KİTAP OKUMADA ÖNCELİKLERİMİZ
Ziya TEPE
Kitap okumada önceliklerimizin ne kadar bilincinde olursak okumalarımız o kadar anlamlı ve faydalı olur. Medeniyetimize ait olan kitapları okumadan kendimizi ve gücümüzü tanıyamayız. Yine kendimizi tanımadan başkalarını tanımamız kendimizi yok saymamızdır. Buradan hareketle, kendi inancımıza, kültürümüze ve İslam büyüklerimize ait olan eserleri okumayı ilk sıraya almamız elzemdi
Gandhi, Güney Afrika ülkesinde bir Hıristiyan ailenin yanında bir süre kalmıştır. Bu aile Gandhi’ye çok değer veriyordu. Bir gün aile Gandhi’ye Hıristiyan olmayı teklif eder. Gandhi, " Ben bir Hinduyum. Dinimi iyi tanımıyorum. Önce kendi dinimi öğreneyim, sonra da dininizi öğrenir, ona göre karar veririm" şeklinde cevap verir. Gandhi'nin bu tavrı, önceliklerimiz konusunda takdire şayan bir örnektir
İnsanlık tarihinde Müslümanlar büyük bir medeniyete sahip olmuşlardır. Bilimler sahasında büyük âlimler yetişmiştir. Bilimin, sanatın ve edebiyatın her alanında muazzam bir birikim oluşturulmuştur. Bu birikimi tanıyabilmemiz, gücümüzün farkına varabilmemiz, başka dinler ve ideolojilerin bilgi birikimleri ile kıyaslayabilmemiz için öncelikle büyük bilginlerimize ait eserleri okumamız gerekir.
Bilimler sahasında etkili olan bazı bilginlerimizden ve onları tanıtıcı eserlerden örneklerle ele alalım.
Miladi 8. asırda yaşamış olan Cabir Bin Hayyan, Batılı bilginlerce gelmiş geçmiş 12 dâhiden biri olarak kabul edilmiştir. İbni Sina ona ‘üstadlar üstadı’ payesini vermiştir. Kimyanın babası olarak da tanınan Cabir Bin Hayyan'ın 3 bin eserde imzası vardır. Bunlardan 826 tanesinin kendisine ait olduğu tespit edilmiştir. Cabir: " Madde yoğun enerjidir... Bu öyle bir enerjidir ki benzetmek gibi olmasın, Allah'ın kudreti gibidir. Bir habbeciğin ( atomun) bu şekilde patlaması Allah göstermesin Bağdat gibi bir şehri yok edebilir" demiştir. Kısaca Cabir, atomdaki gücü Allahu Teâlâ’nın kudretinin bir nişanesi olarak görmüştür.
İslam’da bilimler tarihi alanına kendini vakfetmiş olan Fuat Sezgin Hoca ile yapılmış röportajlardan meydana gelen 'Bilimler Tarihçisi Fuat Sezgin' adlı kitap, Müslümanların bilim alanında kendilerini tanımaları açısından önemli bir eserdir. Büyük bilginlerimizi tanımamıza yardımcı olacak eserlerden biri de ’Şarkın Dehası İbni Sina’ adlı eserdir. Çocuklarımız ve gençlerimiz için yazılmış olan 'Bilim Dünyasının Yıldızları' adlı eser ise 10 kitapçıktan oluşuyor. Bu kitapçıkların her biri, bir Müslüman bilim adamının kısaca hayatını anlatıyor.
Bu bilginlerimizin bir kısmının hayatı film ve dizi şeklinde hazırlanmıştır. Bunlardan Cabir Bin Hayyan’ın hayatı dizi şeklinde, büyük Müslüman tıp bilgini Ebubekir Er-Razi'nin hayatı da film şeklinde yayımlanmıştır. Ayrıca belgesel olarak da bilginlerimiz ile ilgili güzel çalışmalar yapılmıştır.
Kazanlı büyük âlimlerimizden Rızaeddin İbni Fahreddin'in yazmış olduğu 'İslam Filozofu İbni Rüşd' adlı eserden önemine binaen şunları aktarıyorum: " Frenklerin överek itiraf ettiklerine göre Avrupa'daki cehaletin ortadan kalkmasının ve herkese hatta mağarada yaşayan insanlara varıncaya kadar bütün insanlara ilim güneşinin nüfuz etmesinin birinci sebebi, İbni Rüşd'ün telkin etmiş olduğu ilim ile hürriyeti olmuştur. Bu yüzden Avrupalılar İbni Rüşd'ü hikemi ve akli ilimleri dirilten nadir âlimlerden biri olarak sayıp ismini de hürmet ve tazim ile anarlar.’’
İbni Rüşd'ün ilmi ile hünerinden, Hıristiyanlar ve bütün Avrupa bilginleri istifade ettikleri halde şimdi Müslümanlar ile İslam âlemi acaba niçin istifade etmezler? Bu soruya Hıristiyanlar açık ve kısa olarak,'şimdiki Müslümanların ilim ile İbni Rüşd gibi âlimlerden istifade etmemelerine şaşılmaz, belki istifadeleri şaşırtır!' Maalesef bilginlerimizden gereğince istifade edemedik. İbni Rüşd hakkında da kısa ön bilgiye sahip olmak için bu kıymetli eserin okunması tavsiye edilir.
Temennim, okulların açılması ile beraber öğrencilerimizin İslam büyüklerinin hayatını ve eserlerini öncelikli olarak okumaları; bu eserlere eğitimcilerimizin gerekli önemi vermeleridir.
