Korkaklar Tarih Yazamaz Bilader
Bizler, arka sokakların çocuklarıyız bilader.
Yalın ayaklıların mesken edindiği…
Başı çıplakların kol gezdiği…
Bizler, yasak türkülerin emzirdiği çocuklarız bilader..
Yasak aşkların…
En kuytu meskenlerde, en kuytu kelimelerle dile gelen ezgilerin…
Davanın bilenmişliğini, davanın yükünü en narin omuzlarında taşımaya talip garipleriz bilader.
Bizler, her daim, yasak davaların peşinde yalın ayak koşan biçareleriz bilader …
Karnına bağladığı taşlarla aşkına sadakatini ilan eden…
Aşkın zirvesini bir hurmanın gölgesine sığdırabilen… Dağları delen aşkları…
Bizler, ”Gözümün gördüğü hiçbir şeyden korkmam“ diyenleri rehber edinen, yoldaş edinen “aşağı” tabakalarız bilader…
"Heybetini gizli tut ya Hamza, yürüyüşün ölümü korkutuyor.” Diyenleri…
Mağaranın en açık yerinde düşmanın parmak uçlarının bize dokunduğu en hassas zamanda dahi “davanın geleceği” dışında korku nedir bilmeyenleri üstad edinen...
Dosta sadakati yaşam amacı belleyen...
Bizler, ateş binasının içine atılma anında dahi “Hasbinallah ve ni’mel vekil” sözü dışında dilinden bir tek laf çıkmayan bir peygamberin yolundayız bilader…
Allah’ın yardımı dışında kapılarını her yardıma kapatan asi ruhlarız.
“Ehad” ı azık, çölleri mesken edinen, hür olmayı düstur edinen bir garip yolun yolcusuyuz bilader.
Ne taşın ağırlığının ne de çölün sıcaklığının teni aşabildiği bir davanın talebeleriyiz.
Bizler, ateş çukurlarına atılan ve “Hazırladıkları hendekleri tutuşturulmuş ateşle doldurarak, onun çevresinde oturup, iman edenlere, davalarından dönmeleri için yapılan işkenceyi seyreden” çağdaş zalimlere karşı hakkın şahitliğini yapan mazlumlarız bilader.
Ne göklere ulaşan ateşin alevleri ne de içimizdeki ahmakların lakırdıları ruhlarımıza tesir eder.
Korkaklar tarih yazamaz bilader.
Onlar ancak yenilgilerini yazabilirler.
Aldanmışlıklarının, basiretsizliklerinin, ihanetlerinin tarihini…
Kalplerinin en hassas, en ücra, en mahrem yerlerini işgal edenlerin tarihini…
Bizler, “Hakiki imânı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir.“ şiarını düstur edinen bir medeniyetin müntesipleriyiz bilader.
“Bir acayip derde düştüm herkes gider karına \ Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına\ Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına \ Rızkımı veren Huda’dır kula minnet eylemem” diyen bir kültürün müntesipleriyiz bilader.
“Sırat-i müstakim üzre rahimi gözetmeyi” varoluş amacı belleyen yoksullarız bilader.