Kâhta’da “Endülüs Havzası” Paneli Düzenlendi

29.04.2017 13:46:41
Kâhta’da “Endülüs Havzası” Paneli Düzenlendi

 Kâhta’da “Endülüs Havzası” Paneli Düzenlendi

Kâhta’da, Eğitimle Diriliş Derneği tarafından, ‘İslam Medeniyeti Havzaları: Endülüs’ paneli düzenlendi.

METEM Konferans Salonu’nda düzenlenen panele, eğitim yöneticileri, akademisyenler, kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.

Eğitimci Mehmet Ali Çetin’in yönettiği panele, konuşmacı olarak Eğitimci Bilal Akgül ve Eğitimci Fuat Yılancı katıldı.

İlk sözü alan panel yöneticisi Mehmet Ali Çetin, İslam medeniyetinin oluşum sürecinin Medine’de başladığını, Emevilerle yükseliş dönemine girdiğini, Abbasiler ve Endülüs’te zirve noktasına ulaştığını dile getirdi. Çetin sözlerine şöyle son verdi:” İslam anlayışının neticesidir ki parlak dönemlerinde en büyük kütüphanesine (Takriben 400.000 ile 1.000.000 cilt kitap),471 cami,213.077 ev, 60.300 resmi konuta,80.455 iş yerine sahip olan Kurtuba şehri 1.000.000 nüfusuyla zamanının tartışmasız en büyük şehirlerinden biri haline gelmiştir.”

Daha sonra sözü alan Eğitimci Bilal Akgül, Endülüs Havzası ile ilgili genel bir çerçeve çizmeye çalışacağını dile getirdi. Eğitimci Akgül, Endülüs’ün 711 ile 1492 yılları arasında Müslümanlar tarafından yönetildiğini, burada muazzam bir medeniyet inşaa edildiğini, bundan dolayı da 9. yüzyılın Doğu Müslümanlarının yüzyılı, 10. Yüzyılın ise Batı (Endülüs)  Müslümanlarının yüzyılı olarak kabul edildiğini söyledi.

Akgül sözlerine şöyle devam etti: ”Kütüphanesinin zenginliği kişilerin “elit” kabul edilmesinin ölçütü olarak görülmüştür. Şahsi kütüphanelerdeki kitap sayısının 400 binlerle ifade edilmesi, nerede ise her mahallede zengin kütüphanelerin oluşturulması bu anlamda dikkate değerdir. İlim erbabı için kurulan kitap çarşıları meşhurdur. Buraya dünyanın dört bir tarafından gelen kitaplar ve kitap meraklıları için bir buluşma mekânı haline gelmiştir.”

Endülüs ‘te yapılan eğitimde dinin temel hedeflerinin eğitimin de temel hedefleri olarak tespit edildiğini, bundan dolayı da eğitimin ilk aşamalarında Kur’an öğretimine ve dini bilgilerin tedrisine önem verildiğini ifade etti. Eğitim sisteminin hazırlanmasında devletin müdahalesinin zayıf olduğunu söyleyen Akgül, şöyle devam etti: ”Eğitim sisteminin hazırlanmasında ve uygulanmasında devletin herhangi bir rolünün olmaması, bu ve benzeri konulardaki inisiyatifin tamamen müderrislerde ve halkta olması dikkat çekicidir. Eğitimin ihtiyaçlarının karşılanmasında vakıf sisteminin ve halk desteğinin merkezi rol oynadığını da özellikle belirtmek gerekir. Ekonomik açıdan mevcut yönetimlerin desteğine gerek kalmayacak bir sistem geliştirilmesi, araştırma, üretme ruhunun tetikleyici unsurları arasında sayılmıştır”

Eğitimci Akgül: ”Nobel ödüllü Fransız Fizikçi Pierre Curie: ”Endülüs’ten otuz kitap bize kaldı, atomu parçalayabildik. Eğer yakılan bir milyon kitabın yarısı kalmış olsaydı çoktan uzayda galaksiler arasında olurduk diyor” diyerek konuşmasına son verdi.

Son olarak söz alan Eğitimci Fuat Yılancı Endülüs’te birçok bilim adamının yetiştiğini burada temsili olarak İbn Hazm, İbn Tufeyl ve İbn Rüşd'ü ele alacağını söyleyerek konuşmasına başladı.

İlk olarak İbni Hazm’ı ele alan Yılancı şunları söyledi: “İslam âleminde itikadi görüşleri ayrıntılı bir şekilde inceleyip eleştiren önemli bir âlim olarak kabul edilir. İbn Hazm'a göre Kelamcılar, Kur’an ve sünnetin yanı sıra Mantık ve Felsefe bilmediklerinden itikadi esasları kanıtlamada ve savunmada yetersiz kalmışlardır. O’na göre itikadi konularda felsefe ve mantık bilmek şarttır. Tüm hayatını fikri ve siyasi mücadelelere veren İbn Hazm, inandığı değerler uğruna hapse atılmış ve büyük sıkıntılara katlanmış, eserleri gözleri önünde yakılmasına rağmen fikirlerinden asla ödün vermemiştir. İbn Hazm 72 yaşında bu âlemden göç etmiştir.”

İkinci ilim adamı olarak İbn Tufeyl’i elen alan Yılancı, İbn Tufeyl’in, 1106'da Gırnata'da doğduğunu, 1186'da Marakeş'te vefat ettiğini, İşraki felsefenin Endülüs'teki en önemli temsilcilerinden olduğunu, uğraştığı ve eserler verdiği konuların tıp, felsefe ve astronomi olduğunu, günümüze ulaşan ve tüm dünyada tanınmasını sağlayan eserinin ise Hayy bin Yekzan olduğunu ifade etti.

Ele alacağı son ilim adamının İbn Rüşd olduğunu söyleyen Yılancı sözlerine şöyle devam etti:” O, bütün ömrü boyunca sadece iki gece kitap okumamıştı. Biri evlendiği gece diğeri de Kadı olan babasını kaybettiği geceydi. İbn Rüşd; Felsefesini, Felsefe- Din üzerinde temellendirmeye çalışmıştır. O, Meşai'lerden farklı olarak felsefe açısından dinin değil, din açısından felsefenin meşruiyetini ve konumunu belirlemeye çalışmış, kuvvetli imana sahip olmanın yani inanmanın akletmek, anlamak ve bilmekten geçtiğini söyleyerek din ile felsefenin uzlaştığını ileri sürmüştür.”

Panel, yoğun soru cevap faslı ile sona erdi

Bu haber toplam 6415 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.