BİR DERGİDEN FAZLASI: SEBÎLÜRREŞÂD / Köşe Yazısı - Haldun ÖRNEK

28.10.2021 19:45:52
Haldun ÖRNEK

Haldun ÖRNEK

 

 

 

  BİR DERGİDEN FAZLASI: SEBÎLÜRREŞÂD

Yıl 1908…
Meşrutiyet ikinci defa ilan edilmişti. Kanun-ı Esasi tekrardan yürürlüğe girmiş, “İstibdat” son bulmuştu. (“Gelen gideni aratır.” derler ama neyse...) Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte Osmanlı matbuatında ani bir artış yaşandı. Toz  pembe hürriyet bulutu İttihat ve Terakki’nin fırtınayı aratmayan istibdatı ile birkaç yıl içinde dağılacak olsa da hürriyet aşkıyla Meşrutiyet sonrası ilk altı ayda 200’ü aşkın dergi yayın hayatına başlamıştı bile. 
Bu dönemde ve ortamda Eşref Edip ve Ebül’ulâ Zeynelâbidin, Sırat-ı Müstakim'i çıkarmaya başladılar. Sorumlu müdür olarak belirtilen isim ise Ebül'ulâ Zeynelâbidin'di. Başlık klişesinin altında şöyle bir ibare mevcuttu: “Din, felsefe, edebiyat ülûmdan bâhis haftalık gazetedir.” 
Yazar kadrosu mu? 
Kimler yoktu ki: Mehmed Akif, Ağaoğlu Ahmet, Mehmet Şemsettin(Günaltay), Manastırlı İsmail Hakkı, Elmalılı Hamdi(Yazır), Babanzade Ahmed Naim, Akçuraoğlu Yusuf ve niceleri gelip geçecekti derginin sütunlarından.
Sırat-ı Müstakim ilk zamanlarda özellikle hürriyet, eşitlik, meşveret gibi konuları ele alırken İttihat ve Terakki’yi açıktan desteklemekte ve II. Abdülhamid’e muhalefet etmekteydi. Aynı zamanda Dergi; Gaspıralı İsmail, Akçuraoğlu Yusuf, Ağaoğlu Ahmet gibi Türkçü aydınlara da ev sahipliği yapmaktaydı. 
Fakat İTC(İttihat ve Terakki Cemiyeti)'nin romantik hürriyet söylemleri çok sürmeden sönmeye başlamış ve yerini kesif bir sansür diktasına bırakmıştı. Sahi neydi Fransız İhtilali menşeili İTC sloganı: "Hürriyet, Musavat (eşitlik), Uhuvvet (kardeşlik) ve Adalet."
Elbette Sırat-ı Müstakim ( Sebîlürreşâd) Dergisi de İTC sansüründen nasibini bolca almıştı. Kimi zaman bomboş sayfalarla çıkan dergi, kimi zaman kapatılmıştı. 
Ve 1912…
Sırat-ı Müstakim kabuk değiştirmektedir. Her ne kadar ana omurga itibarıyla pek bir değişiklik olmasa da ilk kuruluş zamanındaki İTC'ye verilen destek, muhalefete dönüşmüştü. Birtakım  kavmiyetçi isyanlar sebebiyle ilk zamalardaki Türk-İslamcı söylem terk edilmiş, Türkçü ideolojideki yazarlarla olan bağlar peyderpey kopmuştu. Mesul müdür payesindeki Ebül'ula Zeynelâbidin birkaç mazeret öne sürerek dergiden ayrılmış ve yeni bir dergi neşretmeye girişmişti. Ve dahası, derginin ismi Sırat-ı Müstakim'den ‘’Sebilürreşada’’ çevrilmişti. İttihat-ı İslam'ın kalesi konumundaki derginin isim değişikliği 183. sayıda şu ifadelerle okuyucuya ilam edilmekteydi: “Aynı mesleği daha etraflı bir surette takip etmek üzere Sebîlürreşâd unvanı altında intişar edecektir.”
"İttihat-ı İslam'ın Kalesi" dedik ya hani. Biraz fazla mı iddialı oldu dersiniz? 20.yy'ın ilk çeyreğinde Rusya'sından Japonya'sına kadar nerede bir Müslüman topluluk varsa sahipsiz bırakmayan, çok uzak coğrafyalarda bile Müslümanlarca okunup rağbet gören bir dergi (günümüz tabiriyle) İslamcılığın kalesidir; tabirin eksiği var, fazlası yok. Haddizatında, Sebîlürreşâd(Sırat-ı Müstakim) Dergisi’nin ele aldığı, cevaplamaya özen gösterdiği konuların/soruların çoğu o dönemde İslam’a vurmak için dillendirilen iddialar yahut Müslümanların Batı karşısındaki acziyetlerine dair sorulardı: “İslam dünyası niçin geriledi? İslam terakkiye(gelişmeye) engel midir? Müslümanlar nasıl kalkınabilir? Müslümanları birleştirmek için neler yapılabilir? Din-devlet ilişkisi, kadın hakları…” Tefsir, hadis, fıkıh, sosyoloji gibi köşelerin bulunması da cabası… 
Yukarıda belirtmiştik hani, derginin bir zamandan sonra hükümete muhalif bir tutum sergilediğini. “Harb-î Umumî” (I. Dünya Savaşı) gelip çattığında Sebilürreşad Dergisi tam  bir Müslüman refleksi sergilemiş, düşünsel anlamda ihtilafı devam ederken bölücü bir harekete tevessül etmemişti. Mütareke yıllarında ise hem mandacı zihniyetle hem de ahlakî yozlaşmayla mücadele edilmişti. 
Hakeza Milli Mücadele zamanı… 
1920'nin 16 Mart’ında İstanbul işgalciler tarafından zapt edilince Sebîlürreşâd'ın başmuharriri Mehmed Akif, Eşref Edip'e: "Artık burada oturacak zaman değildir, gidip çalışmak lâzım. Bizim tarafımızdan halkı tenvire ihtiyaç varmış; çağırıyorlar, mutlaka gitmeliyiz. Ben yarın Ankara'ya hareket ediyorum. Hiç kimsenin haberi olmasın. Sen de idarehanenin işlerini derle topla. Sebilürreşâd klişesini al, arkamdan gel. Meşihattakilerle de temas et, Harekât-ı Milliye aleyhinde halt etmesinler." Buyurmuştu. “İcma’yı Ümmet Anadolu’da” idi. Balıkesir, Kastamonu, Ankara, Kayseri... Dergi’nin başyazarı Akif şehir şehir, belde belde dolaşacak, yetmeyecek; camiler dolusu vaazlar verecek, yetmeyecek; Eşref Edip vaazları kaleme alıp Sebîlürreşâd bünyesinde yayımlayacaktı. Bilinsin efendim (yazmasa da tarih kitapları): Sebîlürreşâd Milli Mücadele’de cephede ve ümmetin yanındaydı. 
Ve savaş bitti.
Yıl 1925…
Şeyh Said İsyanı’yla ilişkilendirilen Sebîlürreşâd Dergisi, Takrir-i Sükun Yasası mucibince kapatılır ve derginin sorumlusu(sahibi) Eşref Edip yargılanır. 
Sonra ne oldu? Eşref Edip beraat etmişti veMilli Mücadele kahramanı, Sebîlürreşâd Dergisi kapatılmıştı.
22 yıl sonra:1948… 
Sebîlürreşâd, Eşref Edip’in tabiriyle “ba’s ba’delmevt” olmuş; yeniden ve yeni alfabeyle basılmaya başlamıştı. (Çok partili döneme geçişin nimetleri olsa gerek…) Yine bu yıllarda da tutulan dergilerden bir tanesiydi ve yine çok sağlam bir yazar kadrosu vardı: Ali Fuat Başgil, Ömer Nasuhi Bilmen, Hasan Basri Çantay, Ömer Rıza Doğrul, Nurettin Topçu, Ahmet Hamdi Aksekidiye uzayıp gidiyor liste. Her ne kadar şirketleşmeye gidilerek maddi anlamda tedbirler alınsa da finansal sıkıntılar sebebiyle 1966 yılında bir efsane daha tarihin tozlu raflarına kaldırılmıştı. Dile kolay: 362 sayı…
Bilenlere hatırlatmak, bilmeyenlere kısaca tanıştırmak istedim efendim. Sebîlürreşâd diye bir dergi tarihimizin meşakkatli yollarından gelip geçmiş, mazimize değer katmış, bir milletin yeniden dirilişine vesile olmuştur.
                                     
        
                                                                                             
Kaynakça:
1)Eşref Edip Milli Mücadele Yılları, Hayrettin Karan, Hazırlayan: Fahrettin Gün, Beyan Yayınları.
2)Babanzâde Ahmed Naîm Hayatı ve Eserleri, Fahrettin Gün, Beyan Yayınları, Mayıs 2016.
3)Osmanlı Çağı ve Sonrası, Ümit Aktaş, Anka Yayınları, Mart 2006.
4)”Sebîlürreşâd” İslam Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/sebilurresad .
5)Uzun Soluklu İslâmcı Bir Dergi: Sebilürreşâd (Tarihçesi ve Bazı Sosyo-Kültürel Problemlere Yaklaşımı). https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/493785
                           
 
 
 
 
                                                                                            
 
Bu yazı toplam 4169 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.