TÜKETİM BİLİNCİ OLUŞTURMAK / Köşe Yazısı - İsmet TANRIVERDİ

10.04.2015 22:51:41
İsmet TANRIVERDİ

İsmet TANRIVERDİ

               
Tüketim Bilincini Oluşturmak
 
“Eğitimin ana sorunu, kitlelerin tüketim susuzluğunun öğrenme susuzluğuna dönüştürülmesidir.”  Ersin Nazif GÜRDOĞAN
            Çağımızın en önemli hastalıklarından biri, salgın halinde yayılan tüketim alışkanlığıdır. Toplum şifa kabul etmez bir ‘tüketim çılgınlığına’ yakalanmış halde. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde görülen tüketim kültürü, kendi halkını da tüketir bir durum arz etmeye başladı. İnsanların bedensel ve zihinsel güçlerinin bir sınırı olmasına rağmen, arzu ve isteklerinin sınırı elbette yoktur. Ama bununla birlikte; nefsin tüm arzularını gerçekleştirme ihtiyacı da yoktur. Zbigniew Brzezinski’nin yerinde tespitiyle; “Bütün isteklerin karşılandığı bir toplum, hiçbir ahlaki değerlendirme ölçüsünün olmadığı bir toplumdur.” Bu bakımdan gerçek ihtiyaçlarını belirleyebilecek şuuru edinme kişiyi, aileleri ve toplumu mutluluğa götürecek yoldur. Arzularına sınır çizemeyen toplumların asalak haline gelmesi kaçınılmaz bir sondur. Nazif Gürdoğan’ın ifadesiyle; “İsteklerin ihtiyaçların önüne geçmesi, insanın iç dünyasını yoksullaştırırken, dış dünyasını da savaş alanına çevirir ve isteklerin ihtiyaçları aştığı bir toplumda, tüketim çılgınlığı her alanı sarar.”
            Ne üretildiği değil ne kadar tüketildiği önem kazanmış durumda. “Ekonomide üretilen mal ve hizmetler temel ihtiyaçları çoktan aştığından, artık temel ihtiyaçlar değil, suni ihtiyaçlar önem kazanmaya başlamış.” durumda. Tüketimde yarışmaya endekslenmiş insanlığın, bilhassa da insanımızın asıl olarak tüketimde değil, üretimde yarışması gerektiği ise hatırlanılması istenilmeyen bir hatıraya dönmüş.
            Elbette tüketimin, ekonominin can damarı olduğu inkâr edilemez; ama üretim olmadan tüketmek veya üretilenin üzerinde tüketim aşırılığına kaçmak toplumu önlenemez bir uçuruma doğru götürür. Yani tüketimin kaynağı üretim olmakla birlikte tüketimin parametresi üretim değil ihtiyaçlar olmalıdır. Tüketim toplumu olmak belki kısa vadede ekonomiye can verir gibi görülebilir; fakat yarışırcasına, hesapsızca, gereksizce yapılan tüketim uzun vadede canımızı çok acıtır.
 
            Yeryüzünde meydana gelen ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların üstesinden gelmek için öncelikle kitlelerin tüketim sarhoşluğundan kurtarılması gerekir. “Üreten tüketir” felsefesinin  “üreten ihtiyacı kadar tüketir” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir. Yani üretim olmadan tüketim sınırlandırılmalıdır; bunun yanı sıra üreten keyfince veya ürettiği kadar tüketmemelidir. İhtiyacı oranında tüketmeli, ihtiyaç duymadığı bir tüketimden kaçınmalıdır. Bu da insanın gerçek ihtiyaçlarını bilmesi, sermayenin enjekte ettiği tüketim hastalığına bilinçle karşı durmasıyla mümkündür. Yani ciddi bir irade ve sorumluluk hissine sahip bir bilinçle ancak bu hastalıktan kurtulabilinir. Gürdoğan da bu duruma benzer bir çözüm sunar: “Tüketim tutsaklığından kurtulmanın ilk adımı gösterişin büyüsüne kapılmamaktır. Gösteriş yarışının büyüsünü, basit ve yalın yaşamasını bilenler bozabilir.”
            Şüphesiz tüketim toplumunun önüne geçmek için atılacak ilk adım arzu ve isteklerimizi sınırlandırmaktır. Bunu yanı sıra sermayenin, daha çok büyümek için toplumu tüketim tutsağı haline getirme isteğine kişilerde geliştirilecek “boykot kültürü”yle karşı konulabilir. Evet,  “Tüketim ekonomisinin yumuşak karnı, ürettiği ürünlere yapılacak boykottur.”  Çok yönlü bir kavram olan boykot, pasif direnişin en büyük silahıdır. Büyük güçlerin önünde diz çökeceği bir silah. Bu anlamda boykot şüphesiz ki kişilerde hak arama bilincinin üst perdesini ifade etmektedir. Hindistan’ı işgal eden İngiltere’ye diz çökerten de bu boykot bilincidir. Çünkü “Ekonomi devini etkisiz hale getirecek olanlar; günlük hayatı sürdürmek için, pek çoğu gereksiz ve işlevsiz olan endüstriyel ürünleri elinin tersiyle itmesini bilen, sevgiyle silahlanmış insanlardır.”
            Eğitim sistemimizde tüketim bilincini çocuklara küçük yaşlardan itibaren aşılayan dersler konulmalı, hatta bu bilinç tüm derslerin müfredatına serpiştirilmelidir. Ders kitapları hazırlanırken buna uygun metinler ve egzersizler göz ardı edilmemelidir.
            Günümüzde tüketim ekonomisinin ürettiği yapay ihtiyaçları giderme yarışında, toplumun yaşam standardı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu kadar işsizlik, yoksulluk ve sefillik varken, sınırlı kaynaklarla sınırsız isteklerimize direnç oluşturma bilinci geliştirilmelidir.
            Tüketim ekonomisinin insana kurduğu tuzağın önüne geçmenin bir yoldu da peygamberin ahlakıyla ahlaklanmaktır. Eşyaya hâkimiyet eşyanın peşinden koşarak değil, onu peşinden koşturarak gerçekleştirilir. Esas olan üretimi arttırmak değil, sınırsız ihtiyaç ve ihtiraslarımızı sınırlamak olmalıdır.
Tüketim tutsaklığından kurtulmanın ikinci adımı gösteriş büyüsünden vazgeçmektir. Evler her türlü eşyayla adeta müze haline getirilmekte. Sergilenenler kırılmasın diye çocukların hareket alanını oldukça daraltılmakta. Oysa çocuklar, evi kuşatan eşyalardan daha değerlidir. Onların evde oynamasına, koşmasına engel olan her şey kaldırılması gereken fazlalıklardır. Eşyalar yerine zengin bir kütüphane oluşturmak ise yeni bir toplum inşa etmek için en ideal yoldur.
Sonuç olarak tüketim toplumu olarak geleceğin tüketilmemesi bilincini aşılamak önemlidir. Bunun için atılacak adımları özetleyecek olursak:
            “Eğitimin ana sorunu, kitlelerin tüketim susuzluğunun öğrenme susuzluğuna dönüştürülmesidir.” Üretim-tüketim ilişkisi, üretimin hayati önemi, tüketim kültürünün ahlaki boyutu ve gerektiğinde boykot etme iradesi eğitimde verilmesi gereken önemli ilkeler olmalıdır. İhtiyaç dışı, gösteriş amaçlı tüketimin cazibesine kapılmayacak bir ahlak ile donanılmalıdır.
            Makaledeki alıntılar: Ersin Nazif Gürdoğan, Görünmeyen Üniversite, İz Yayınları
 

İsmet TANRIVERDİ 

Bu yazı toplam 4371 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
SALİH
15 Mayıs 2015 Cuma 09:41
09:41
İsmet Hoca yeni yazısını ne zaman yayınlamayı düşünüyor,site editörü bizi bilgilendirirse seviniriz.
Sailih
15 Mayıs 2015 Cuma 09:40
09:40
İsmet Hocam yeni yazısını ne zaman yayınlayacak acaba? Site editör bizi bilgilendirirse memnun olurum
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.