TENKİTLE DEĞİL TEBLİĞLE YÜKÜMLÜYÜZ / Köşe Yazısı - Fahrettin GÜN

29.04.2021 17:38:32
Fahrettin GÜN

Fahrettin GÜN

 TENKİTLE DEĞİL TEBLİĞLE YÜKÜMLÜYÜZ 

Rahmetli Fethi Gemuhluoğlu İslam dünyasının gelişememesinin veya geri kalmasının temel problemlerden biri olarak zamanını tebliğle değil tenkidle geçirmiş olmasını gösterir. Bir sorun sıralaması ya da önceliği yapıldığında Gemuhluoğlu’nun yaklaşımı nereye tekabül eder? İslam dünyasının hali pür maline bakıldığında çözüm merkezli değil tenkid merkezli yaklaşımın etkili olmasından bahsetmek mümkün müdür? 

Bizim sosyal ve siyasal tüm meselelerde referansımız Kur’an-ı Kerim ve Peygamber (a.s)’in hayatıdır. Birçok ayette lüzumsuz şeylerden, boş işlerden uzak durulmasını telkin eder Kuran-ı Kerim. "Ve onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler. Boş yere söylenilen sözden ve işlerden sakınırlar." (Mü'minun, 23/3) ayetinde olduğu gibi. Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur.(Necm 53) “ ayetinde olduğu gibi kişiyi sürekli çalışmaya, işine-hedefine odaklanmaya sevk eden ayetlerin sayısı da az değildir. 

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) hayatına baktığımızda yine tartışma üslubundan uzak bir yaklaşımının olduğunu, bilakis muhatabı kim olursa olsun, mesele ne olursa olsun tebliğci vasfının sürekli ön planda olduğunu görüyoruz. Soru sorarken bile Efendimizin yakasına yapışma gereği duyan Ebu Zerr (r.a) i hatırlayın. Ya da mescidin bir köşesinde küçük abdestini bozan bedeviye yaklaşımını… Etrafındaki sahabi yapılan harekete şiddetle müdahale etme girişiminde bulunduğunda Efendimizin onları nasıl teskin ettiğini ve muhatabına emri bil maruf ve marufta nehyi anil münkerde bulunmasını hatırlayın. 

Peki, aynı soruyu soran farklı kişilere sahip oldukları karaktere, zaaflarına, psikolojilerine göre cevap vermesi… Muhatabını bir bütün olarak kuşatan, tartışmadan kaçınan, kişinin kendisiyle çatışmadan yüzleşmesine imkân veren bir üslup… 

Bu üslubu yüzyıllardır İslam dünyası olarak kaybettik. Bu üslubu kaybettiğimizden beri kendimizi yenileme, yeni ufuklara açılma ruhumuzu da kaybettik. Bu üslubu kaybettiğimizden beri fetih duygumuz köreldi. Ülkeleri fethetme duygusunun insanların kalbini fethetmekten geçtiğini unuttuk. Bunu unuttuğumuzdan beri de asli gündemlerimizle hemhal olmaktan, meselelerimizde önceliklerimizi belirlemede sorun yaşadık. Tali meselelerle asli meselelerin yerini karıştırdı 

Ülkemizin, toplumumuzun dün olduğundan çok daha fazla İslam’ın ilkelerini bilmeye, asli konularının gündemleştirilmesine ihtiyacı var. Gençlerimizin İslam’a ihtiyacı var. İslami camiaların, STK’ların bu konuda çok daha fazla öz eleştiri yapmaları, gündemlerini sorgulamaları gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü yükün önemli bir kısmı bunların sırtında. 

Davet, şüphesiz fertleri ve toplumları diriltme özelliğine sahiptir. Davet bilinci beden ve ruh sağlığının önemli teminatlarından biridir. Kendi arınmasının yanında çevresinin arınmasında da inisiyatif alan kişilerin bir bütün olarak güçleneceği, bileneceği, mukavemet yeteneğinin artacağı açıktır. 

Tabı şunu hatırlatmakta fayda görüyoruz. Tebliği öncelemek, bir bütün olarak tenkidi ötelediğimiz, gereksiz gördüğümüz anlamına gelmesin. Tenkidi küçümsediğimiz... Davaları ayakta tutan, geliştiren etkenlerden biri tenkid mekanizmasının işlevselliğidir. Çarklarının fonksiyoner olmasıdır. İstişareleri rahmete dönüştüren olaylara ve sorunlara farklı perspektiften bakabilmektir. Bu da ancak farklı yaklaşımlarla, eleştirel bakışlarla mümkündür. 

Dikkate alınması gereken husus, davranışların ve konuşmaların merkezine konulan şeyin ne olduğudur. İstikametin rotasını neyin belirlediğidir. Ana gündemin ne olduğudur. Davet tüm bunların ana mihveridir kanaatimizce. Tenkid, ancak davetin amacına uygun bir şekilde gerçekleşmesinin bir aracıdır. Önemli bir aracıdır. Davet amaç, tenkid, amacın hikmetli bir şekilde gerçekleşmesinin vasıtası. 

İslam dünyasının son birkaç yüzyıldır ruhunu kaybettiği ifade ediliyor. Rüştümüzü kaybettiğimiz, kendimiz olmadığımız, başkası olarak hayatımızı devam ettirmeye çalıştığımız sık sık dile getiriliyor. Mevlana’nın vurgusu ile pergelin sabit ayağının laçkalaştığı, görevini ifa edemediği dile getiriliyor. Doğru.  

Öze dönüş, rahmetli Cemalettin Afgani ’nin hareket metodunun temel sacayaklarından biri idi. Öze dönüş, davete dönmektir kanaatimizce, emri maruf nehyi anil münkeri yeniden hayatımızın temeline yerleştirmektir. Bir temel hayat ilkesi haline getirmektir daveti. 

“Asra andolsun ki bütün insanlar ziyan içindedir. Ancak, iman edip sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” (Asr Suresi) 

 

Bu yazı toplam 2025 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.