HAFIZ: BENİM BÜTÜN ŞİİRLERİM İRFANDIR / Köşe Yazısı - Bilal AKGÜL

18.11.2020 21:40:25
Bilal AKGÜL

Bilal AKGÜL

 

HAFIZ: BENİM BÜTÜN ŞİİRLERİM İRFANDIR

“Hikmet mü’minin yitik malıdır onu nerede bulursa alır” diyen bir Peygamber (s.a.v)’in ümmetiyiz. Elhamdülillah. Bu hadis sadece Müslümanların elinden çıkan bilgiye-hikmete değil, kimin elinden çıkarsa çıksın buna talip olmamız gerektiğine delalettir. Bu bir emirdir. Eyvallah… Biz Müslümanlar başta ilim talebi olmak üzere bu emrin neresinde duruyoruz? Bu emir bizim için pratikte neye tekabül ediyor? İslam dünyası olarak mevcut hali pür melalimizin oluşmasında Efendimiz’in (s.a.v) emrini pratikte uygulama oranımız ile bir ilgisi var mıdır? Bu ve benzeri sorular çoğaltılabilir.

 

Konu ile ilgili netameli hususlardan biri medeniyet birikimimizden istifademizin niteliğidir. Görünen o ki bunda son birkaç yüzyıldır yaşadığımız travmalar, üzerimizde oynanan oyunlar, birliğimize vurulan darbeler ve en önemlisi, özellikle ülkemiz üzerinde olmak üzere, geçmişle, medeniyetimizle olan bağımızın kesilmesi hem nitelik hem de nicelik olarak bu birikimle bağımızı kesmiş, istifade etmemize engel olmuştur.

 

Ara sonuç niyetine: Ön yargısız, herhangi bir rezerv koymadan, başta kendi medeniyet birikimimiz olmak üzere (hiçbir ekol sınırlaması yapmadan), birçok konuda olduğu gibi ilim edinmede de Mevlana’nın pergel metaforunu uygulamadan yeniden bir dirilişten bahsetmemiz, dünya medeniyet sahnesinde yeniden bir aktör olmaktan bahsetmemiz, içinde bulunduğumuz izmihlal halinden kendimizi kurtarmamız mümkün değildir. Bu yaklaşımın beraberinde, geçmişte yapılan hatalardan, yanlış uygulamalardan ders çıkarmayı da getireceği kanaatindeyiz.

 

Bir medeniyet iktidarının ya da iktidar yürüyüşünün en önemli göstergelerinden biri kendi birikimi kadar başka medeniyetlerin de birikiminden istifade boyutudur. Ülke olarak son yıllarda yakaladığımız çıkışı mukim kılacak, sağlam bir zemine oturtacak olan şey ülkemizde yüzyıllardır oluşan birikim başta olmak üzere, İslam dünyasının ve diğer ülkelerin birikimlerinden, ürettiklerinden istifade etme ile olacaktır. Bugün eğitimde, erdemli insan yetiştirmede içinde bulunduğumuz olumsuz durumun çıkış yolunun bir ayağını da bu oluşturmaktadır.

 

Klasiklerimiz kadar şairlerimizden de bu anlamda iyi istifade etmemiz gerektiği kanaatindeyim. Bu minvalde Mevlana üzerine yapılacak çalışmaları önemsediğimizi, hem bizim hem de İslam dünyasının yeniden dirilmesinde Mevlana’nın önemli bir rol potansiyele, özellikle irfan alanında, sahip olduğunu belirtmekte fayda görüyoruz. Bu kulvarda istifade boyutu güçlü ikinci bir kişiden bahsetmek gerekirse kanaatimizce bu kişi de Hafız’dır.

 

Hafız Üzerine

 

“Fars şiirinde tanınmış olan iki divan vardır; birincisi [Mevlana’nın] Mesnevi[si], ikincisi ise Hafız[ın] Divanı’dır.” Mevlana’nın etkisini düşündüğümüzde, Hafız’ın çok gündeme gelmemesinin, istifade edilmemesinin yaratacağı boşluk açıktır. Ondan istifade etmenin elzemliliği kadar ondan nasıl istifade edeceğimiz de önemlidir. “Hafız, bahçe içindeki bir gül gibidir; on bin ya da yüz bin metrekarelik bir bahçe düşünün, içinde binlerce çiçek vardır ve o bahçenin en güzel kokulu çiçeklerinden biri de Hafız’dır ve bu bahçe de İslami ilimler bahçesidir. Hafız’ı sadece doğru yolda olduğu o bahçede yani İslami ilimler bahçesinde incelemek gerekmektedir.”

 

Kendi kavramlarını, kaynaklarını bilmeden kişiler hakkında yanlış hüküm vermek, yorum yapmak, belki insanların kolayına geldiği içindir, kadim zamanlardan beri çokça yapılagelen bir hatadır. Oysa bir kısım arifin “insanı alem-i kebir, alemi ise alem-i sağir” olarak gördüklerini dikkate aldığımızda yapılacak tanımlamalarda çok daha hassas olmamızı gerektirmektedir.

 

Bu durum Hafız için de fazlasıyla geçerlidir.  “Hafız gibi bir şahsiyeti tanıyabilmek ancak Hafız’ın bilgisini ve kültürünü tanımakla mümkündür; Hafız’ın ilmini tanımak için de en azından İslami irfanı tanımak ve bu irfanın diline aşina olmak gerekir… [Aksi durumda] Hafız’ı ariflerden ayıramayız ve tabi ki tefsirini de yapamayız. Bu imkânsız bir şeydir; mesela Mevlana’yı ariflerden soyutlayarak asla tefsir edemeyiz. Hafız’ın bu tefsiri ariflerin tefsirinin arasında bulunan bir tefsir olmalıdır.”

 

Arif ve Dünya Hayatı

 

Mutahhari’nin Hafız’da İrfan eserinde geçen arif tanımlamasını, önemine binaen burada vermekte fayda görüyoruz. Ona göre “arif, âlemi meydana getirenin ilim ve akıl değil, aşk olduğunu” söylemektedir; bakın Hafız en iyi ve en doğru şiirlerinden birinde ne demektedir:

 

Güzelliğinin pertevi ezelde tecelli edince,

Aşk meydana geldi, bütün âlemi ateşlere yaktı.

 

Yani zatın tecelli etmek istediğinde aşk meydana geldi; yani zuhur eden aşk idi ve bütün âlemi ateşlere verdi; yani bütün her şeyi senin aşığın yaptı.(Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek istedim, mahlûkatı yarattım kudsi hadisine atıf yapılmakta)

 

Yüzün bir cilve etti, fakat meleklerde aşka kabiliyet görmeyince,

Gayrete geldi, ateşin ta kendisi oldu, insanları tutuşturdu.”

 

Mevlana’nın dünya hayatı ile ebedi hayatı ele alma örneklemeleri takdire şayandır. ”Mevlana… ebedilik arzusu olan insanın dünyayı kendine bir yabancı olarak gördüğü ve onun arzularının dünyanın tamamı arzularına küçük gelecekmişçesine geniş olduğu sonucuna varmıştır. İşte bunun da sebebi insanın başka bir dünyadan aldığı hatıralardır. Tüm bu hatıralar insan üzerinde arzu ve istek şeklinde ortaya çıkmaktadırlar, tıpkı filin uykusunda olduğu gibi… Fil uyanıkken düşündüğü şeyi uyuyunca hatırlayıp rüyasında daha ayrıntılı görmektedir:

 

Fil gerektir ki uyuyunca,

Rüyasında Hindistan’ı görsün,

Eşek hiç Hindistan’ı rüyasında görmez,

Çünkü Hindistan’dan ayrılmamış, gurbete düşmemiştir ki!

Fil Hindistan’ı arar, ister,

O yüzden bu anış, bu istek geceleyin bir surete bürünüp ona görünür.”

 

Hafız’ın Şiiri

 

Hafız’ı bizim için önemli kılan arifane şiirlerinin yanında, şiirlerini yazarken neyi amaçladığı ve ilham kaynaklarının ne olduğudur. Öyle ki bazı hocaların şiire mesafeli olmalarına, hatta karşı olmalarına rağmen söz konusu Hafız’ın şiirleri olduğunda; bırakın eleştirmeyi, şiirini gündemleştirmelerini, önemsemelerini şiirin sahip olduğu muhteva ve zenginliğinin yanında beslendiği pınardan kaynaklandığını söyleyebiliriz. Öyle ki bazı bilginlere Hafız’ın şiirini diğer şiirlerden niçin ayırdıkları sorulduğunda şu cevapları vermekten imtina etmemişlerdir:

 

“Hafız’ın şiirleri bütün Hadis-i Kutsi’yi ve Kur’an’ın tüm metalibini [isteklerini, taleplerini] ihtiva ediyor… Hafız şiirleri bütün ilhamları, mukaddes hadisleri ve Kurân hususiyetlerini kapsar… Hafız’ın irfani anlamdan daha yüksek bir ölçüde söylemiş olduğu bazı şiirlerini hiçbir surette maddi ve cismani manalarla açıklayamayız…”

 

Onun kendi şiirleri için kullandığı şu ifade ise altı özellikle çizilmesi gereken kıymetli bir ifadedir: “Benim bütün şiirlerim irfandır.”

 

Toplumları kendine yabancılaştırmanın yolu köklerinden koparmaktan geçmektedir. Son yüzyıldır bir virüs gibi yayılan, başta ırkçılık olmak üzere, içimizdeki birçok hastalığı önleyecek veya ortadan kaldıracak set medeniyet birikimimizdir. Bu pınardan en iyi şekilde istifade özellikle yeni nesil için hayati bir önem arz etmektedir.

 

Dünyada en büyük dördüncü Osmanlı arşivinin Bulgaristan’da olmasına bir de bu açıdan bakmakta fayda var. Bırakın orjinalinden okuyup ezberlemeyi, Hafız’ın şahsı ile ilgili iki kelam edecek kadar tanımamaya bir de bu açıdan bakmakta fayda vardır. Hafız ve benzeri değerlerimizle ilgili iki kelam edenlerin ise çoğunun bu tür kişileri yanlış anlamalarına bu açıdan bakmakta fayda vardır.

 

“Eğer sevgilinin yüzünü görmek istiyorsan gönül aynasını cilala,

 Yoksa demirden, tunçtan asla ne gül biter ne nesrin!”

 

“Marifet cevherini elde et ki kendinle beraber götüresin,

 Altın ve gümüş başkalarının nasibidir.”

 

“Bu çok eski tarlada vefa ve sevgi tohumunun değeri,

 Hasat zamanı gelince belli olur.”

 

“İki cihanın da nakşı yokken aşk ve muhabbet şivesi vardı.”

 

 

Kaynak: Hafız’da İrfan, Murtaza Mutahhari, Çeviren: Nihal Çankaya, İnsan Yayınları, Mayıs 1997, İstanbul

Bu yazı toplam 1995 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.