Takvada Yarışmak / Köşe Yazısı - Bilal AKGÜL

7.09.2017 10:43:53
Bilal AKGÜL

Bilal AKGÜL

 Takvada Yarışmak

Hz Ömer, Hz Ebubekir ile aralarında arasında gizli bir rekabetin olduğunu söyler kaynaklarda. Bu rekabet, dünyevi hırsın doğurduğu bir rekabet değil, aksine Allah yolunda mücadelenin, çalışmanın, fedakârlığın yarattığı bir rekabet idi.

Bu durum Tebük seferi öncesi yapılan hazırlıklarda da kendisini gösterdi. Olayın devamını Hz Ömer’den dinleyelim:

“Bu sefer Ebu Bekir’i geçeceğim deyip, servetimin yarısını götürüp Resulullah’a verdim. Resulullah ’Ömer! Ailene ne bıraktın?’ dedi. Servetimin diğer yarısını bıraktığımı söyledim. Büyük bir merakla Ebu Bekir’in ne yapacağını bekliyordum. Onun benim kadar bağışta bulunacağını sanmıyordum. Bir süre sonra Ebu Bekir geldi ve mümkün olduğunca gizleyerek bağışını Resulullah’a takdim etti. Gördüğüm kadar Resulullah’a verdikleri benim bağışımdan azdı. Sevindim.

Nihayet Ebu Bekir’i geçmiştim. Resulullah, bana sorduğu gibi Ebu Bekir’e de sordu: ’Ebu Bekir! Ailene ne bıraktın?’ Ebu Bekir; ’Onlara Allah ve Resul’ünü bıraktım. Bu onlara yeter. Başka bir şey bırakmadım.’ dedi. Anladım ki neyi varsa her şeyini getirip vermişti. Evinde hiçbir şey bırakmamıştı. Yarışı yine kaybetmiştim. ’Ey Ebu Bekir! Bu sefer de hayırda beni geçtin. Bir daha seninle yarışmayacağım. Çünkü seni hiç geçemeyeceğimi biliyorum’ dedim ve bir daha hayır işlerinde onu geçmeyi ummadım”( Hz Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti, Celalettin Vatandaş sh.498-499)

Dünyevileşmenin dört bir yanımızı sardığı zamanımızda gösterilen bu samimi yarışa bizlerin ihtiyacı daha fazla değil mi?

Okunan kitabın, yenilen yemeğin, yapılan gezinin bir gösteriş unsuru olarak sunulduğu çağımızda, Hz Ebu Bekir’in tüm malını cihad için seferber etmesine rağmen, sahip olduğu alicenaplığa bizim ihtiyacımız daha fazla değil midir?

Tüm malını Allah yolunda harcamasına rağmen bunun gösteriş olmasına neden olacak her tür davranıştan ve söylemden uzak durmak… Geriye, Allah ve Resulünü ailesine servet olarak, mal olarak bırakma alicenaplığı…. Verdiğini, tüm varlığı olsa bile, bir minnet gerekçesi yapmama, üstünlük vesilesi kılmama…

Hz. Ömer’in davranışı da bu konuda kayda değerdir. Evet, Müslümanla yarışmak… İlk etapta çok da cazip gelmeyen, hatta olumsuz duygular taşıyan bir davranıştır yarışmak…

Evet, yarış; ama takva temelli, ilahi rıza amaçlı bir yarış... Birilerinin gözüne girmek, parsa kapmak ya da bulunduğu mevkiinin daha iyisine, daha yükseğine ermek için girilen bir yarış değil bu yarış.

Merkeze Allah’ın konulduğu, koltuğun Allah’ın yanındaki koltuk olduğu, varsa dağıtılan bir parsa, dağıtanın Allah olduğu bir yarış...

Takva üzere bir yarış… Yarışların en hayırlısı, rekabetlerin en tatlısı…

Ve kaybedeni olmayan bir yarış…

Muhatap olduğu ayetleri ve Resulullah uygulamalarını şartlarını en son sınıra kadar zorlayarak, yarınla ilgili bir korku ve tedirginlik emmaresi dahi göstermeden “Aşk” yolunda kendini adamak...

Davranışı ile kendini ispatlama, gözüne girme yarışında olduğu varlığın Allah ve Resulü olması…

Bu ne güzel bir yarıştır, bu ne güzel bir rekabettir.

Rabbim yarışlarımızı, rekabetlerimizi, fedakârlıklarımızı takva temelli kılsın. Şeytan ve dostlarının ayartmalarından uzak kılsın. İslam yolunda canımızla, malımızla her tür fedakârlığı yapacak cömertliği kalbimize koysun. Cimrilikten uzak kılsın. Âmin.

Bu yazı toplam 1483 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
Cemil
8 Kasım 2017 Çarşamba 08:48
08:48
Çok güzel hocam böyle yazılara ihtiyacımız var
mehmet
7 Eylül 2017 Perşembe 21:01
21:01
Amin.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.