OKULUN GAYESİ VE “KÖLELİKTEN KURTULUŞ” KİTABI ÜZERİNE / Köşe Yazısı - Osman DAĞ

10.09.2020 15:44:50
Osman DAĞ

Osman DAĞ

 

OKULUN GAYESİ VE “KÖLELİKTEN KURTULUŞ” KİTABI ÜZERİNE

Okullar; ülkemizde zorunlu olarak yolumuzun kesiştiği dünyanın da bunu zorunlu hale getirmeye çalıştığı kurumlardır. Okullarda çeşitli eğitim öğretim faaliyetleri icra edilir. Bu faaliyetler insanın hayatında ne kadar kalıcı etki bırakır? Bu etkinin büyüklüğü okulun, kişinin ileriki hayatında ihtiyaçlarına ne kadar cevap verdiği ile doğru orantılıdır

Ülkemizde meslek liselerine yerleşen öğrenciler ekseriyeti akademik olarak zayıf olanlardır. Bunun birçok sebebi olabilir. Kanaatimce; meslek liselerinin, meslek öğretiminde öğrencinin ihtiyaçlarına cevap verememesi, bu okulların tercih edilmesini sonlara bırakıyor. Diğer liseler için de bu soru sorulmalıdır. “Okullar ihtiyaçlara ne kadar cevap vermektedirler?” Okullarımızın hem eğitim hem de akademik boyutu tartışmaya açıktır. Bunun kolay olmadığı da muhakkaktır.

Ziraatla uğraşan bir çiftçi örneğin… Buğday ektiğinde buğdayın yetişmesi, gelişmesi için uygun şartları yerine getirmesi iyi ürün alması için yeterlidir. Ancak insan başkadır. İnsanın yetişmesi buğdaya benzemez. Büyük fedakârlık ister. Harcanan çabanın meyvesi de lezzetli olur.

Fedakârlığın, adanmışlığın, ideal öğretmenliğin güzel timsallerinden biri Booker Washington. Booker Washington 1860lı yıllarda kurduğu Tuskegee Okulu ve serüvenini ‘Kölelikten Kurtuluş’ kitabında anlatmaktadır. Bu yazıda, kitapta örnek alınacak yönleri yazmaya çalışacağım.

B. Washington’ın doğduğu dönem Amerika’da zencilerin köle olduğu zamana denk gelir. Köleler eğitim öğretim haklarından mahrumdurlar. Çocukluğunda kanunla bütün köleler hürriyetine kavuşurlar. Ancak zencilerin elinde hiçbir maddi imkân yoktur. Yine beyazların işletmelerinde çalışmak zorunluluktur.

Kendisi Charleston şehrinin küçük bir kasabasında doğar. Zenciler için Hampton’da  bir okulun açıldığını öğrendiğinde oraya gitmeye karar verir. Yol günlerce sürer. Yolda aç kalır, açıkta kalır ama pes etmez. Kendisinin ifadesi ile ‘idealim beni doyuruyordu’ der. Okula vardığında perişan haldedir. Okul müdiresine kendisini kaydetmesini ister. Müdire hanım ise kabul etmeden bir sınıfı temizlemesini ister. Booker Washington kendine bazı ilkeler koymuştur. Bu ilkelerden biri “yaptığın işi olması gerektiğinden daha iyi şekilde yapacaksın”.  Sınıfı tam dört kez baştan sona temizler. Müdire hanım kontrol ettiğinde en ince ayrıntıları dahi temiz olduğunu görür. Bu davranışı kabul edilmesine kâfi gelir. Okulu bitirdikten sonra köyüne öğretmen olarak tayin olur. Burada eğitim öğretim için zaman ve mekân önemli değildir. Çalışkanlığı fark edilince Tuskegee’ye okul kurması için görevlendirilir.

Tuskegee’de ne okul vardır ne de parası… Virane bir malikânenin satıldığını duyunca borç para alarak onu satın alır. En sağlam bölümü kümestir. Malikâneyi tamir ederek kümes dâhil sınıfa dönüştürür. Okul gelişir ve yeni bina ihtiyacı hâsıl olur. Tuğla yapmayı öğrenir ve öğrencilerine öğretir. Binayı da öğrencilerle inşa eder. Bölge tarım bölgesidir. O halde tarımın her türlüsünü en iyi şekilde öğrencilere öğretmesi gerektiğini düşünür. Bunun için arazi satın alır. Araziyi öğrenciler işletir. Tarım araçlarının yapımını da öğrenirler.  

Üretkenlik bu okulun tercih edilmesinde başat rol aldı.  Otuz öğrenci ve bir virane ev ile başlayan okul yirmi yıl sonra okulun 1400 öğrencisi,  2300 dönüm arazisi olur. Bin dönümünü sadece öğrenciler işletir.  Altmış altıya ulaşan okul binalarının dördü hariç tümünü öğrenciler inşa eder.  Bu okuldan mezun olan öğrenciler,  ya kendisi iş kurar ya da kolay iş bulur. Çünkü yeterli donanıma sahip olarak mezun olurlar. Okulda ihtisas gerektiren otuz sanat dalı öğretilir. Okul yatılıdır. Sabah 5te kalkılır ve akşam 21:30da yat borusu öter. 

Booker Washington okulun öğrencilere vermesi gerekeni şöyle ifade eder. “Çalışma, kazanç ve iktisat esaslarını kendilerine öyle aşılayacaktık ki hayata atıldıkları zaman geçimlerini temin hususunda hiçbir güçlük çekmeyeceklerdi.” Öğrenci yetiştirirken şu hususlara dikkat edilmesini ister: 1- Öğrenci yörenin bugünkü yaşayışına göğüs gerebilecek şekilde yetişmeli. 2-  Her mezun kendisinin ve başkalarının geçimini temin edecek kadar hüner, zekâ ve ahlak sahibi olmalı. 3- Her mezun işin vakarını, güzelliğini takdir ederek hayata atılmalı, işi sevmeli ve ondan kaçmamalıdır.

O zamanın şartlarında 1400 öğrenci ve 100ü aşkın öğretmeni idare etmek kolay olmasa gerek. Okul paralı, öğrencilerin ihtiyacı -tabiri caizse- dilenilerek karşılanıyordu.  Booker Washington’u başarılı kılan ne idi? Attar’ın da işaret ettiği gibi derdidir. Dert sahibi ancak gecesini gündüzüne katar. Dert sahihi görevinin asgarisini değil azamisini yapar.  Kitap Timaş Yayınları yayınlamıştır. Vesselam.

 

 

Bu yazı toplam 1981 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.