MEDYANIN GÜCÜ / Köşe Yazısı - Ömer ELVEREN

31.03.2022 21:41:42
Ömer ELVEREN

Ömer ELVEREN

 

 

 MEDYANIN GÜCÜ

Toplu yaşam tarzlarının terk edildiği; bireysel yaşam tarzlarının ön plana çıktığı modern çağda bireylerin en yakın arkadaşı, yardımcısı hatta hayat rehberi medya olmuştur. Hayatın her alanında zihinlerde meydan gelen soru işaretleri karşısında ilk başvuru kaynağı haline gelmiştir. Dördüncü güç olarak tanımlanan medya kavramı artık birinci güç durumuna gelmiş görünmektedir. Yasama, yürütme ve yargılamanın çoğu zaman medyaya göre şekillendiği dünyamızda, medyaya dördüncü güç demek artık haksızlık olsa gerek.
 Her alanda olduğu gibi iletişim alanında değişim büyük bir hızla devam etmektedir. Her geçen gün medyanın araçları daha da farklılaştırmakta ve etkili hale gelmektedir. Günümüzde gazete, dergi, radyo, televizyon, internet medyanın en önemli araçlarındandır. Medya, sosyal iletişim sürecinin en önemli organizatörlerinden biri haline gelmiştir. Son çeyrek yüzyılda olağanüstü gelişme gösteren medya, sosyal hayatımızın başlıca aktörü haline gelmiş, medyanın verdiği bilgilere göre hayatımız şekillenmektedir.
Hayatımızın her alanında medyanın rehberliği ön plana çıkmış, bilginin doğruluğundan çok, medyadaki ifade şekline odaklanmış durumdayız. İnsanlık, analiz, değerlendirme , eleştirme, muhakeme yetilerini bir kenara bırakarak medyanın elinde bir oyuncağa dönüşmüştür.
 Medya organizatörleri bireyselleşmenin ve tüketim çılgınlığının had safhaya çıktığı bu çağda bilginin doğruluğundan çok inandırıcılığına daha önem vermektedirler. Verilmek istenen mesajın doğruluğu pek önemli görülmemekte, medyanın sahip olduğu imkanlar sayesinde doğrulukla alakası olmayan yanlış bilgiler, doğru bilgilerden daha çok inandırıcı kılınmakta ve ilgi görmektedir.
İnsanlık, yeniden şekillenen dünyada medyaya ait bir takım evrensel ilkeleri ortaya koyamadığı ve oluşturamadığı taktirde yeni kaos ortamları kaçınılmaz olacaktır. Medyanın yanıltmaları sayesinde derman yerine, zehir içer hale gelecektir.
“Yapılan bilimsel araştırmalarda, 83 milyon nüfuslu ülkemizde herhangi bir cihaz vasıtasıyla internet kullanan kişi sayısı 62,07 milyon. Yani nüfusun yüzde 72 si internet kullanıcısı. İnternet kullanıcılarının sayısı geçtiğimiz 2020 Ocak ayından bu yılın 2021 Ocak ayına kadar 2,4 milyon artarak yüzde 4’lük bir artış yaşanmasına yol açmıştır. Bir günde ortalama 7 saat 29 dakikayı internette geçiriyoruz, 2 saat 51 dakika sosyal medya kullanıyoruz, 3 saat 4 dakika televizyon seyrediyoruz,1 saat 21 dakikamızı müzik dinleme uygulamalarında geçiriyoruz, 58 dakikamızı oyunlarla geçiriyoruz.
Bu araştırmalar ve yapılan değerlendirmeler; görsel, işitsel ve yazılı medya karşısında savunmasız bir alıcı durumunda bulunan çocuk, genç ve yetişkinlerin, çocukluk döneminden başlayarak medya karşısında bilinçlendirilmelerinin gerekliliği aciliyet arz etmektedir.
Medyada yapılan haberin verilen bilginin hangi kriterlere göre şekillenmesi gerektiği netleştirilmelidir. Verilen bilgiler, herkesin faydasına olacak birtakım evrensel ahlaki kriterlere dayanmalıdır. Bilgiler evrensel ahlaki kriterlere dayanmadığı zaman ahlaktan yoksun bilgi ortaya çıkacaktır. “Ahlaka dayanmayan bilgi başka bir ifade ile “ahlaksız bilgi”, şahsi çıkarlara ve menfaatlere hizmet edecek konuma gelerek başkalarına zarar verir mahiyette olacaktır. Doğruluk, tutarlılık, ahlakilik ve insanlık gibi değerlerin gölgesinden mahrum bırakılan ve sadece menfaat aracı edinilen bilgi, menfaat, çıkar ve sömürüye hizmet edecektir. Dolayısıyla bu bilgi, dünyanın bir kısmına para, petrol, refah ve huzur getirirken dünyanın öbür kısmına gözyaşı, acı ve sefalet getirmektedir.
Ahlaki ilkeler ve değerlerden bağımsız olarak gelişen medyanın yeryüzünde yaygınlaştırdığı ahlaksız bilgiler en önemli tüketim ve sömürü aracı haline gelmektedir. Ahlaki ilkeler ve değerlerden yoksun olarak gelişen  bilgi ve onun ürünü olan teknoloji, dünyaya fayda yerine, zarar veren bir silaha dönüşebilir. “Dünyanın bir yerinde bilgi, düşünce ve çalışmaya dayalı olarak üretilmiş olan birçok bomba ve silah, ahlaki hassasiyetten mahrum sadece bilgi bombardımanı altında yetişmiş olan nice eller vasıtasıyla dünyanın başka bir yerinde masum çocukların üstüne yakıcı yağmur damlaları gibi yağmaktadır. Realiteye yansıyan bu fotoğraf, son asırda bilginin artmış olması ve bilgiye ulaşım yollarının kolaylaşması ve çoğalmasına rağmen etik değerlere dayanmayan bilginin, dünyaya beklenen huzur ve saadeti getiremediğini göstermektedir. Bunun da en büyük sebebi; bilginin ahlaki ilke ve hassasiyetlerle bağlantılı olarak değil de onlardan bağımsız bir gelişim süreci geçirmesidir. İşte bu durum, beraberinde bilginin etikliği problemini gündeme getirmektedir.”(1)
Her yönüyle hayatımıza etki eden medyaya yaklaşım tarzımızı belirlemek, bu tarzımızı çevremize ve çocuklarımıza da öğretme mecburiyetinde olduğumuzu bilmek zorundayız.  Medya ile aramızdaki bağlantı bilinçli ve sağlıklı bir etkinlik biçiminde gerçekleşmelidir. Günümüzde çocukların da tüketimin hedef kitlesi olduğu ve onlara yönelik yayınların ağırlık kazandığı göz önüne alındığında anne-baba ve çocukların medyanın zararlarından korunabilmeleri için daha dikkatli olmaları büyük önem taşımaktadır.
Medyaya yansıyan bilgilerin ve haberlerin aşağıdaki ilkeler çerçevesinde oluşturulduğunu bilmemiz, değerlendirmeler yapmamız ve buna göre yaklaşım tarzı sergilememizi daha da kolaylaştıracaktır.
 Medya konusunda uzman Thoman, medyadaki bilgi ve haberlerin temel özelliklerini şu şekilde açıklamaktadır;
-Tüm medya mesajları kurgulanmıştır.
-Kurgulanan medya mesajları kendi kuralları olan yaratıcı bir dil kullanırlar.
-Farklı kişiler aynı medya mesajını başka türlü yaşarlar.
-Medya esasen ekonomik kazanç amaçlayan bir iştir.
-Medyaya değerler ve bakış açıları yerleştirilmiştir.
 
     Milli eğitim Bakanlığı ve RTÜK 2006 yılında medya eğitimi konusunda yaptıkları ortak çalışmada şu amaçların gözetilmesi gerektiğini açıklamışlardır.
İnsanlar;
 - Medyayı farklı açılardan okuyarak yaşadığı çevreye duyarlı, ülkesinin problemlerini bilen, medyada gördüklerini aklın süzgecinden geçirecek bir bilinç kazanmalı,
- Televizyon, video, sinema, reklamlar, yazılı basın, internet vb. ortamlardaki mesajlara ulaşarak bunları çözümleme, değerlendirme ve iletme yeteneği elde etmeli,
- Yazılı, görsel, işitsel medyaya yönelik eleştirel bakış açısı kazanmalı,
- Mesajların oluşturulmasına ve analizine dönük olarak cevap bulmaktan-soru sorma sürecine doğru bir değişim gündeme getirilmeli, bilinçli bir medya okur yazarı olmalı,
- Toplumsal yaşama daha aktif ve yapıcı şekilde katılabilmeli,
- Kamu ve özel yayıncılığın daha olumlu noktalara taşınması noktasında duyarlılık oluşturulmasına katkı sağlamalı,
 
Yukarıdaki bilgiler çerçevesinde insanlar tarafından gerçeklikle kurgunun ayırt edilemediği, medyanın ses ve görüntü efektleri, çok boyutlu görüntüleri, müziği ve kamera hareketleri insanlar üzerinde oluşturulmak istenilen etkiyi artırmak için araç olarak kullandığının kavraması sağlanmalıdır. Medyanın ticari bir yapıya sahip olduğu, öncelikle ekonomik kaygılar taşıyarak reklâmların yapıldığı anlaşılmalıdır. Medyada, bazı yargı ve ön yargılarını alıcıya bilinçli bazılarını da bilinçsizce verildiği, propaganda-ikna etme teknikleri ve kamuoyu oluşum tekniklerinin kullanıldığı bilinmelidir. Medyadaki bakış açıları, önyargılar ve kalıp yargılar fark edilmelidir. Böylelikle insanlar; medya karşısında pasif bir alıcı olmak yerine, medyayı okuyabilecek, medyanın dilini çözebilecek bilinç düzeyine ulaşarak iletişim olgusunda aktif bir birey olarak yer alabilecektir.
Ahlaki ilke ve hassasiyetlerin yaygınlaştırılmasında araç olarak kullanılması gereken medya, kendi çıkarlarını öne çıkaran, kötü niyetli insanların eline geçmesine fırsat verilmemelidir, Bu konuda devlet ve sivil toplum kuruluşları kültürel değerlerimiz noktasında kırmızı çizgiler belirlemelidirler. Haber ve bilgi aktarımını doğru, nesnel ve hakça yerine getirebilmeli, bağımsız yayın yapabilecek kuruluşlar oluşturulmalıdır. Dünyadaki medya yapılanmaları göz önünde bulundurularak sahip oldukları fikir ve ideolojiler yakın takibe alınarak ülkemizde toplum üzerindeki etkileri konusunda çalışmalar yapılmalı zararlı çalışmaları konusunda etkin mücadele platformları oluşturulmalıdır. Kaliteli, bağımsız ve itibarlı bir medya,  tarafsız, dürüst, kişi hak ve özgürlüklerine karşı saygılı olmakla meydana gelebilir.
 
 
   Ömer ELVEREN
 
 
1.                  “Mustafa Güvenç:Bilginin Ahlakiliği ve Ahlaka Dönüşüm Problemi”
Bu yazı toplam 1621 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.