ENTELEKTÜEL BİR DEVRİMCİ; FARUKİ

21.05.2015 17:58:38
ENTELEKTÜEL BİR DEVRİMCİ; FARUKİ

 
       ENTELEKTÜEL BİR DEVRİMCİ İSMAİL RACİ FARUKİ

      Bilginin İslamileştirilmesi konusunda öncü bir şuur, öncü bir kale, öncü bir kervansarayolan Faruki 21 Ocak 1921`de Filistin`in Yafa şehrinde doğdu. Babası Abdulhüda Faruki İslami ilimlerde derin bilgiye sahip bir kadıydı. İslami  eğitimine babasının gözetiminde evde ve mescitlerde başladı. İlk ve orta öğrenimini Saint Joseph Koleji`nde yaptı. Felsefe öğrencisi  olarak girdiği Beyrut Amerikan Üniversitesi`nden 1941`de mezun oldu. 1945-1948 yılları arasında Celîle`nin son Filistinli valisi olarak  görev yaptı. Görevi süresince Filistinlilerin haklarının ısrarlı bir savunucusu oldu.1948`de İsrail kurulup Filistin`in işgal edilmesi üzerine akrabalarının birçoğu Beyrut`a iltica etmişlerdi. O ilk önce direnişe katıldı, ardından Müslümanlar arasındaki ihtilaflardan dolayı ABD’ye göç etti. Bu davası yolunda mücadelesini asla engellemeyecekti.  
    1949`da Indiana ve 1951`de Harvard  üniversitelerinde felsefe alanında yüksek lisans yaptı. 1952`de "Değerin Metafiziği ve Epistemolojisi" konulu doktora tezini  tamamladı. Aldığı bilgilerin ne kadar İslami olup olmadığını soruyordu kendine, cevabı bulmak için Mısır da tekrar doktora yapma kararı aldı.  Ezher Üniversitesi`nde üç yıl süreyle şer`î ilimler alanında öğrenim gördü. Amerika’ya döndüğünde Faruki, Amerika`daki Müslüman  öğrencilerin kültürel dayanışmasını sağlamak amacıyla 1963`te kurulan Müslüman Öğrenci Birliği mensuplarıyla yakınlık kurarak ilmî ve fikrî konularda onlara rehberlik yaptı. 1968`de din ilimleri profesörü olarak Philadelphia Temple Üniversitesi`ne geçen, gittiği her yerde İslam adına bir şeyler yapma derdinde olan Faruki burada da İslâm araştırmaları bölümünü kurdu. 1970`li yıllarda bir İslâm koleji veya üniversitesi kurulması için çalışmalara girişti. Bu teşebbüsleri sonunda  Chicago`da American Islamic College kuruldu. Başkanı olduğu bu müessesedeki görevini şehadetine yakın bir zamana kadar yürüttü.   1972`de kurucu başkanı olduğu Müslüman Sosyal Bilim Adamları Derneği, Fârûkî`nin Amerika`daki teşkilatçı faaliyetlerinin ikinci önemli basamağını oluşturdu. Bu dernek Amerika Birleşik Devletleri  üniversitelerinde çalışan Müslüman hoca ve öğrenciler için  önemli bir kültür merkezi haline geldi. Bu teşebbüslerin milletlerarası çaptaki diğer önemli sonucu Uluslararası İslam Düşüncesi Enstitüsü 1981`deki kuruluşu oldu. Kuzey Amerika`da büyük bir İslâm araştırmaları merkezi haline gelen bu enstitünün özellikle "Bilginin  İslâmîleştirilmesi" yolundaki araştırma programlarının belirlenmesinde Fârûkî`nin öncü bir rolü oldu. Bilgiyi batılı vasfından kurtararak ona İslâmî bir hüviyet kazandırma çabası  “Bilgiyi İslamileştirmek”.   Müslümanların tehlikeli bir bunalım geçirmekte olduğuna ve bilim alanında bir gerileme yaşadığına işaret etmekte.  Bilgiyi İslamileştirmek, Müslüman bilginlerin yüzeysel ve zararlı eğitim düzenleme yöntemlerinden vazgeçmeleri demek. Onlar için eğitimde yapılacak düzenleme çağdaş bilginin İslamileştirilmesi demek.  Bu vazife, zamanlarının ilmini hazmetmiş ve sonraki nesillere İslâmî kültür ile medeniyet mirası bırakmış atalarımızın (İslamiyet adına, Kur’an-ı Mübin adına) yüklendiğinin aynı, ama hacimce ondan daha büyük bir görevdir.
       Bu çalışmada Faruki, ümmetin çok tehlikeli bir bunalım geçirmekte olduğunu belirtti. Ama yalnızca bunalımı belirtmekle kalmadı, aynı zamanda ümmete sağlığını iade edecek ve kendisi için tayin edilmiş sorumlu dünya liderliği mevkiine yöneltecek kesin bir tedaviyi uygulamaya da çabaladı.Faruki meramını şöyle dillendiriyor “ İçinde yaşadığımız dönemde İslam ümmeti tehlikeli bir durumla karşı karşıyadır. Biz korkunç bir ikilemin boynuzlarına yakalanmış durumdayız. Ya "bilim"i alacak ve dinimizi ondan apayrı, öznel ve şahsi bir alana kapayacağız, ya da dinimizi düşünce ve hayatımızın temeli kılarak şerefyab olacak, buna karşılık "bilim" alanındaki zaafımızı ve onun sağlayacağı güçten yoksun kalmayı sürdüreceğiz. Bu, bence yanlış vazedilmiş bir ikilemdir.”
Eğitimin “modern” ve “İslami” olmak üzere iki koldan yürütülmesine bir karşı çıkıştı bu çalışma. Ve Bilginin İslamileştirilmesini sağlayacak beş adım şöyle sıralandı.
1- Modern disiplinleri iyice öğrenmek
2- İslami birikimi iyice öğrenmek
3- Modern bilginin her alanına İslam’ın özel irtibatını sağlamak
4- İslami kültür birikimiyle modern bilgi arasında geçerli bir sentez için         yollar aramak
5- İslami düşünceyi Allah’ın (CC) yaratıştaki ilahi tarzlarını keşfedecek bir yörüngeye oturtmak
    Atasoy Müftüoğlu  "İslam ümmeti akla veda ettiği gün tarihe de veda etti. Yeniden tarihe dönmesi için yeniden akla dönmesi gerekli. Araçsal bir aklı kastetmiyorum, vahiyle uzlaşmış bir aklı kastediyorum. Fakat çarpıcıdır, yeniden İslam dünyası mistisizme dönüyor. Bu ümmetin asla ve kat’a bir geleceği olmayacak demektir. Çünkü şu anda tarihsel bağlamda neo-liberal bir işgal ve istila yaşıyoruz. Biz bunu fark etmiyoruz. Demokrasinin modern zamanlarda bir dekor olduğunu Müslümanların öğrenmesi gerekiyor. Asıl büyük kararların sermaye tarafından verildiğini öğrenmek gerekiyor. " diyordu. Ve bunun için İsmail Raci El Farukî’yi özlüyoruz. Atasoy Hoca, İsmail Raci'nin geçmiş ile avunup duran biri olmak yerine yaşadığı günü sorgulayan, modern ilme İslami perspektiften bakarak bilgiyi (ilmi) İslamileştiren entelektüel devrimci bir aydın olduğu için özlüyoruz, diyor. Yine ona göre, biz epistemolojik bunalımdan kurtulmak için Farukî’nin işaret ettiği mesajları yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor.
         Ne doğunun adamı ne de batının. Doğunun hüzünlerini, kaygılarını ve duygularını batıya taşıyan adam. Vefat haberini Türkiye’de ilk duyuran Mustafa Özcan Faruki hakkında şöyle diyecekti; “Öncü... Davetçi... Derdi olan bir insan...  Organizatörlük yönü ağır basıyor… Sadece akademisyen  olsaydı bir sorun teşkil etmeyecekti, o davasını teşkilatlı bir organizasyonla pratik hayata taşımaya çalışıyordu.”  Mahmut Esad Coşan Hocaefendi ise Faruki’yi şu sözlerle anacaktı; Rahmetli, merhum, Amerika`daki meşhur profesör İsmail Farukî`nin ortaya koyduğu Bilginin İslamlaştırılması, yâni bilgilerdeki İslâm`a aykırı olan komploların ayıklanması ve İslam’ca güzel ve doğru bilgilerin düzeltilerek insanlara öğretilmesi diye bir konu var, bizler için çok önemli. Faruki, birçok alanda ki derin bilgileri ile tam bir Müslüman âlim örneğiydi. Felsefe, tarih ve sosyal bilimlerde uzmandı. Arapça, İngilizce ve Fransızca’yı ana dili gibi biliyordu. Profesör Cemal Berzenci, Faruki ile olan bir hatırasını şöyle anlatıyor; “1972 ‘de farklı dinlerden oluşan bir toplulukla beraber Faruki’yi de evime davet ettim ve sohbetten sonra bir papaz “bu akşam,Hıristiyanlıkla ilgili son otuz yılda edindiğim bilgilerden fazlasını öğrendim” dedi.”
      Faruki Siyonizm karşıtıydı. Filistin ulusal davası ve Siyonizm arasındaki tarihi anlaşmazlığa İslami bir perspektiften bakarak İsrail`i parçalamanın İslam topluluğu için dinsel bir yükümlülük (farz-ı kifaye) olduğuna inandı. Amerikan İsrail lobisinin resmi bülteni Yakın Doğu Raporu tarafından Faruki `İsrail`i yıkmak isteyen adam` olarak adlandırıldı. Darusselamın Hebrew Üniversitesinde onun fikirlerini konu alan bir konferans düzenlendi. Konferansın son önergesinde Faruki İsrail`in `en tehlikeli düşmanı` olarak tanımlandı. Fârûkî ve eşi Lois Lamyâ, 27 Mayıs 1986`da Pennsylvania daki evlerinde sahur vaktinde bıçaklı bir saldırıya uğrayarak şehit edildiler. Olay Amerikan basınında ısrarla göz ardı edilmesine rağmen İslâm dünyasında geniş yankılar uyandırdı.
       Faruki, kolayı yani salt teorisyen olmayı seçmedi, zoru yani pratisyen olmayı seçti. Ümmet bilincine sahipti. Medeniyetimizin kadim köklerine inmeyi ve hâkim kılmayı çözüm olarak gördü. İnandıklarını savundu, bu uğurda yaşadı ve şehit edildi. Faruki, fikir bazında bizlere 25 kitap, yüzden çok araştırma ve bir kısmı hala orijinal dili İngilizce olan akademik makaleler bırakmış, birçok eseri Arapça’ ya ve Türkçe ’ye çevrilmiştir. Kendisi de İngilizce ve Arapçadan oldukça fazla eser tercüme etmişti. Faruki’nin çalışmaları dört ana başlıkta toplanabilir;
1-) İslam Kültür Atlası (Kitap, Faruki ve eşi Lumia şehid edildiklerinde daha matbaadaydı. Kitabın önsözünü kaleme alan Hişam Talib, Atlasın “Anne ve Babasız yetim olarak doğduğunu” kaydetti.
2-) Karşılaştırmalı Dinler Tarihi,
3-) Siyonizm Fenomeni
4-) Bilginin İslamileştirilmesi.
 
Not:Yazımız değişik kaynaklar taranarak ve bu kaynaklardan alıntılar yapılarak hazırlanmıştır.
HASAN UYAR

Bu haber toplam 2774 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
Bilal
21 Mayıs 2015 Perşembe 19:27
19:27
Allah razı olsun.Güzel olmuş
141.196.156.38
Diğer Haberler

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.