İMTİHANLAR BİREYLERİN VE TOPLUMLARIN RÜŞD SÜREÇLERİDİR
Ülkemiz geçmişten beri birçok sınavla yüz yüze gelmiş, birçok badire atlatmıştır. Yakın zamanda yaşadığımız pandemi, 15 Temmuz darbe girişimi bunlar arasında sayılabilir.
Şüphesiz her imtihanın yarattığı tahribatlar, oluşturduğu riskler, meydana getirdiği kayıplar vardır. Bu durumların oluşturduğu olumsuz havanın yanında önemli bir çıkış yapma, harekete geçme, ataletten kurtulma potansiyelinin de olduğu kanaatindeyiz.
Moğolları küçük bir bölgede hüküm sürerken birden dünyanın tamamında etkin olan, nerede ise dünyaya egemen olmasına neden hadiselerden biri, bir kısım tüccarının Harezm ülkesinde uğradıkları zulüm ve bunun neticesinde ülkenin mevcut liderinin zulme uğrayan halkın intikamını alma çabasıdır. Bu sürecin Osmanlı Devleti’nin temellerinin atılmasında bile et- kileri olmuş, bilim ve teknolojinin merkezinin İslam coğrafyasından, önce Endülüs’e sonra da Batı’ya kay-masına neden olmuştur. Moğolların bu girişimleri ile adeta dünyanın çivisi yerinden oynamıştır.
Bundan mütevellit şunu söyleyebiliriz: Tarihi süreç içerisinde toplumların, devletlerin yaşadıkları imtihanlar ile muktedir olma, kültür ve medeniyet sahasında lokomotifliğe yükselme, bilimsel çalışmalarda şaha kalkmaları arasında bir bağ olduğu kanaatinde yiz. İmtihanlarının gerektirdiği sorumlulukları yerine getirme oranları arasında…
Her insan ve toplum için en önemli sorunlardan biri yaşamının monotonlaşması, hayat senfonisi- nin rutinleşmeye başlamasıdır. Bunun dinamizme kavuşması ve renklileşmeye başlaması şüphesiz beraberinde riskler getirecek, olağan dışı süreçlerle karşı karşıya getirebilecektir. 15 Temmuz darbe girişimi ülkemizin bu minvalde yakın zamanda yaşadığı önemli badirelerden biridir. Bu süreç barındırdığı risklerin yanında ülkenin birçok kurumunda, hantal ve çürümüş yanlarının temizlemesine, yaralarının pansuman edilme imkânı doğurmuştur aynı zaman- da.
Temel nokta burada şudur: İçinden geçtiği imtihanlarda bireylerin, sivil toplum kuruluşlarının, devlet erkinin gösterdiği performans, risk yönetim dinamizmi ve motivasyonu, potansiyelini sahada göster- me iradesi, meselenin mihenk taşıdır. Bahsi geçen noktalarda yüksek bir performansın gösterilmesi sürecin sıhhati ve imkâna dönüştürülmesi açısından elzemdir.
Bölgemizde yaşanan deprem, şüphesiz hafızamı- zın almakta zorlandığı kayıplara ve yıkımlara, uzun sürede telafisi zor bazı tahribatlara neden oldu. Ade- ta depremden önce, depremden sonra şeklinde bir milat oluşturdu demek mümkün. Çünkü görebildiğimiz kadar bölgemiz son 2-3 yüzyıldır böylesi bir imtihanla karşılaşmamış.
Sürecin ilk şokunu atlattık hamd olsun. Toplumun her bireyi, her organizasyonu imtihanını iyi bir şekil- de verdi. Kimi yardım kuruluşlarında gönüllü olurken, kimi enkaz kaldırma çalışmalarında elini taşın altına koydu. Evinin bir köşesini deprem mağdurlarına açtı. Ekmeğini ikiye bölüp paylaştı. Evinde hala 3-4 aile misafir edenlerimiz var.
Sosyal psikologlar, bu tür imtihanların toplumlar arasında kaynaşma ve dayanışma, ortak hedeflere odaklanıp geleceğe yürüme potansiyellerine vurgu yaparlar.
Çevremizi uzun bir süre etkisi altına alacağı görünen depremin bundan sonraki süreçte de hepimize yüklediği sorumluluklar vardır. Bunların başında mukim olduğumuz yerde, şehirde yaraların sarılması konusunda yapılan çalışmalara destek vermemiz, görebildiğimiz ve imkanlarımız dahilinde olan konularda inisiyatif almamız, günlük sorumluluklarımız, meşguliyetimiz ne olursa olsun, çalışmalarımızın, gündemimizin bir boyutunun deprem mağdurları olmasıdır.
Süreç, kardeşlik iklimini sürekli canlı tutmamız, en esaslı bir şekilde ensar-muhacir dayanışması göstermemiz gereken bir süreçtir. Ülkenin her şehrinin, her ferdinin bu bilinçle hareket etmesinin istikbalimiz açısından hayati bir öneminin olduğunu düşünüyoruz. Nasıl ki bir yöneticinin zaafı, kibri İslam dünyasının tarumar edilmesinde etkin rol oynamışsa, diğer taraftan zulme uğrayan bir millet güçlü bir lider etrafında kenetlenerek birlik ve beraberliğini korudu ğunda dünyaya egemen olacak bir güce ulaşabilmektedir. Yaşanan kayıpları geri getirmek mümkün olmamakla birlikte, aydınlık bir geleceğin inşaa edilmesinde bu süreçte sabırlı, metanetli ve aklıselim davranışlarımızın etkili olacağı açıktır.
Ülkemizi, değerlerimizi, medeniyetimizi aydınlık yarınlara taşımak, yaralarımızı sarmak ancak ve ancak kardeşlik hukukunun gereklerini hakkıyla yerine getirmekle mümkündür. Kardeşlik hukukunun gereklerini getirdiğimizde imtihanların imkânlara dönüştüğünü, yaralarımızın, bünyemizin çok daha güçlenmesine vesile olduğunu göreceğiz. Peygamber Efendimizin (s.a.v) buyurdukları gibi:
“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acı- makta ve birbirlerini korumakta bir vücuda ben- zerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalı-ğa tutulurlar.” (Buhârî, Edeb 27; Müslim, Birr 66)
