CEZAYİR BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ ÖNDERİ: ABDÜLHAMİD BİN BADİS / Köşe Yazısı - Şerif YETKİN

8.12.2020 00:50:21
Şerif YETKİN

Şerif YETKİN

 

     

 

CEZAYİR BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ ÖNDERİ: ABDÜLHAMİD BİN BADİS

 Hayatı

      Bin Badis, sömürgeci güçlerin uzun zamandan beri yorgun düşürdüğü Konstantin şehrinde 1889 yılında dünyaya geldi. İlköğrenimini burada tamamladı. Babası Muhammed el-Mustafa’dan büyük teşvik ve destek gördü. Babası, onda ümit verici yetenekler görmüş ve oğluna şöyle demişti: “Ya Abdulhamid! Ben senin dünyana kefilim. Sana bu dünya için gerekli geçim kaynağını temin edeceğim. Tüm işlerini yürüteceğim. Sen de benim ahretimi kurtar. Allah’ın huzuruna açık alınla varabileceğim salih ve âlim bir evlat ol.” Babasının sözleri Abdulhamid’in kalbinde derin iz bıraktı. Babasına layık bir evlat olabilmek için tüm gücünü harcadı.

Abdulhamid Bin Badis geleneksel yol ve yöntemle ilim öğrendi. Yetişmesi yönünden birçok meşhur Müslüman bilginin durumundaydı; ilk eğitim-öğretimini babasından aldı.

Düşünce Yapısı

     Bin Badis teori ile pratik arasındaki ikilemi kaldırmayı hedef seçmiştir. İnancı ile yaşayışı, ahlakı ile ameli arasında tam bir uyum bulunan bir insan modeli oluşturmaya çalışmıştır. Bütün bu işleri yaparken âlim, siyasetçi, eğitimci, gazeteci, hatip ve şair olarak çok yönlü çalışmalar gerçekleştirmiştir. Bu çalışmalarında iki temel merkezi vardır: Biri camidir, diğeri Şihab adında çıkardığı dergidir. Halka bu iki merkezden ulaşmıştır. 

     Şihab dergisinde çeşitli yazılar yazmıştır; bunlar temelde ilmi ve siyasi yazılardır. Bu dergi onun ıslahatçı düşüncesinin ve çağdaş Kur’an tefsirinin halka ulaşması için en elverişli araçtı. Abduh ve Reşid Rıza’nın tefsir yöntemini esas alıyor, Reşid Rıza’yı ıslahatçı model kabul ediyordu. Bin Badis, daha sonra bu tefsirin ismi olacak Şihab’ın, Menar’a benzer bir fonksiyon icra etmesine ve Reşid Rıza’nın Menar’da açıkladığı selef anlayışlı İslam’ı Cezayir halkına sunmaya çalışmıştır.

Bin Badis’e göre iki tür İslam vardır: Zati İslam ve Verasi İslam.

Zati İslam, Kur’an İslamı’dır. Bu tür İslam, akide, ahlak, amel konularında İslam’ın ilkelerini egemen kılan, onun güzelliklerini kavrayan İslam’dır. Kur’an’a ve sahih sünnete dayanarak İslam’ı anlayan ve yaşayan insanın İslam’ıdır. Bu insan İslami olanla olmayanı bu kaynaklara göre belirler.

Verasi İslam veya miras İslam’ı ise taklide, örf ve adetlere dayanan İslam’dır. Bu İslam türü kendine bağlanan zayıf insan topluluklarının dillerini ve birtakım ahlaki değerlerini korudu. Fakat toplumu tembel, tevekkülcü, teslimiyetçi, uyuşuk ve hareketsiz bir yapıya büründürdü. Onların uyanmamasına ve kendine dönmemesine sebep oldu. Sonuçta fikirsiz ve bakışsız bir toplum oluştu.

Bin Badis’in Mesajı ve Nitelikleri:

Bin Badis, döneminin yazarlarının aksine Arap burjuvasına ve Fransızlara yakınlık kurmadı. Okuyucunun bakışını ve dikkatini işgale ve direnişe çekti. Müslüman Cezayirli kimliğine sık sık atıfta bulundu.

Okuyucularına din bilinci, dil bilinci, ülke bilinci ve tarih bilinci aşılamaya gayret etti. Cihadı gündemleştirdi.

Islah Metodu:

Bin Badis gerçeğin savunucusuydu. Riyakârları sevmez ve onları mutlaka uyarırdı. Cezayir halkını haklarını mutlaka almaya ve korumaya çağırırdı. Sabırla çalışmayı ve beklemeyi öğütlerdi. Ancak o, tarikatçılarla bir türlü anlaşamadı. Onlarla asla sulha gidilemeyeceğini söyledi. Çünkü tarikatların Fransız sömürgeci yönetimince, dinî ve içtimai ıslahatı önlemek yönünde kullanıldığını düşünürdü. Sömürgecilerin çok yönlü sömürüsü dinî, sosyal ve ekonomik çöküşe sebep olmuştur. Bununla beraber ahlaki değerler de yitirilmiştir. Bu durum İslam’a terstir. İstibdat karşısında susan âlimlerin de suç ortakları olduğunu söylüyor ve böyle âlimlerin sorgulanması gerektiğini düşünüyordu. Haksızlığa başkaldıran devrimci bir ruh oluşturmak istiyordu. Çöküşün en önemli sebebi ona göre ameli, itikattan ayırmaktı.

Bin Badis’e göre mescit işlevselliğini yitirmiştir. Peygamberin mescidi ibadet yapılan bir mekân olmanın yanı sıra bir eğitim kurumuydu. Namazsız mescit olamayacağı gibi eğitimsiz mescit de olamazdı. Derslerinde devamlı olarak bilinçlenmeyi hedefliyordu. Din, dil, ülke ve tarih bilincinin oluşması adına şöyle diyordu: “Dinimiz İslam, dilimiz Arapça ve ülkemiz Cezayir’dir.” Bu vesileyle bir grup alimle bir araya gelerek Cezayir’i maddi ve manevi işgalden kurtarmak için Alimler Cemiyetini 1931 yılında kurdu.Ve cemiyetin hedefleri aşağıdaki gibi belirlendi:

1- İslam Allah’ın dinidir. Allah bütün peygamberleri aynı din üzere göndermiştir. Hz. Muhammed son peygamberdir.

2- Ancak İslam’la kurtuluşa erişilir. İslam, Müslümanları İslam kardeşliğine çağırır; bütün insanları da insani kardeşliğe davet eder. İnsanlar arasında adaleti ve insan haklarını eşit tutar.

3- İslam iyiliğe çağırır, zulmü yasaklar. Akla seslenir ve hayatı tümüyle düşünce üzerine kurar.

4- Herkesi kendi dininde serbest bırakır; din hürriyeti sağlar.

5- Zenginlere mallarında fakirleri ortak yapar. İşçi ve işveren arasında adaleti ve yardımlaşmayı esas alır.

6.  Zayıfa yardıma çağırır, acizi yeterli kılmaya çalışır, cahili eğitir, mazluma yardımcı olur, köleliği yasaklar.

7- Yönetimi köleliğin olmadığı şura anlayışı üzerine kurar.

8- İslam’ın kitabı Kur’an’dır.

9- Fiilî ve kavlî sahih sünnet Kur’an’ın açıklamasıdır.

10- Peygamber’den olduğu sabit olmayan bir şey üzere ihdas olunan her türlü ibadet ve yakınlık işi bidattir.

11- Dinin esası tevhiddir.

12- Salih amel tevhidin gereğidir ve ancak onunla Allah yanında kurtuluşa ve saadete erişilir.

13- Kabirler üzerine türbe yapmak ve oralarda yatanlardan yardım dilemek cahiliye devri amellerindendir ve sapıklıktır.

14- (Cezayir’de ve o dönemdeki) Tarikatların ortaya koydukları şeyler bidattir, aşırılıktır.

15- İslam’ın çağırdığı şeye çağırmak kitap ve sünnetin hükümlerine uymaya davet etmek esastır.

     Ayrıca Bin Badis  çeşitli kriz anlarında anın fıkhını yakalayan bir kişilikti. Mesela Fransa uyruğuna geçilerek Cezayirlilikten kopuşun yayılmaya başladığı bir sırada Badis bir fetva vererek İslami bir milletten gayri İslami bir millete geçişin mürtedlik olduğunu söyledi.

Bin Badis’in tefsirinin kaynaklarından en önemlisi Reşid Rıza’nın Menar tefsiridir.Kendisini M.Abduh ve Reşid Rıza’nın temsilcisi olarak görüyordu.Düşünce yapısı Kur’an ve sünnetti.

Bin Badis’in ıslahatı genelde şu esaslara dayanır:

1.İslamı doğru anlamak: Alimler kendilerini halkın üzerinde  göremezler, tersine onlar halktan sorumludurlar.

2.İman ve akide kuvveti; ferdi ve toplumu her türlü köleliğe karşı mücadele etmeye sevkeden en etkili güçtür.

3.İnsanı harekete sevkeden saik yüce duygulardır.

4. İlim yücedir; öğrenmek ve yaşamak için tahsil yapılır, diploma almak için değil. 

    Bin Badis’in eğtimciliği hakkında da şunları söyleyebiliriz: Camilerde ders vermek ve gazete, dergilerde de uyanış temelli makaleler ele almaktır.

  Siyasi alandaki faaliyetleri: Bağımsızlık mücadelesi için ve sömürgecilikten kurtuluş için örgütlenmeye gitmek gerektiğini ve bunun için de gerekli çalışmalara başladı. Ayrıca,fert ve toplumun kurtuluş esaslarını şöyle sıralıyordu:

1.Ana-babaya itaat etmek,

2.Nefsi terbiye etmek ve ruhu olgunlaştırmak,

3.Hakları sahiplerine vermek

4.Nefsi ve nesli korumak

5.Namus ve iffeti korumak

6.Düşmanlıktan kaçınmak, herkesle dost olmak

7.Malı korumak

8.Ahde vefa göstermek

9.Kötülüklerden uzak durmak

10.Çalışanın hakkını tam olarak vermek

11.İlim ehli ve ahlak sahibi olmak

12.İyiliği öğütlemek ve kötülüklerden sakındırmak

13.Allah’a kul,Peygamberine ümmet olmak

     Bin Badis, ulemanın doğrudan siyasetle ilgilenmesini istiyordu. Çünkü alimler, toplumdaki görüş ve düşüncenin önderidirler.

  Halkın her kesimi ile ilgilenmiştir. Cezayir halkının birliğini ve bütünlüğünü sağlamak ve onları topyekün bağımsızlık mücadelesine hazırlamak için toplumun her kademesiyle beraber olmuştur.

Bin Badis’in gezilerinin temel hedefleride şu şekilde sıralanabilir:

-Ülkesi Cezayir’i yeterince tanımak; çağrıda bulunacağı toplumu yakından görmek ve eğilimlerini bilmek.

-Ülkedeki tarikat şeyhleri ile zühd ve tasavvuf anlayışlarından Kitap ve sünnete dönmeleri için görüşmek.

-Fransız yöneticileri tanımak

-Ülkenin çeşitli bölgelerindeki sorunlar ve bunların çözümleri için bazı bilginlerle görüşmek

-Hristiyan misyoner ve sömürgeci hareketini yakından tanımak

-Halkı iş ve ticaret yerlerinde ziyaret etmek ve sorunlarına yardımcı olmak.

Ve gittiği her yerde de birlik, beraberlik, hürriyet ve hakimiyetten söz etmiştir.

Devlet Anlayışı: Bin Badis, hem ıslahatçı hem de siyasi bir mücadele adamıydı. Konuşmalarında ve yazılarında Fransız hakimiyetinin meşru olmadığını ortaya koymuştur. Bin Badis, İslami devlet anlayışı hakkında da Hz.Ebubekir’in konuşmasından deliller getirmiştir.Badis’in İslami yönetimin temel ilkeleri şunlardır:

1.İslam’da hüküm (hakimiyet) sömürgeci hakimiyetin tam tersidir. 

2.İslami yönetimde , devlet başkanının Müslümanların en olgunu olması icab eder. Devlet başkanını denetleme hakkı ümmete aittir.

3.İslami yönetiminde ümmet ancak kendisine uygulanmasına razı olduğu ve yararını kabul ettiği kanunla yönetilir; yöneticiler sadece ümmetin irad ettiği şeyleri uygulayan kimselerdir.Ümmet uygulanan kanuna itaat eder, çünkü o, kendi kanunudur, herhangi bir ferdin ya da topluluğun kendisine kabul ettirdiği kanun değildir.

4.İslam yönetiminde yöneten ve yönetilenler, halkın ıslahı konusunda ortak sorumluluklarının bilincinde olmalı, herkes üzerine düşen işi yapmalı,vazife ve mesuliyet anlayışına sahip olmalıdır.

Tasavvuf ve Tarikatlara Bakışı: Bin Badis, tasavvufi tarikatların çoğunlukla (burada çoğunlukla ifadesinden elbette tevhid ve istikamet üzere olanların var olduğunu da belirtmek istediği kanısındayım) halkı İslam’dan uzaklaştırdığı inancındandır ve bu sebeple sufi tarikatlara karşı mücadele etmiştir. Tarikatlara iki sebepten karşı çıkmıştır.

1.Bazı tarikatların İslam’a birtakım hurafe ve bidatlar soktuğunu ve kendilerinin ortaya attığı zikirlere,ayinlere  uymaya çağırdıkları için.

2.Fransız ihtilalinin ve işgalinin arzusuna uygun olarak faaliyette bulundukları için.

Eğitim-Öğretimle İlgili Görüşleri

  Bin Badis, eğitimi ve öğretimi şu esalara dayandırır:

a.Bir düşüncenin duyurulmasının en etkin aracı eğitimdir.

b.Kültür mirasını tanıma, tarihi bilme, milli ve manevi değerleri öğrenme ve yayma ancak eğitim-öğretim sayesinde mümkün olabilir.

c.Eğitim-öğretimin Arapça olması şarttır.

   Bin Badis kadının eğitimi konusunda muhafazakar bir anlayışa sahiptir. Ve kadınlarında eğitim ve öğretim faaliyetlerine katılmasını istemiştir. Çünkü o inanç zayıflığını, insanların cahil anneler tarafından büyütülmüş olmalarının sonucu olarak görür. Bir yazısında şöyle der: Ev  ilkokuldur, insanların yetişmesinde ilk fabrikadır. Bu sebeple, annenin dindar olması, milli ve manevi değerleri tanıması din ve ahlakın korunması neticesini doğurur.

    Ayrıca Bin Badis, nazariye ile ameli, teori ile pratiği birleştirmiştir. Mezhepsel tartışmalardan uzak durmuş ve sürekli olarak ittifak edilmesi, etrafında birleşilmesini istediği Kur’an ve Sünnettir. Ferdin kurtuluşunu toplumun kurtuluşuna bağlar. Ona göre din ve ahlak bir bütündür. Ve ilimle eksikliklerini öğrenen insan, güzel ahlak ile de nefsinin eksiklerini giderir.

Kader Anlayışı: Bin Badis’e göre Allah sebepleri yarattı ve onu insanlara kolaylaştırdı.Çalışmak insana ait bir görevdir, başarı ise ancak Allah’tandır. Hastalık Allah’tandır demek yetmez; onun ilacını arayıp bulmak lazımdır.Hastalıklardan korunmak, kötülüklerden de uzak durmak gerekir. Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine sığınmak gerekir. 

   Bin Badis, kötülüğü şu şekilde sınıflandırıyor: Zati kötülük ve nisbi kötülük. Zati kötülük; bir şeyin tabiatındandır, ondan  ayrılmaz. Küfür, sapıklık, her türlü doğal rezalet bu  türdendir. Nisbi kötülük ise; arızidir, sonradan olmadır. Mal böyledir. Gerçekte mal Allah’ın bir nimetidir lakin kötü kullanılması sebebiyle kötü olur.

Kalkınma ve Uygarlık İle İlgili Düşünceleri: İslam, sanat ve meslek sahibi olmayı, iş yapmayı öğrenmeyi öğütledi; bunu bilim diye adlandırdı ve rahmet olarak olarak değerlendirdi. Bu işleri yapanlar ve insanlara öğretenler Peygamberler oldu. Atölyeler ve fabrikalar kurmak, iş yerleri açmak Allah’ın insanları yükümlü kıldığı işlerdendir. Yine bir yazısında şöyle der: “Öz değerlerine, soyuna, diline ve tarihine saygılı  olmayan bir toplumun başka toplumlarca toplum sayılmadığı ve sayılmayacağı, tersine onu aşağılayacakları ve her bakımdan küçümseyecekleri hususunda görüş birliğine vardık.

Sonuç itibariyle Bin Badis, ıslahatçı ve davetçi olarak mücadele eden, zulme karşı çıkan, adaletin sağlanması için çabalayan, dinde bid’atlere yer olmadığını savunan,yönetimin istişare ile olması gerektiğini savunan, mazlumun yanında daima duran ve bütün ırklar arasında Müslüman kardeşliğini pekiştirmeye çalışan ender şahsiyetlerdendi. 16 Nisan 1940 tarihinde Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Rabbim rahmet eylesin ve İslam’a hizmetleri noktasında da kendinden razı olsun inşallah…

 

Kaynak:Cezayir Bağımsızlık Mücadelesi Önderi Bin Badis,Prof.Dr.Sabri Hizmetli, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları

 










 

Bu yazı toplam 1919 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.