavi şöyledir:
"Hakikatte haset etmek Allah'ın takdir etmiş olduğu nimetlere bir düşmanlıktır. Nitekim Resûlullah [Sallallahu Aleyhi Vesellem] şöyle buyurmuştur:
لا تحاسدوا "Birbirinize haset etmeyin. Ayrıca haset etmenin sebebi Müslümanlara karşı şefkatin, merhametin az olmasından kaynaklanmaktadır." Örnekte de görüldüğü üzere burada herhangi bir tedavi değil sadece durum tespitiyle yetinilmiştir.
Eserin Dâvûd el- Kayserî'nin (v.1350) Risale fi İlmi’t-Tasavvuf gibi usul ve kavram bilgisi eserlerini hariçte tuttuğumuzda genel bir tasavvuf özeti olduğunu söylesek pek yanılmış olmayız çünkü klasik eserler genel manada nefsin hallerinden bahsetmekle beraber ahlak konularını da ele alır.
Eserin Türkçe Tercümeleri ve Hakkında Yapılmış Akademik Çalışmalar
Eser Türkçeye dört defa dört farklı yayınevi tarafından tercüme edilip basılmıştır. Bunlar:
1- İlke yayınları, Mehmet Ali Kara tarafından “Nefsin Ayıpları" ismiyle tercüme edilen eseri basmıştır. Eser 2015’te 6. Baskısını yapmıştır.
2- Semerkand yayınları tarafından “Nefis Kusurları ve Tedavileri" ismiyle Abdullah Suat Demirtaş’ın tercümesiyle basılmıştır. Kanaatimizce en güzel ve en açık baskısı da bu baskıdır.
3- Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları tarafından “Ruhun Hastalıkları ve Tedavileri” ismiyle basılmıştır. Aynı tercüme daha sonra Sufi Kitap tarafından basılacaktır. Şu an 5. Baskısını 2020 yılında yapmıştır. Ancak şu belirtilmelidir ki Nefs ve Ruh birbirini karşılayan kelimeler değildir. Burada bir tercüme hatasının olduğu kesindir. Tercüme daha çok Sûfı psikolojisini vurgulayan bir yapıya sahiptir. Cemal Aydın tarafından tercüme edilmiştir. Aynı minvalde Abdulkerim Zein tarafından “Les Maladies de l'Ame et Leurs Remèdes : Traite de Psychologie Soufie” ismiyle Fransızca bir tercümesi de yapılmıştır. Ayrıca eserin “La Guérison de l'Ame, les Maladies de l'Ame et Leur Remèdes” ismiyle Fransızca baka bir tercümesi daha vardır. Bu her iki tercüme de de “Nefs” kavramı Fransızca “âme” yani “Ruh” olarak tercüme edilmiştir. Bu tür tercümelerde farklı dillerin harmonisi görmek mümkündür, burada önemli olan hedef dilin imkanlarını kullanıp olabildiğince anlam ıskalamalarını aza indirmektir. Buda yapılan tercümelerde olduğu gibi her iki kavramı tanımlamak ve bu tanımlamalar arasındaki en uygun ifadenin kullanılacağına dair eserin girişinde konu ile ilgili bilgilendirme yapmaktır...
4- Veciz yayınları, Hanifi Akın tarafından “Nefsin Kusurları ve Tedavi Yolları” ismiyle tercümesi yapılan eserin güncel tercüme çalışmasını 2021 yılında yayınlamıştır.
Eser üzerine yapılmış pek akademik bir çalışma olamamakla beraber Prof. Dr. Süleyman Ateş’ın şöyle bir çalışması da vardır:
- Süleyman Ateş, "Nefsin Kusurları ve Bunların Tedavisi", Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 16 ( 1968), 233-238.

Bu yazı toplam 1217 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.