SOSYAL MEDYADA VAR OLMAK; AMA NASIL?
Kâinatın tamamından sorumlu kılınan bir medeniyetin müntesipleriyiz. Sadece canlılardan değil cansız varlıklardan da sorumlu tutan bir medeniyet… Bu durum sadece müntesibi olduğumuz medeniyetin ufkunu değil, bizlerin de sahip olmamız gereken ufku, dirayeti, sorumluluğu gösteren bir ölçüdür.
Ufuk belirlemede böylesine kuşatıcı olan bir medeniyetin sorunları teşhis ve tedavi etmede de benzer bir yaklaşıma, kuşatıcılığa sahip olması önemlidir. Aksi durumda medeniyetimizin ölçüleri ile uygulamaları arasında tezatlık oluşacak ki bu da müntesiplerin göstermesi gereken temsiliyetten çok uzak bir performans gösterilmesi ile sonuçlanacaktır. Bu alanda ilim erbabımızın yapacağı çalışma ve araştırmaları geleceğimiz açısından önemsiyoruz.
Her medeniyetin ürettiklerinin kendi mana iklimleri çerçevesinde olacağı açıktır. “İçe yönelik ama dışa kapalı olmayan” bir yaklaşımın çevre medeniyetlerin ürettiklerinden istifade etmenin ölçüsü olarak görmek elzemdir. Sadece içe yönelik kalmak bizi diğer medeniyetlerin ürettiklerinden mahrum edecekken, kendi medeniyet ölçülerimizi merkeze almadan çevre medeniyetlerin ürettiklerinden istifade etmeye kalktığımızda ise kendimizi kör taklidin peşinde görme ihtimalimiz çok yüksektir.
Günümüzün, kimilerince önemli bir teknolojik imkanı olarak görülen sosyal medya ve benzeri mecralara bakışımızın, medeniyetimizin temel ilkeleri olan Kur’an, sünnet ve âlimlerimizin günlük hayatın inşası ile ilgili koydukları ilkeler çerçevesinde olması şarttır.
Medeniyetimizin temel ilkelerini günlük yaşantımızın, düşüncelerimizin merkezine yerleştirmeden yeni bir dirilişten, yeniden bir uyanıştan bahsetmek mümkün değildir. Kanaatimiz bugün sosyal medya ve benzeri teknolojinin yeni imkânlarından istenildiği gibi istifade edilememesinin temelinde de bu vardır.
Bu minvalde teknolojinin yeni imkânlarının bahsettiğimiz temel ölçüleri dikkate alarak âlimlerimizin güncel içtihatları ve bu konuda yapacakları bilgilendirmeler, kitlelerin davranışlarının istikamet üzere kalmasında hayati önem taşımaktadır.
Sosyal medya ve benzeri yenilikleri görmezden gelmek, yok farz etmek, yabancı medeniyetin ürünü diye uzak durmak ne kadar problemli ise temel ilkelerimizi, İslami kaide ve kuralları dikkate almadan bu mecralardan faydalanmaya kalkmak da o kadar riskli ve tehlikelidir.
Mücadelemizin rabbaniliği kadar kullanacağımız yöntemin de rabbani olması elzemdir. Bugün insan psikolojisine yönelik algı yönetimlerinin nerede ise kalesi haline gelen, küfrün mücadelesinin en önemli mevzisi olarak kullandığı, “camdan cama savaşın” silahla yapılan savaşın önüne geçtiği bu alanı görmezden gelmenin akıl karı olmadığı kanaatindeyiz. Aksi durumda Müslüman halkın ifratla tefrit arasında gelgitler yaşayacağı açıktır.
İslami gayretlerin hayatın her alanında asli ilkelerini merkeze alarak oluşturulması- geliştirilmesi gerekir. Dün eski Yunan ile ilgili medeniyetimizin ruhunu vererek yaptığımız tercümeler o gün bir medeniyet destanının yazılmasına katkıda bulunmuştur. Bugün ise Batı, dün bizlerin kendi medeniyet ruhumuzla yaptığımız tercümelerimize kendi medeniyet ruhunu vererek elimizdeki imkânları, ürettiklerimizi ele geçirmiştir.
Yarın yeniden insanlığın erdem üzerine dirilmesini istiyorsak sünnetullahın şartlarında bir değişme yoktur. Kim sünnetullahın şartlarını en iyi şekilde yerine getirirse o muktedir olacaktır.
Eğitimle Diriliş