21.Yüzyılda İslami Kimlik Önündeki Engeller ve Kimlik Sorunumuz / Köşe Yazısı - Bilal ACAR

20.05.2020
Bilal ACAR

Bilal ACAR

 21.Yüzyılda İslami Kimlik Önündeki Engeller ve Kimlik Sorunumuz

Müslümanlar, Hz. Peygamber’in vefatından sonraki süreçte, bazen güçlü bazen de zayıf konumda varlıklarını devam ettirmişlerdir. Kuvvetli olanların zayıfları etkileme olayı söz konusu olduğu için, Müslümanların imkân ve güç bakımından zayıfladıkları dönemlerde kendilerini aciz, savundukları davayı ise göz ardı edebilme yoluna girebilmişlerdir. Güçlü olunca etkili ve yetkili konumundaki Müslümanlar başkaca düşüncelerin etkisine girme ihtimali ise daha az olmuştur. Ancak zayıf kalındığında, baskın bir ideal ve düşünce etkisini gösterdiğinde ise ilk terk edilen nokta dini yaşantı alanı olmuştur. Samimi bir Müslüman için İslam her şeyiyle tekâmül etmiş bir dini ifade eder. Onun yanında başkaca dünyevi ideolojilere, anlayışlara ihtiyaç hissetmez. Allah Rasûlü’nün ‘’Beni yaşlandırdı.’’ dediği ayet gereğince, Müslüman ‘’İnandım.’’ der ve inandığı davayı hayatında elinden geldiğince uygulamaya gayret eder

Bazıları, dini yönlerini gizlemeye çalışırken bazıları ise Müslümanlık kisvesinin yanına yaşanılan zamanın genel geçer fikir ve hareket aksiyonlarını eklemeyi tercih etmişlerdir. İslam Hz. Adem'le başlayıp kıyamet ile son bulacak zaman diliminde insanlığın kurtuluş reçetesi olarak yüce Allah tarafından kullarına bahşedilmiş en büyük nimettir. Ali Şeriati ''Hayatta kendilerine rol bulamayanlar, hayatın kendilerine biçtiği rolü oynarlar'' der. Müslümanlar olarak kendi rolümüzü kendimiz yazarak dünyada ve toplumumuzda bize düşenleri Müslüman kimliği ve şahsiyetiyle tekrar harekete geçerek kaybettiklerimizi kazanmanın derdinde olmalıyız. İman erleri, tarihin her döneminde Allah merkezli bir hayatın oluşması için çalışmışlardır.

Özelde Anadolu genelde İslam dünyası sancılı, sıkıntılı ve zor süreçlerden geçmekte,bir kısım eksik uygulamalar ve problemler ile birlikte krizlerden fırsat çıkarabilecek büyük değişim ve dönüşüm geçirmektedir. Bu değişim ve dönüşüm önce Müslüman kimliğinden ve şahsiyetinden başlayarak, İslami harekette ve toplumsal yaşantıda harekete geçerek canlılık kazanmalıdır.

21.yüzyıla gelindiğinde ise İslam dininin ve Müslümanların dünyadaki yeri ve konumuna bakıldığında Müslümanların durumu pek iç açıcı olmadığı görülür. Modernizm, Kapitalizm ve Emperyalizm gibi fikirsel hareketler ve yaşam şekilleri, Müslüman şahsiyeti ve kimliğini önemli oranda etkisi altına aldığını görmekteyiz.

Ferhat Özbadem ''İslami Kimlik, İslamiliği ile yürüyüş halinde olan, üreten, tekamül eden, gelişen, kendisini yenileyen ve dinamizmini harekete geçiren, ufuk açan, ilkelerinden derinleşen, düşüncelerini ilerleten, değerlerini koruyan, daima vasıflı bireyler yetiştirip toplumun dönüşümünü kanalize eder.'' der.

İslam Medeniyetinin yeniden inşası Müslümanların Batıya karşı savunmacı psikolojiyi bir kenara bırakıp Batı’ya hesap soran bir anlayış ile kendi tarihinin tozlu rafları arasında çıkarıp günümüz 21.yüzyılına dinamikleri ve güzellikleri ile varoluşunu anlamlandırmalı ve yerini almalıdır. İslami kimlik, İslami Hareketlerin Rabbani çalışma metotlarıyla oluşur. Seyyid Kutup; ''Bu din nasıl Rabbani bir dinse Onun davet metodu da Rabbani ve asli varlığından ayrılmaz bir bütündür.'' der.

Modernizm Hayat Anlayışında Kimlik Sorunu

İslam'ın vazifesi sadece insanların inancını ve pratik hayatını değiştirmekten ibaret değildir. Bununla birlikte İslam'ın vazifesi; insanların düşünce metodunu, zihinlerine ve pratik hayatlarına el atma ve değiştirmektir. Ancak zamanla Müslüman toplumlarda bu anlayış göz ardı edilmiş, İslami hayat kişi ve toplumsal yaşamda değişiklik yaşanmıştır. İslami kimlik yapısının insandan ayrılmayan bir birlik, uzlaşmaya gelmeyen bir tutum, değişmeyen bir sabite, bölünmeyen bir bütün, ideoloji olan İslam’ın insanın onunla kendisini gerçekleştireceğine, ona göre kimliğini de belirleyeceğine muktedir olduğunu unutacak kadar değişiklik yaşıyoruz.

Modernizm zaman içerisin de Müslümanları farklı alanlarda etkileme süreci içerisinde baskın olmuş Müslümanlar kısmen gerileme yaşamış ancak bu gerileme suni gerileme olarak görülür. Tevhit dinine yönelme başlayarak bu suni yönelmeler ve gerileme kısmen veya tamamen durdurulabilir. Şüphesiz İslami bir vecibe olarak bizlerin Allah-u Teâlâ’nın ipine, İslam’a, hepimizin sımsıkı sarılmasını, kimliğimizi korumak için çalışmamızı, dinimize, akidemize, yaşam tarzımıza ve değerlerimize bağlanmamızı gerekli kılar. Sosyal hayatımızı en çok etkileyen temel etkenlerinden biri de Sosyal medyadır. Sosyal medya biz Müslümanları etkilemekte ancak biz Müslümanlar olarak bu etkilenmenin farkına varamamaktayız. Sosyal medya hocaları olarak son zamanlarda ortaya çıkan hocalar gerekli bilinç vermektense kendilerinin egosunu tatmin etmekle meşguldürler. Sosyal medya zaten her alanda bizi kuşatmışken gereksiz tartışmalarla zaman geçiren Müslüman hocalarımız bir çözüm üretememektedirler.

Modernizm hayat anlayışında ve fikirsel anlayışı incelendiğinde ilk olarak Avrupa’da ortaya çıktığı görülür. Avrupa’da Skolastik düşüncenin egale edilmesiyle beraber fikirsel ve hayat anlayışlarında farklılık ve gelişme göstermiştir. Müslüman ülkelere ve bizatihi Türkiye'ye bakıldığın da bu değişim ve dönüşüm farklı anlaşılmış ve uygulama sahasında nasıl anlaşıldığı görülmüştür. Modernizm hayat anlayışı Müslüman kimliği ve şahsiyetinde değişikler oluşturmuş sanki farklı bir dine mensupmuş izlenimi vermiştir. Günlük hayat ve düşüncelerinde görülen değişiklikler Müslüman kimliğini tanınmayacak derecede değiştirmiştir. Kişisel ve toplumsal hayata bakıldığında kimlik ve şahsiyet yerini moda fikirler, moda düşünceler ve moda hayatlar aldığı görülür. Nureddin Yıldız ''Müslüman'ın modern evi,  modern arabası olur ancak modern  imanı olamaz.'' cümlesi bu durumu özetler mahiyettedir.

21.Yüzyılda Gençlik Sorunu ve Kimlik Aşınması

Farklı tabirler kullanılsa da genç kavramı genel itibariyle 14-25 yaş aralığı olarak kabul edilir. Bu yaş aralığındaki bireyler biyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan gelişme ve olgunlaşma yaşayan gençler yoğun arayışlar içine girmektedirler. 14-18 yaş arasında duygusal, bağımsızlaşma, akranlarla yakın ilişki, kimlik bunalımı ve kimlik kazanma çabası, karşı cinse yönelik ilgi, kendine özgü dünya görüşü oluşturma, ideolojilere karşı duyarlılık, dini ve mistik konulara ilginin artması söz konusudur. Modernite iflas etti, postmodernizm ise derde derman olamıyor. İslam dini ise temel inanç ve hayat dair düşünceleriyle hep diri kalacaktır. Fethi Yeken ''Gençlik, İslam'ın tabiatı imar için, diğer ideolojilerin ise beşeriyeti yok etmek için kullandığı bir güçtür.'' der.

Modernitenin kıskacında olan gençler hayatlarına anlam ve değer katmada farklı yönelimlere sahip olabiliyorlar. Kendini aşma, kendini tanımlayama sorunu vb. bir takım sorularla karşılaşan genç hayatını ya kendisi ya da moda düşünceler doldurmaktadır.

Müslüman kimlik ve Müslüman şahsiyet noktasında gençleri donatma noktasında gençlerin ilgi ve beklentileri karşılayamayan İslami yapı ve kurumlar bu noktada başarısız olmuşlardır. Geleneksel İslami düşünceler ve davet noktasında günün şartlarına uyarlanarak gençlerin ruh dünyasına seslenilmeli ve her alanda donatılmalıdır. Dolayısıyla problem, Müslüman’a, akideyi öğretmek değildir. Çünkü ona zaten sahiptir. Burada önemli olan; bu akideye dinamizmini ve olumlu gücünü yeniden kazandırarak sosyal etkileme fonksiyonunu icra etmesini sağlamaktır. Gençlerin bilinçleri ziyadesiyle bulanıktır. Din alanında neyin doğru neyin yanlış olduğunu kestirmekte güçlük çekebilmektedir. Son zamanlarda Ateizm ve Deizm artış gösterdiği yönündeki iddiaları da bu kapsamda ele almak gerekmektedir. Ancak zorluklarla karşılaşan gençler el açıp dua etmektedirler. Bu durumdan anlaşılacağa üzere İslami bilgileri klasik bir şekilde değil de zamanın ruhuna seslenebilecek bir metotla anlatılmalı ve ihtiyaçları bu yönde değerlendirilmelidir.

21.Yüzyılının Genç Kızları ve Modernizmin Kıskacı

İslam Hz. Peygamber döneminden bu yöne değerlendirildiğinde ‘’Müslüman kadının hayattaki rolü ve değeri nedir, Müslüman kadının toplumdaki yeri neresidir?’’ bunun gibi sorulara karşılık olarak Kadının 21. yüzyıldaki kişiliği ve karakterine bakıldığında son 15 yılı değerlendirildiğinde hiç bu kadar sömürülmediği görülür. Toplumun yanlış kadın tasavvuru ve gelenekselci anlayış kadının kişisel ve Müslüman kimliğinde kendini ifade etme noktasında geride bırakmıştır. Cahiliye anlayışı bizim toplumumuzda baskın durumda olduğu görülür. Hz. Peygamber döneminden kadının değeri anlaşılmış, kadın hem Müslüman olarak hem de şahsiyet olarak önem kazanmıştır. Kadınların İslami duyarlılıkları artmış ancak zaman içerisinde toplumsal alanda ve düşünce bakımında değişiklikler ve eksiklikler şimdilerde de kendini gösteriyor. “Haydi Kızlar Okula'' kampanyasıyla kızlar okumaya teşvik edilirken eksik kalan yanları ise biz İslami hareketler içini dolduramadık. Böylelikle eğitim oranı artı ama şahsiyet alanında ise istenilen başarı yakalanamadı. 28 Şubat sürecinde İslami hareketlerin toplumda daha aktif rol aldıklarını görürüz. Genç kızların üniversite kapılarında başörtüsü için gösterdikleri mücadele hala hafızalarımızda saklıdır. Ancak zamanla bu mücadele unutulmuştur.

28 Şubat’ı yaşayan Müslümanların durumu yerini modacılığa ve modernizmin hayat anlayışına bırakmıştır. Bu alanda bakıldığında ilk olarak tesettür kavramının ''Başörtüsü'' olarak lanse edilmiş ve kavramsal olarak aşınmış ve şekilcilik kazanmıştır. Türkiye'de ve Müslüman ülkelerinde kadın ikinci sınıf Müslüman kimlik olarak görülecek kadar değersiz varlık olarak görülmüştür. Ancak Hasan el Benna ''Toplumun yarısı kadınlardan oluşur diğer yarısını da kadınlar yetiştirir'' cümlesi kadının İslam’daki ve toplumdaki yerini kısa ve öz olarak tanımlamıştır.

 

Bu yazı toplam 1111 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.