Boykot Dönemi ve Bir İmkân Olarak İmtihan / Köşe Yazısı - Bilal AKGÜL

29.03.2017 05:48:42
Bilal AKGÜL

Bilal AKGÜL

Boykot Dönemi ve Bir İmkân Olarak İmtihan

Dönem, İslami tebliğin boykot yılları... Rasulullah’ın davetine tehditle, pazarlıkla, hakaretle engel olamayacağını anlayan müşrikler, Peygamber (as)’ın ashabını ve kabilesi Haşimoğullarını risaletin 7.yılında Ebu Talip mahallesinde, mahallenin yakınındaki dere yatağında, kaya diplerinde, iğreti barınaklarda yaşamaya zorlayan bir karara imza attılar.

Kimse onlarla alışveriş yapmayacak, kız alıp vermeyecek, onlarla konuşmayacaktı. Adeta şehirden, insandan izole edilecek, ölüme mahkûm edilecekti. Nedeni, Rasulullah’ın, ashabı ve kabilesi tarafından korunup kollanması… Müşrikler, Resulullah kendilerine teslim edilene kadar boykotu devam ettirme konusunda söz birliği içindeydiler.

Alınan karar her kabilenin etkili kişileri tarafından imza altına alındı ve durumun ciddiyetini gösterme babında imzalanan metin Kâbe’nin duvarına asıldı.

Kararın etkileri-yansımaları sarsıcı idi. Bulundukları mahallede-vadide aylarca; hatta yıllarca çocukların açlıktan ağlama sesleri hiç kesilmedi. Açlık hiç eksik olmadı vadide.

Allah’a imanları tam olan ashab, Allah’tan bu zor ve sarsıcı durumdan kendilerini kurtaracak bir müjde beklentisi içine girdiler.

Adeta yok olmayla karşı karşıya oldukları bu sarsıcı dönemde, Hud Suresi’nin indiğini görüyoruz.

Surenin belirgin özelliklerinden biri geçmişte yaşayan ve binbir çeşit musibetle, zulümle karşılaşan Peygamberlerin kıssalarının anlatılmasıdır. Yaşananların onlara özgü olmadığını, geçmiş ümmetlerin de benzer süreçlerden geçtiğinin anlatılması dikkate değerdir. Adeta şu anlatılmaya çalışılıyordu: Yaşadıklarınız iman etmenizin doğal bir sürecidir, size özel bir durum değildir.

“Andolsun, biz Nuh’u kavmine elçi olarak gönderdik. Onlara: 'Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım. Allah’tan başkasına ibadet etmeyin! Ben, size gelecek elem verici bir günün azabından korkuyorum' dedi ”(Hud 25-26)

“(Ey Muhammed) seninle beraber tövbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı gitmeyin. Allah, sizin yaptıklarınızı görmektedir. Zulmedenlere meyletmeyin. Eğer meylederseniz ateş size de dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur. Yoksa yardım göremezsiniz! (Hud 112-113)

“Mensubu olunan şartlarda ‘emredildiği gibi dosdoğru olmak’ ahlaki açıdan dürüst olmayı emreden bir ayet değildi. Bu ayetle ‘ahlaklı olun’ emri verilmiyordu. Verilen emir, ’içinde bulunduğunuz zor şartlarda, önceki peygamberlerin ve mü’minlerin anlatım örneklerinde olduğu gibi, müşriklerin oyunlarına, aldatmalarına, yoldan çıkarıcı davetlerine, taviz isteklerine boyun eğmeyin; direnin’ anlamına gelen bir emirdi… Bu ise zordu… Eğer mü’min olmak ve ebedi saadete ulaşmak kolay olsaydı, en küçük zorlukta Allah’ın yardımı gelip her türlü zorluğu yok etseydi, herkes mü’min olurdu, herkes ebedi saadetin mensubu olurdu. Mü’min olmak, müşriklerin her türlü zorbalıklarına rağmen mü’min olmanın sorumluluklarından taviz vermemeyi gerektirdiğinden, bir insan olarak ’emredildiği gibi dosdoğru olmak’ emri o anda mensubu oldukları zor şartlarda Resulullah’a çok zor geldi. Bu nedenle ’Hud Suresi beni ihtiyarlattı’ dedi”(C.Vatandaş, Hz Muhammed’in Hayatı ve İslam Daveti)

Seyyid Kutub, ”Ayette geçen ‘Festakim’ emrinin kökü olan “istikamet”, itidal üzere olmak, hiçbir tarafa sapmadan yola devam etmek anlamındadır” der. ”Bu ise, devamlı uyanık olmayı, sürekli düşünmeyi, yolun sınırlarına dikkat etmeyi ve çeşitli yönlere az veya çok meyledebilen insani tepkileri devamlı kontrol etmeyi gerektirir. Onun için bu, hayatın her hareketinde var olan ve devamlı tetikte olmayı gerektiren bir durumdur”. Kutub devamında; ” Zalimlere, evet, güçlerini kullanarak insanları zorla Allah’ın dışında kullara taptıran yeryüzündeki güç sahibi zorba, diktatör zalimlere dayanıp güvenmeyin. Onlara meyletmeyin. Çünkü onlara meyletmeniz, onların işledikleri bu en büyük çirkefliğe seyirci kalmanız ve o büyük suçun günahına ortak olmanız anlamına gelir” (Fizilal, 6.cilt, sh. 396-397)

Zorluklar ve yaşanan sıkıntılar geçmişte yaşananlarla kıyaslanırken ve yaşananlara çok farklı bir anlam yüklemenin doğru olmadığı, sürecin doğasında bulunan bir durum olduğu ifade edilmeye çalışılırken, bunun yanında ne yapmaları gerektiği konusunda da sure net bir hedef belirlemektedir:

“Yıllardır yaşanan zor şartlar devam ederken, dayanılmaz yokluk ve zorluklar içerisindeyken, kararlı bir şekilde, hiçbir şekilde eğilip bükülmeden müşriklerin karşısına çıkıp, gidişatında hiçbir şekilde tavizkar olmayacağını ilan etmesi isteniyordu. ’İman etmeyenlere de ki: ’Elinizden geleni yapın! Biz de (gerekeni) yapmaktayız! Bekleyin! Şüphesiz biz de beklemekteyiz" (Hud 121-122)

Buraya kadar anlatılanlardan üç temel davet-eğitim ilkesi çıkarmak mümkündür:

1-Sizin başınıza bela ve musibet gelmişse başka peygamberlerin de başına aynısı; hatta daha fazlası gelmiştir.

2- Sizin göreviniz tebliğdir, anlatmaktır. Ötesi, yani sonuç Allah’a kalmıştır.

3-Şartlar ne olursa olsun, zulüm ne kadar zirve yaparsa yapsın davetten, ıslah çalışmalarından hiçbir şekilde geri durmayın…

Bu ilkeler göz önünde bulundurularak hareket edilir, bulunulan pozisyonun görev ve sorumlulukları yerine getirilirse ortaya çıkacak sonuç ile ilgili de olumlu bir tablonun ortaya çıkması imkân dâhilindedir. Allah’ın müjdesi ile yardımı kesindir...

“Eğer, Resulullah, müşriklerin farklı biçimlerde açığa çıkan tepkileri nedeniyle yanlışa meyletmez; vahyi gizleme gibi bir yanlışlığı tercih etmez ve elçiliğinin gereğini önceki peygamberlerin anlatılan örnekliklerine uygun bir şekilde yerine getirirse, hem kendisi ve hem de diğer mü’minler bilmeliydiler ki, Allah’ın yardımı muhakkak gelecek ve sonunda sevinen taraf kendileri olacak; üzülüp perişan olan taraf ise müşrikler olacaktır.”(C.Vatandaş, Hz Muhammed’in Hayatı ve İslam Daveti)

Bu yazı toplam 9433 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.