DAVET YOLUNDA SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ ÜZERİNE BİRKAÇ NOT / Köşe Yazısı - Hadi HAN

21.10.2020 23:12:23
Hadi HAN

Hadi HAN

 

DAVET YOLUNDA SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ ÜZERİNE BİRKAÇ NOT

 

Hatırlarsanız 31 Mart 2019 yerel seçimleri öncesi sebze meyve fiyatlarında astronomik bir yüksel(t)me olmuş, toplum yer yer bir kısım ürüne ulaşmada sıkıntı yaşamıştı. Hatta Sputnik benzeri uluslararası yayın kuruluşları mevcut sıkıntının ve fiyat artışının seçimlerden sonra da devam edeceğinin yayınını yapmıştı.

 

Seçimlere yakın zamanda yaşanan bu durumun seçim sonuçlarını etkilediği, konu ile ilgili saha çalışması yapanların elde ettikleri verilerle netlik kazandı. En iyimser yaklaşımlarda bile toplumun hatırı sayılır bir kesimi “Madem manipülasyon var, hükümetin görevi bunu engellemektir” diyerek algı yönetimini organize edenlerin değirmenine su taşımaktan imtina etmemişti. Sergilenen tiyatro seçim sonuçlarında etkili olmuş, kanaatimizce ülkenin öze dönüş çabalarına kısmen de olsa gölge düşürmüştü.

 

Seçimlerden hemen sonra soğan-sarımsak fiyatlarında astronomik düşüşler meydana gelmiş, felaket tellalığı yapanların hevesi kursağında kalmıştı; ama seçim sürecinde çekilen operasyon hedefine ulaşmış, atı alan Üsküdar’ı geçmişti. İçimizdeki Batıcılar mevzilerini önemli oranda güçlendirmişlerdi.

 

Ziya Tepe Hocamızın ifadesi ile toplumsal rüştte kat etmemiz gereken mesafe ile ilgili elimizdeki verilere yenilerini eklemiş, bu yolda harcamamız gereken enerjinin, kat etmemiz gereken yolun uzunluğunu bir kez daha test etmiş olduk. Toplumumuzun ensesinde boza pişirenlere karşı davet ve tebliğ sorumluluğumuzun ağırlığını, aciliyetini bir kez daha omuzlarımızda hissetmiş olduk.

 

 **

 

İslâmi yapılarda da geçmişten beri iç sorunlar eksik olmamıştır… Manipülasyonlar da…Algı yönetimleri de…Adem  (a.s)’dan beri ıslah çalışmalarını organize eden yapıların  istikrarı çeşitli nedenlerle şeytan aleyhi lanenin ifsadına uğramış, yapının zayıflamasına neden olmuştur. Bu minvalde Adem (a.s)’ın kıssasından çıkarmamız gereken önemli dersler olduğu kanaatindeyim.

 

İslami organizasyonları oluşturmak, sıhhatli bir şekilde yol almasını sağlamak, istikamet üzere tutmak, ülkemiz gibi yakın zamana kadar İslami kaynaklara giden yolların neredeyse tamamen kapalı bir ülke-toplum için hem zor hem de meşakkatli idi. Yıllarca tepeden estirilen sekülerizm rüzgârı ise çabası… Günümüzde bile bu yolların bir bütün olarak açık olduğunu söylemek zordur. Bunu şunun için söylüyoruz: Mücadele sathının sahip olduğu imkân(sızlık)larla, mücadelenin seyri ve niteliği arasında hem bir doğru orantı bulunmakta hem de yapılacak değerlendirmelerde bunun dikkate alınması daha sağlıklı, daha nitelikli sonuçlar elde edilmesine katkıda bulunacaktır.

 

 **

 

Ebu’l Hasan en Nedvi, Çağdaş İrtidat adlı eserinde belli bir zaman İslami organizasyonlarda bulunan kişilerin organizasyondan ayrıldıktan sonra yapıya eleştirilerinin dozajının anormal düzeyde fazla olduğunu ifade eder. Düşmanlıklarının organizenin dışında olanlara göre daha şedid olduğunu dile getirir.

Yapıdan ayrılanların, yapı müntesiplerinin davadan ayrılması ya da soğuması için ellerinden geleni ardlarına koymadıklarını, her türlü fırsatı yapı ile ilgili olumsuz düşüncelerinin haklılığını ispat çabasına dönüştürme çalışması içine girdiklerini ifade eder.

 

Bu ve benzeri durumlarda genelde şöyle bir tablo ile karşılaşıyoruz: Bozgunculuğun aktörlüğünü yapanlar, insanları davadan düşürenler, organizasyonun zayıflaması için her tür yola başvurmaktan imtina etmeyenler, davadan düşürdükleri kişiler üzerinden “Bak falan da döküldü, filan da organizasyondan ayrıldı” propagandasına sarılmaktan uzak durmazlar. Organizasyondan soğuttuklarından nemalanırlar, camianın zayıfladığının, kimsenin yapı içinde kalmadığının propagandasını yaparlar. Acı olan camiadan ayrılıp bu davranışı sergilemeyenlerin istisna denilebilecek kadar az olması.

 

Algı yönetiminin verdiği zararı, yapılan manipülasyonu fark etmeyenleri aynı kategoriye koymak doğru olmaz. Mevzuya duygusal ve geçmişin hatırı üzerinden bakıp, savrulmayı, nefsin dürtüklemesini, yapıya vurulan asıl darbeyi anlamakta zorlananların durumu ayrı bir mesele… Bu kesim için acı olan algı yönetiminin aktörlerinin estirdiği havaya kendilerini kaptırmaları, kullandıkları dile teslim olmaları, farkında olmadan da olsa yapılmaya çalışılan yıkım çalışmasına katkıda bulunmalarıdır.

 

Tabi sürecin çoğu kişi için o kadar kolay fark edilecek bir durum olmadığını da belirtmekte fayda görüyoruz. İfk hadisesinde Peygamber (a.s) manipülasyonu fark edip sahabelerin ileri gelenlerine gittiğinde bir sahabenin “Ya Rasulullah size eş mi yok” beyanında bulunmasını hatırlayın. Sonradan ifade ettiği üzere Peygamber Efendimiz (a.s)’ın ileri gelen sahabelerden beklentisi iftiracıları yerinde oturtacak bir tavır ve söylemde bulunmaları idi. Esaslı bir duruş sergilemeleri idi. Bir kısım sahabenin Peygamber (a.s)’a verdikleri cevap, manipülasyon yapanların, iftira atanların Müslümanlara verdikleri zararı, yaptıkları bozgunu ve asıl niyetlerini anlamadıklarına işarettir. Peygamber (a.s) aralarında iken Müslüman toplumun ciddi bir sarsıntı geçirmesine, kafaların karışmasına neden olmuştu malum hadise.

 

Bu ve benzeri hadiselerde ölçü olarak alınabilecek Aliya İzzetbegoviç’in şu ifadelerine kulak vermekte fayda vardır: ”Herhangi bir sebep veya dürtüden dolayı şimdiki parçalanmışlığı savunan kimseler pratikte düşman tarafındadırlar." (İslam Deklarasyonu, Aliya İzzetbegoviç, Fide Yay. Sh. 206)

 

Şunu demeye getiriyoruz: Organizasyonun içindeki kişilerin organizasyonun sıhhati, istikameti kadar, birliğine, saflarının sağlamlığına da özen göstermesi gerekiyor. İçinde bulunduğu yapıdan Kur’an, sünnet ve alimlerimizin içtihatlarından delil getiremeden kopanların durumu İzzetbegoviç’in vurguladığı kategoriye benzer. Mensubu olduğu organizasyonunu muhafaza etme konusunda ilk imtihanda tökezleyenlerin, yolunu şaşıranların dünya Müslümanlarının birliğinden, ümmet olmanın öneminden bahsetmeleri akla ziyandır.

 

Âlimlerimizin genel kanaati İslami yapıların en çok darbeyi içeriden yedikleri, dışarıdan gelen darbelerin yapılar üzerinde ciddi bir etkisinin olmadığı; hatta yapı müntesiplerinin kenetlenmesine vesile olduğudur. Burada teşkilatın yerine getirmesi gereken sorumluluklar, alması gereken tedbirler önemlidir. Doğru. Bunun kadar doğru olan bir diğer hususta yapı müntesiplerinin uyanıklığı, yapı içinde “klik” oluşmaması konusunda uyanık olmaları, davranışlara ve söylemlere Kur’an ve sünnet ekseninde teşhiste bulunup yine bu kaynakları merkeze alarak hareket etmeleri, Kur’an’ın itaat ile ilgili ifadelerine hakkıyla riayettir.

 

 Selam ve dua ile

Bu yazı toplam 2677 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.