MÜMİNLERİN ANNESİNE UYMAK

25.03.2015 16:45:05

Hamd âlemlerin rabbi olan Allah(cc)’a, salat ve selam Efendimiz(sav)’e, ehli beytine, ashabına ve kıyamete kadar Hakk’a davet edip hayırda önderlik yapacakların üzerine olsun…

Peygamberimizin(sav) muhterem eşi, Ebubekir (ra)nadide kerimesi ve müminlerin annesi Hz.Aişe (ra)…

Hayâ etmenin nadide kişiliğini sergileyen bir şefkat abidesi, müstesna ve nadide bir hanımefendidir. İyiliği, hayâ sahibi olmayı kalbine yerleştirmiş İslam’ın emirlerini özüne ve fıtri duygularına rehber edinmiş kadındır, Müminlerin annesi.

O mümin olan her bir bayana ve müminlerin annelerine candan bağlı olan her bir hanımefendiye örnek bir davranış sergilemişti. Onun bu tavrı aslında bizlere, Allah’tan utanmanın insan hayatındaki ameli duruşunun nasıl olması gerektiğini teşkil etmişti.

Yeteneğiyle, zeki, ilmi seven ve öğrenme gayreti içinde olması hasebiyle daha bekarken edebiyat ve tarihle ilgili bilgiler ile donanmış, ilk eğitimini babası Hz. Ebubekir(ra)’dan almıştır. Evlendikten sonra ilim öğrenme arzusu artarak devam etmiştir ve Hz. Peygamber(sav)’in başarılı öğrencilerinden biri olmuştur. Peygamberimizin, eşleriyle, çocuklarıyla davranışlarını yani aile hayatını Hz. Aişe’nin naklettiği hadislere borçluyuz. Bu yüzden O, Peygamber’den en çok hadis rivayet eden sahabeler arasındaki yerini almıştı.

Gelen âyet-i kerimeleri daha iyi anlayabilmek için Peygambere(sav) sorular sorarak bilgi alır ve aldığı bilgileri hayatına uygulamak için özen gösterirdi. O’ndaki ilmî yetenek, Rasûlullah’ın O’na derin bir sevgi duymasına vesile olmuştu. Peygambere(sav) olan yakınlığı ve ilim arzusu O’nu tefsir ve fıkıh alanında bilgi sahibi yapmış ve ilmî açıdan kadın erkek bütün Müslümanları kıskandıracak bir seviyeye ulaşmıştı.

Hz.Aişe(ra) annemiz sadece yeryüzünde yaşayan erkeklerden değil kabirdekilerden bile hayâ ederdi.

“Ben Resulullah(sav)’ın yüce bedeninin ve babamın defnedildiği kendi odama üzerime de dış kıyafetimi (cilbabımı) almadan girerdim. Ne zaman ki odaya Hz. Ömer(ra) defnedilince;

Vallahi ,Hz. Ömer(ra)’dan haya ettiğim için cilbabıma bürünmeden kabirlerin bulunduğu odaya kesinlikle girmedim.” Diyerek hayâ etmenin önemini vurgulamıştı.

Cenab-ı Allah Kutsal kitabında bizlere;

“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle; cilbablarını üzerlerine sıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp ta eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Allah esirgeyendir, bağışlayandır”(Ahzap-59) ayeti kerimesi ile haya etmenin güzel bir şey olduğunu ve kadınların ayetlerle korunduğunun müjdesini vermektedir.

Ebu Hureyre (ra) rivayetine göre Rasûlullah (sav) bir hadisi şerifinde;

“Cehennem ehlinden iki grup vardır ki ben onları (bu dönemde) görmedim(ilerde çıkacaklar) .Bir topluluk; beraberlerinde sığırkuyrukları gibi sopalar vardır, onunla insanları döverler. Kadınlar giyinmişlerdir, çıplaktırlar, kendileri yoldan sapmışlardır. Başkalarını da saptırırlar. Başları horasan develerinin hörgücü gibidir. Bu kadınlar cennete giremeyecekler ve o cennetin kokusu şu kadar mesafeden hissedildiği halde kokusunu da hissedemeyecekler.”(Müslim,Sahih,Libas 125 H.No;2128;Müslim ;Sahih,Cennet,52) buyurmuştur

Bugün bir Aişe olmak, bir Fatıma veyahut bir Mus’ab olmak bizlere neden ağır geliyor? Onların yolu ahlak, iffet, ihlas ve samimiyet kalkanıyla örülüydü. Bu şekilde davalarını geleceğe taşıdılar. Hiçbir zaman davalarından taviz vermeyip en üstün takva ile yürüdüler. Belki bizler de Asr-ı Saadet sahabelerinden değiliz ama onların gibi bir yaşantıya nefsimizle mücadele ederek ulaşabiliriz. Rabbim cümlemize sevgide ve şefkatte sınır tanımayan ahlak ve iffet abidesi olan sahabelerinden yolundan gitmeyi nasip eylesin.

Selam ve dua ile…

Halim ESER / gencdoku.com

Bu haber toplam 2645 defa okunmuştur

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.

Diğer Haberler