BÜTÜNDEN KOPARILAN GERÇEK YA DA DEREDE BOĞULMAK / Köşe Yazısı - Bilal AKGÜL

11.03.2023 21:50:24
Bilal AKGÜL

Bilal AKGÜL

BÜTÜNDEN KOPARILAN GERÇEK YA DA DEREDE BOĞULMAK


Algı yönetmenleri ve manipülatörlerin, hedeflediklerine ulaşmak için dikkat ettikleri şeylerden biri, bireyi veya toplumu gerçeğin bir parçasına yoğunlaştırarak, bütünün algılanmasını engellemektir.
Mücahit Gültekin, konuyla ilgili “Algı Yönetimi ve Manipülasyon” adlı kitabında şunları söyler: ”Algı yönetmenleri ve manipülatörler, kitleleri bütünden kopartarak, mikro bir dünyanın içine mahkûm etmeyi amaçlar. Böylelikle kitleler, dokunur, hisseder ama dokunduğu ve hissettiği şeyin tam olarak ne olduğunu hiçbir zaman anlayamaz… Algı yönetmenleri ve manipülatörler bütünü parçalamak ve sadece seçilen parçayla bizi muhatap kılarak zihinlerimizi yönlendirmek ister. Gerçekte bize gösterilen parça, kendi içinde olumlu bir anlama sahip iken, ait olduğu bütünle birlikte görülünce bizim için zararlı, tehlikeli hatta ölümcül bir anlama gelebilir”
Konuyla ilgili en bilinen örnek, fil örneğidir. Halka tanıtmak amacıyla karanlık bir odaya konulan file dokunanlar, dokundukları yere göre bir fil tarifi yaparlar. Söyledikleri yanlış olmamakla birlikte sonuçta yapılan her tanım bir bütün olarak fili yansıtmaktan çok uzak bir tanım olacaktır.
Psikolojinin alanına giren bu tanımlama, güncel siyaseti-olayları, düşünsel eğilimleri-yönelimleri değerlendirmede de bir ölçüt olarak kullanılabilir.
17-25 Aralık süreci, bunun en somut örnekleri arasında sayılabilir. Yolsuzluk gibi tüm toplum kesimlerinin hassas olduğu bir kavramı merkeze alan ve görebildiğimiz kadar cüzi de olsa bazı sıkıntıların da olduğu kurumları hedef alan yargı darbesi girişimi, toplumun belli bir kesiminin operasyonun gerekliliği konusunda ilk başlarda olumlu bir yaklaşım sergilemelerine neden olmuştu. Çünkü yolsuzluk konusu toplumun en hassas olduğu konulardan biridir.
Bütünden ve amacından koparılmış bir şekilde bakıldığında bir belediyedeki yolsuzluk iddialarının araştırılması, yargının müdahil davranması kadar normal ve gerekli bir şey olamaz.
Manipülatörler, operasyon yaptıkları konularda süte su katılması konusunda da pek mahirdirler. Parçaya bakıldığında kendi içinde tutarlı görünen operasyon, bütüne bakıldığında seçilmiş hükümeti yolsuzluk operasyonu adı altında düşürme, bunu beceremezse belini kırma, hiç olmazsa çamur bulaştırma amacı taşıdığı görülmektedir.
17-25 Aralık’ta en çok işlenen temalardan biri bir bakanın kolundaki saatin değeri, diğeri, bir banka müdürünün evinde ayakkabı kutusunda bulunan paralardı. Tam da şu: Kitleleri parçaya odaklayıp bütünü, asıl hedefi görmelerine mani olup manipüle etmek… Uzun süre arabaların ön kısmında ayakkabı kutusu bulunduranlara şahit olduk.
Türkiye’de yargı darbesi süreci hükümetin basireti ile bertaraf edildi; ama küresel baronların aklı ile hareket eden güruh Pakistan’da aynı mantık ve araçlarla mevcut başbakan Navaz Şerif’i düşürdü. Yolsuzluk operasyonu adıyla mevcut başbakanı koltuğundan eden operasyonun Pakistan’daki güç odaklarının bir operasyonu olduğu ve Pakistan’ın Batı’dan kopma riskini bertaraf etme amacı taşıdığı anlaşıldığında ise atı alan Üsküdar’ı geçmişti.
Bütünden koparma manipülasyonunun bir diğer çarpıcı örneği ise Suudi Arabistan’da geçen yıllarda yapılan yargı operasyonlarıdır. Bir çok bakanı, prensi ve işadamını kapsayan yolsuzluk operasyonu ülkede adeta bir kaos atmosferi oluşturdu. Sonradan görüldü ki, Suud kraliyet ailesi, Batı’ya biatını tazeleyen bu operasyonlarla, onların ileri bir karakolu olma vasfını tescil etme telaşında. Gidişat, bu çabanın bölgeyi yeni bir kaoslara sürükleme potansiyelinin yüksek olduğu yönünde…
2.Abdülhamit’e yönelik bazı iddia ve söylemlere de psikolojinin bu yaklaşımı ile bakıldığında manipülatörlerin ne kadar da ince eleyip sık dokudukları görülmektedir. Abdülhamit’i tahttan düşürmeyi hedef edinen manipülatörler, yolsuzluk, istibdat, ifade hürriyeti, diktatörlük kavramlarına dikkatleri yoğunlaştırarak, O’nun toplumla bağını koparmışlardır. Abdülhamit’in tahttan düşürülmesi ile de koca imparatorluk dağılmıştır. İlginç olan ise (acı olan mı deseydik) bu süreçte birçok İslam bilgininin yapılan algı operasyonuna kanmasıdır. Karşı tarafın mevzisine cephane taşımasıdır.
2.Abdulhamid’i ülkenin toparlanmasının önünde engel olarak görenlerin, hak ve özgürlükler, eşitlik, liyakat kavramlarını sloganlaştırıp düşürenlerin önemli bir kısmı soluğu bırakın Üsküdar’da Mısır’da almak durumunda kaldılar. Sonra infaz edilenler, sürgün edilenler, kodese tıkılanlar hakeza…
Ülkemizin istikrarlı yürüyüşü, dünyada büyük bir güç olma yolundaki çıkışına günümüz manipülatörlerinin kullandıkları ifadelere bir de bu açıdan bakmakta fayda vardır.
Yakın zamana kadar muasır medeniyet seviyesine ulaşma adı altında sergilenen bir kısım uygulamanın yine bütünden koparıp parçaya yoğunlaştırma amacı taşıdığı görülmektedir. Temelde kendi değer dünyasından koparıp, tarihine yabancılaşma amacı taşıyan bazı uygulama ve stratejiler bütünden koparılarak bakıldığında kendi içinde tutarlı bir özellik göstermekte ve toplum nezdinde karşılık bulabilmektedir. Bugün medrese denilince toplumun genelinde oluşan olumsuz imaj, manipülatörlerin maharetini anlamada iyi bir örnektir. Peki, yeni eğitim sistemi ne kazandırdı? Kaç kişi yetiştirdi? Ne üretti? Bunu söylerken medrese sisteminin eksikliğinin olmadığı anlamında söylemiyoruz. Uygun görülmediği için yenilenen sistemin ne kazandırdığı karşılaştırma ve ölçme açısından önemlidir.
Gerek siyaset arenasında, gerekse güncel ülke ve dünya siyaset okumalarında bütünden koparılan parçaya odaklanmanın ne tür sonuçlara neden olduğunun iyi düşünülmesi gerekmektedir. Özellikle siyaset analizlerinde algı operasyonlarının hiç eksik olmadığını bilmekte fayda vardır.
ABD istihbaratının bütçesinin ülkemizin bütçesi kadar olduğu ifade edilir. Sıcak savaş sonrası ülkelerin rakip gördükleri ülkeleri yıpratma, zayıflatma araçlarının başında insan psikolojisini yönlendirmeye, toplumları algı yönetimleri ile kontrolleri altına alma çalışmasının en çok kullanılan yöntem olduğunu düşünüyoruz. Psikolojik savaş zamanımızın en popüler savaş yöntemi haline gelmiştir. Bunu bilerek hareket etmek hem ülkenin hem toplumun sıhhatli ilerleyişinin en önemli ayağıdır. Bundan dolayı başta sosyal medya mecraları olmak üzere İslami iddiası olanların hem uyanık olmaları hem de bu ve benzeri mecralarda daha etkin olmalarını zamanın önemli bir silahı olarak görmekteyiz. Ayet bu konuda ölçüyü vermektedir: “Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah'ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız.” (Enfal 60)
Yazıyı Mücahit Gültekin’le bitirelim: ”Hayatı ve olanları anlamak için bu küçük bilgi parçacıklarını birleştirip bütünü görmeye çalışmak gerekiyor. Aksi takdirde, algı yönetmenleri ve manipülatörlerinin kurbanı olmaktan kurtulmamız mümkün değildir.”
Kaynak: Algı Yönetimi ve Manipülasyon-Kanmanın ve Kandırmanın Psikolojisi, Mücahit Gültekin, Pınar Yayınları, Mayıs 2016, İstanbul


 

Bu yazı toplam 1068 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları

İMSAKGÜNEŞÖĞLEİKİNDİAKŞAMYATSI
04:2205:4411:4514:5817:3418:49

Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Eğitimle Diriliş | Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.